ABD, AB'yi yalnız bırakıyor! AB'den "tehlikedeyiz" sitemi
ABD, AB'yi yalnız bırakıyor! AB'den "tehlikedeyiz" sitemi
Avrupa Birliği’nin (AB) gelecek Dış Politika Şefi Josep Borrell, dün yayınladığı “Ateş Çemberindeki Avrupa” başlıklı yıllıkta ABD’nin Avrupa güvenliğine olan taahhüdünün çok belirsiz bir hale geldiğini ve Avrupa’nın tehlikede olduğunu belirtti.
Borrell ve bloktaki üye ülkeleri kendi savunmalarını güçlendirmeye çağırırken "Refahımız ve geleceğimiz, her dört yılda bir ABD seçmenlerinin ruh haline bağlı olmamalı" dedi.
Borrell 2024 yıllığında şu ifadeleri kullandı:
AB’nin Orta Doğu’daki çatışmalara ilişkin pozisyonunu eleştiren Borrell, "Orta Doğu çatışmasıyla ilgili olarak, gerçek bir fark yaratamadık. Savaş devam etti, bu asırlık çatışmaya adil ve kalıcı bir çözüm yönünde ilerlemek, her zamankinden daha zor hale geldi’’ dedi.
Borrell AB’nin Orta Doğu’da daha aktif bir rol oynayabileceğini ve oynaması gerektiğini söyledi.
AB Dış Poltika Şefi ayrıca, AB’nin Orta Doğu’daki savaşa karşı tutumunun Ukrayna savaşına karşı takındığı tutumla çelişki içerisinde olduğunu söyledi:
"Son birkaç ayda karşılaştığımız olaylar, maalesef daha önce yapılan teşhisi doğrulamıştır: Avrupa tehlikede. Jeopolitik ortamımız kötüleşiyor. Ukrayna’dan Orta Doğu’ya, Güney Kafkasya, Afrika Boynuzu ve Sahel bölgesi üzerinden, kapımızdaki çatışmalar ve krizler çoğalıyor. Ayrıca, daha uzaklarda ancak ekonomilerimiz üzerinde büyük potansiyel sonuçlar doğurabilecek Güney Çin Denizi’ndeki gerilimleri de unutmamalıyız. Tüm bunlar, ABD’nin gelecekte Avrupa güvenliğine olan bağlılığının çok daha belirsizleştiği bir zamanda yaşanıyor.
Avrupa'da pek çok kişi, (Rusya Devlet Başkanı) Vladimir Putin'in Ukrayna'ya karşı saldırganlığıyla uyanmış olsa da, henüz gerçekten yataktan çıkmış değiller. Putin Rusyasının Avrupa'ya yönelik saldırganlığının oluşturduğu varoluşsal tehdit, bu durumu ele almak ve savunmamızı ve savunma sanayimizi desteklememiz gerektiğini açıkça haklı çıkarıyor.’’
''Orta Doğu'daki olaylar karşısındaki pasifliğimiz ile Rusya’nın saldırısına karşı Ukrayna’yı destekleme konusundaki güçlü taahhüdümüz arasındaki zıtlık, çok sık olarak çift standartların bir ifadesi olarak algılanmaktadır.’’