Her geçen gün daha da yoksullaşan Türkiye’de sosyal patlamanın önü alınamıyor.
Yoksulluk her alanda yozlaşmayı da beraberinde getiriyor. Aile içi cinayetler, trafik kavgaları derken, vatandaş artık marketlerde cinnet geçirir hale geldi.
Türk-İş’in verilerine göre de 2024 yılı Ekim ayında açlık sınırı 20 bin 478 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 70 bin 875 TL’ye yükseldi.
Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre, Şubat 2024 itibarıyla toplam 25 milyon 96 bin 600 aktif sigortalı çalışan bulunuyor.
Bu çalışanların 18 milyon 400 bin 671 kişi SSK’lı yani işçi, geriye kalanlar Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’na bağlı.
SSK’lı çalışanların yüzde 60’a yakını asgari ücretle çalışıyor.
Bu da 25 milyon çalışanın neredeyse yarısı demek oluyor.4 kişilik bir ailenin 17 bin 200 liraya geçinebileceğini düşünün düşüne bilirseniz.
Kabaca 10 milyon diyelim. Bir de çekirdek ailenin 4 kişiden oluştuğunu düşünün.
Kayıt dışı çalışan kaçakları göçmenleri saymıyoruz bile. Onların asgari ücret almadıklarını herkes biliyor. Karın tokluğuna çalıştırılıp çalıştırılmadıklarını da bilmiyoruz.
Asgari ücret almayanların büyük çoğunluğunun maaşı da 20 ila 21 bin arasında değişiyor. Yani o rakamlarda yoksulluk sınırının altında.
Kısaca Türkiye’de hayat “Askıda Yaşam” da sürdürülüyor.
Asgari ücrete yüzde 20-25 arası zam konuşulurken, bütçeyi oluşturan vergi gelirlerinin 2025 yılında 11,1 trilyon olması hedefleniyor. 2024 yılında vergi gelirleri 7,6 trilyon olduğu için önümüzdeki yıl vergi gelirlerinin yüzde 46 oranında arttırılması hedefleniyor.
Bu şu demek oluyor çay kaşığı ile verenler, kepçeyle alıyor.
Asgari ücreti konuşmayan hükümeti vergilere yapılacak şimdiden belirliyor.
Askıda ekmek, askıda çay, askıda çorba, askıda fatura: "Askıda yaşamların ülkesi Türkiye!"
Askıda ekmek, askıda çay, askıda çorba, askıda fatura: "Askıda yaşamların ülkesi Türkiye!"
Beyzade Haber Beyzade Haber
EKONOMİ
Askıda ekmek, askıda çay, askıda çorba, askıda fatura derken koskoca ülkede askıda yaşama mahkum oldu.
Paylaş: