Malumunuz büyükler küçükleri anlatırken öğüt verir gibi anlatırlar. Küçükler de büyükleri anlatırken, o kişinin hayatından, yaşantısından ve fikirlerinden ders almayı bir miras gibi kabul ederler.
İyi olmak ve iyilik yapmak önemlidir. İyi insanların iyiliklerini anlatmak, toplumda yaygınlaşmasını sağlamak daha da önemlidir.
Bu iyi insanlara bir taltif değildir. Onların taltife ihtiyacı yoktur. Aksine iyiliklerin yayılması, onlardan ders alınmasını sağlamak ve gelecek nesillere güzel ahlak kazandırılması, iyi, güzel ve doğru yaşayanların takdir edilmesi hem insani hem de İslami görevimizdir. Bu anlatım bir nevi sadakayı cariyedir.
ÖZGEÇMİŞ
Darende Gökyar Mahallesi Hacı Süleymanlar ailesinden Merhum Hamza Çalışkan’ın ikinci evladı Süleyman Çalışkan, Darende doğumlu olup Adana’ya yerleşen ailelerdendir.
İlköğrenimini Adana Namık Kemal İlkokulu’nda bitirdi. Orta ve lise tahsilini ise Adana İmam-Hatip’te tamamladı.
O yıllarda İmam-Hatip’ten mezun olanlar üniversitelere giremediğinden Kozan Lisesi’ni de bitirmiştir.
Böylece lise diploması ile mühendislik mektebine; İmam-Hatip diploması ile Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Yüksek İslam Enstitüsü) bitirmiştir.
İki üniversite diploması ile de genç yaşta hayata atılan Süleyman Çalışkan bu çok yönlülüğünü her zaman sürdürmüştür.
Zira o hem tahsilini sürdürmüş hem de ülkenin problemlerinin çözümüne de katkı sağlama azminde olmuştur.
Bu nedenle İstanbul’daki öğrenimi sırasında (1969) Millî Nizam Partisi kurulması ile Kadıköy Gençlik Kolları Başkanlığı’nı üstlenerek siyasi hayatına İstanbul’da başlamıştır.
Siyasi yaşamında Milli Selamet Partisi Adana Merkez İlçe Başkanlığı daha sonra Refah Partisi Adana İl Başkanlığı, Fazilet ve Saadet çizgisinde de Genel Merkez görevlerini üstlenmiş, 1989’da Refah Partisi Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı olmuştur. İyi derece İngilizce ve Arapça’nın yanı sıra orta derecede Farsça bilmekteydi.
Eğitim sonrası iki yıl Gaziantep İslâhiye Lisesinde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve İngilizce öğretmenliği yapmıştır.
Öğretmenliğin ardından bir süre proje mühendisi olarak çalışmış, daha sonra 1979 yılında Karaman yem fabrikası bayiliğiyle, (Akyem) adıyla ticarete başlamıştır. Zamanla tavukçuluk mesleğine atılarak Beyza Piliç markasıyla ürünleri yaygınlaşmıştır.
Darende eşrafından mebus Hacı Hafız Hüseyin Kihtır’ın damadı olan Süleyman Çalışkan 29 Aralık 2020 Salı günü aramızdan ayrılarak ebedi aleme irtihal eyledi.
KAREKTERİ
Siyasi hayatında istikrarlı ve idealist bir çizgi sürdüren Çalışkan, merhum Başbakan Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yakın çalışma arkadaşları arasında yer almıştır.
Tavizsiz duruşu, istikrarlı çizgisi ve sosyal faaliyetleriyle ünlenmiş bir şahsiyetti. Hayatı büyük mücadele içinde geçti.
Aslında kendisi inşaat mühendisi ve iş insanı olmasına rağmen dava adamı kimliği ile ön plana çıkmıştır.
Cemaat meşrep ayrımı gözetmemiş, çok sayıda sosyal faaliyetin içerinde bulunmuş ve birçok yardım kuruluşunun da kurucu üyeliğini yapmıştır.
Kendi şahsına münhasır birçok hassasiyetleri vardı. Belki de onu başarılı kılan şeylerden biri de buydu.
İnandığı değerler uğruna mücadele etmekten imtina etmeyen, prensiplerini hayatına uygulamayı başaran ender insanlardan biriydi.
Örneğin, kıyafette ciddiyet vazgeçilmezlerinden biriydi. Her zaman düzgün ve temiz olmaya özen göstermiş ve hayatında hemen hiçbir zaman takım elbise giymeden evden çıkmamıştır.
Bununla beraber hayatı kapitalizm ve modernizmle mücadeleyle geçmiştir. Öğretmenlik dönemi ve parti menfaatlerini gözeterek 1998 yılı Fazilet Partisi Belediye Başkan Adaylığı süresi hariç hayatında hiç kravat takmamıştır.
O aynı zamanda “dilin kullanımı konusunda da hassastı. Örneğin, “kuzen, ofis” gibi yabancı kökenli kelimelere karşı mutlaka “Öz Türkçe” kelimelerin kullanılmasını isterdi. Bunları işittiğinde düzeltmekten geri durmazdı.
EĞİTİM GÖNÜLLÜSÜ
Eğitimde milli ve manevi değerlere bağlı gençlerin yetişmesine önem verir, bu konuda İmam-Hatip Liselerini ve hafızlık müessesesini önemserdi.
Önemsediği 7 ders vardı: Kur’an-ı Kerim, Matematik, İngilizce, Arapça, Hat, Edebiyat ve Bilgisayar mutlaka öğrenilmeliydi.
Ona göre Kur’an-ı Kerim ezberlemek zihin açardı. Matematik de her bilimin başıydı. Hayat matematik üzerine kuruluydu. Onu bilen her şeyi çözerdi.
İngilizce ve Arapça yabancı dil olarak mutlaka öğrenilmeliydi. Hat sanatı; estetik duygusunu geliştirirdi.
Edebiyat düzgün Türkçe kullanımı; bilgisayar hayatı hızlandıran, kolaylaştıran ve teknolojiden yararlanmak için vazgeçilmezlerdir.
Velhasıl onun hayata bütüncül baktığını iman, bilgi, teknoloji, dil ve estetik gibi olguların hayata hâkim olmasını istediğini söyleyebiliriz.
Onun aynı zamanda bu noktaları da her zaman öncelediğini yaşam çizgisinden de müşahede edilmekteydi.
Eğitim hayatından bir anekdot: İmam Hatip Lisesindeki MHP’li bir öğretmeniyle daha sonraki devirlerde karşılaştıklarında yarı şaka yarı ciddi; “Hocam ben sizin sayenizde Milli Selametçi oldum.” Hoca da, “Nasıl? Ben öyle bir günah işlemedim. Senin gibi birinin nasıl Selametçi olmasına sebep oldum” dediğinde, “Hocam, siz bize ‘İslam, hayat nizamıdır.’ diye öğrettiniz. Milli Selamet'in hedefi de İslam'ın hayata hâkim olmasıydı. Bundan dolayı ben sayenizde Selametçi oldum” demişti.
Onun İmam-Hatip ideali aslında bir okuldan ziyade bir hayat tarzı noktasındaydı. Müspet ve dini ilimlerin beraber öğretildiği bir okul olması dolayısıyla bu modelin akademik başarısından öte birçok öğrenciyi manevi ve psikolojik açıdan olgunlaştıracağını düşünürdü. İmam Hatibe giden öğrencinin her gün okul tabelasını görmesinin psikolojisini etkileyeceğini düşünürdü. Bu nedenle bu okullara gitmeyi ve öğrenim görmeyi ciddi bir şekilde desteklerdi.
Gelecek bölümde siyasi yaşamından kesitler sunmaya devam edeceğiz.