Türk Demokrasi Vakfı, vakfın kurucusu hukukçu yazar Prof. Dr. Ergun Özbudun’un ölümünün birinci yılında Ankara’da bir otelde anma programı düzenledi. Programda Özbudun’un eserleri, hayatı boyunca sürdürdüğü demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti mücadelesi anlatıldı.
Programın açılış konuşmaları Türk Demokrasi Vakfı Başkanı Baki Mert, Gelecek Partisi Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan tarafından yapıldı. Toplantıda ayrıca Özbudun’un vasiyetinin bir parçası olan Mozart’ın ‘’Requiem’’ başlıklı eserinin ''Lacrimosa'' bölümünden bir dinleti gerçekleştirildi. Programda, Serap Yazıcı Özbudun tarafından yazılan ''Ergun Özbudun: Son Yazıları ve Ardından Yazılanlar'' kitabı konuklara dağıtıldı.
Programın katılımcıları arasında Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ, Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan, İYİ Parti Uluslararası İlişkiler Başkanı Ahmet Kamil Erozan, Demokrat Parti İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, Bülent Kuşoğlu, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sadullah Ergin, Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar da yer aldı.
Açılış konuşmasını yapan Türk Demokrasi Vakfı Başkanı Baki Mert, şöyle konuştu:
''Ergun Bey ve onun zatında çok büyük hukukçular, hukukun şeytanlaşmasını önlemek için yanı ölmeye ve öldürmeye giden yolu kapatıp, yaşamaya ve yaşatmaya dönük yolu açık tutmak için Zülkarneyn ahlakıyla bütün o kötü yolları, bütün o kara delikleri kapatmak için bütün ömrünü, gençliğini, varlığını verdi. Ergun Özbudun’u büyük yapan hususlardan birisi de böylesine büyük bir gayeye kendini, ömrünü, varlığını adamasıydı. Bugün gelinen noktada adalete de fatura keser olduk. Özgürlüğe de fatura keser olduk. Özgür olabilmemiz için mutlaka bir fatura ödememiz gerekiyor. Refaha da toplum olarak fatura ödüyoruz. Zenginliğe ulaşılabiliyor ama bu zenginlik bir refaha dönüşmüyor. Hiç kimse artık güvende değil maalesef. Özbudun, kimsenin kendisini güvende hissetmeyeceği bir sürecin önünü tıkayabilmek için akıllıyla, mantığıyla, yazılarıyla, konferanslarıyla, hazırlamış olduğu Anayasa ile bile bunu sağlamayı çalıştı. Ergun Özbudun ve onun gibi herkes çok büyük adam. Özbudun nezdinde bütün hayat mimarlarımızın, habitat mimarlarımızın, yaşam iklimi sağlamaya çalışanların hepsinin önünde saygıyla eğilmek zorundayız.’’
Açılış konuşmasını yapan bir diğer isim Ergun Özbudun’un eşi Gelecek Partisi Antalya Milletvekili Serap Yazıcı ise şöyle konuştu:
''1 Kasım 2023 hayatımın en son günüydü. Çünkü değerli hocam, değerli ustam, sevgili eşim Ergun Özbudun’u kaybetmiş, onu maalesef ebediyete uğurlamıştık. O günlerde gazeteleri takip etmem mümkün olamadı. Yazılanları sonraki günlerde okudum. Bu yazılar beni çok duygulandırdı. Aynı zamanda bana bir ilham verdi. Böylece bugün size sunuşunu yaptığımız kitabın editörlüğünü yapmaya karar verdim. Bu esere katkıda bulunan bütün yazarlara tek tek teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. Bu kitaba katkıda bulunan bütün yazarlara teşekkür ediyorum. Ergun hocam görev yaptığı bütün kurumlara kendi değerinden çok büyük değer kattı. Bu kurumlardan sadece Türk Demokrasi Vakfı bir vefa borcunu yerine getirerek böyle bir toplantıyı düzenlemek için benimle iş birliği yaptı. Bu programın arkasında yer alan herkese teşekkürü borç biliyorum.''
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
''Türkiye’de demokrasiyi, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü içselleştirmiş tüm kurumlar bizim kendi kurumlarımızdır. Türk Demokrasi Vakfı’nı anma etkinliğini düzenlediği, kıymetli katılımcıları bir araya getirdikleri için kutluyorum. İkinci yıl dönümü anması için ise Barolar Birliği olarak söz aldığımı buradan paylaşmak istiyorum.
Özbudun hocamız hasta yatağındayken hepimiz tarafından yakından bilinen ve ifade hürriyetine ilişkin Türkiye’nin son yıllarının en can yakıcı dosyalarından birinin halen o dosyadaki insanların hukuk eliyle haklarına kavuşmaları bakımından uzman mütalaasının hazırlanmasına katkı sunmaya çalışan bir hocamız. Aynı zamanda hasta yatağındayken Serap Hocama şunları ifade etmiş; ‘Ben Türkiye’nin demokratik bir süreçte insan haklarına dayalı bir Cumhuriyet’i, anlayışı ve hukukun üstünlüğünü içselleştirdiği günleri maalesef göremeyeceğim. Ama sizler bu mücadeleyi sürdürmeye sonuna kadar devam edeceksiniz’ demiş. Ben kendisinden ders alabilme şansına sahip bir hukukçuyum.
Türkiye, Anayasa’nın belki de en ağır şekilde ihlal edildiği süreci yaşamakta. İfade ve basın hürriyeti ihlalleri konusunda onlarca örnek verebiliriz. Hep bir yasal kılıfın arkasına saklanarak bu ihlaller maalesef yargı eliyle hayata geçiriliyor. Türkiye’de son yıllarda bu ihlaller çok daha öte bir boyuta ulaştı. Baktığımızda temel hak ve hürriyetleri düzenleyen İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çıkıldığını gördük. Daha da önemlisi yürütmenin bu işlevine karşı, yargının denge denetleme ve fren mekanizması olmaktan kaçındığını gördük. Haliyle Anayasa’nın çok ağır şekilde ihlali artık bazı yasal düzenlemelerin arkasına saklanma ihtiyacı hissedilmeksizin hayata geçirilmeye başlandı. Çok ağır bir örneğini de geçtiğimiz aylarda yaşadık. Hatay Milletvekili Can Atalay’ın seçme ve seçilme hakkının, özgürlük ve güvenlik hakkının açıkça tespit altına alan, bu tespit doğrultusunda gerekli hak ihlalini giderecek mekanizmaların da hayata geçirilmesini tespit altına alan Anayasa Mahkemesi’nin kararının Yargıtay tarafından uygulanmadığı ve Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyelerinin suç duyurusunda bulunulduğu bir süreci yaşadık. Artık anayasasızlaşmanın çok açık bir şekilde hiçbir kaygıya kapılmaksızın, bu ihlalleri bazı kanun maddeleriyle gizleme ihtiyacında bulunmaksızın ihlale edildiği bir süreci yaşıyoruz. Gerek Özbudun hocam gerekse diğer akademisyenlerimizin Türkiye’de yetiştirdikleri hukukçuların bu anlamda Türkiye’nin bir hukuk devleti olabilmesi için verilecek mücadelede bilgi ve birikimleri sonuna kadar kullanacağı, Türkiye Barolar Birliği’nin ve barolarımızın da hukukun üstünlüğü mücadelesinde bir adım dahi geri atmayacağını sizinle paylaşıyorum.''
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ise ‘’2015 darbe teşebbüsü sonrası ‘kuvvetlerin uyumu’ denilerek Türkiye’ye dayatılan ve her geçen gün demokrasi ve hukuk liginde küme düştüğümüz ve bütün bunların maliyetini de 86 milyonun çektiği bir boğucu iklime de savrulduğumuzun idraki içerisindeyiz. Bu programlarla beraber ümit ederim ki demokrasi kültürünün yerleşmesi, demokratik değerlerin toplumun geniş kitleleri ve karar alıcılar tarafından özümsenmesi adına verdikleri mücadelenin ışığında Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı problemlere de kendimize doğru soruları sormamıza imkan verir'' ifadelerini kullandı.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, ölümünün birinci yılında anıldı
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, ölümünün birinci yılında anıldı
Beyzade Haber Beyzade Haber
AİLE
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, ölümünün birinci yılında Türk Demokrasi Vakfı’nın düzenlediği programla anıldı.
Paylaş: