Erhan Usta: 128 milyar doları yiyenlerden hala haber yok
Erhan Usta: 128 milyar doları yiyenlerden hala haber yok
Plan ve Bütçe Komisyonu İYİ Parti Grup Sözcüsü ve Samsun Milletvekili Erhan Usta, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçe görüşmelerinde; ücretlere hedef enflasyona göre zam yapılmasının vatandaşların ezilmesi anlamına geleceğini belirterek, "128 milyar doları yiyenlerden hala bir haber yok. Ucuz kredide ciddi bir servet transferi oldu bu ülkede." dedi.
Plan ve Bütçe Komisyonu İYİ Parti Grup Sözcüsü ve Samsun Milletvekili Erhan Usta'nın konuşmasından satır başları şöyle:
"Dört tane sorunun cevabını arıyorum. 'Programa neden ihtiyaç duyuldu?' Bu işi kim bozdu, hakikaten bu işin sorumlusu, suçlusu kim; birinci soru bu. İkincisi, 'Program kapsamında neler yapıldı, neler yapılmadı, ne eksik kaldı?' 'Program çalışıyor' diyorsunuz. Program, bize göre tam bir program değil, orta vadeli programlar asla bir ekonomi programı değildir. 'Çalışıyor mu?' bu soruya bakacağız. En son 'Eğer bu program çalışıyorsa veya program kapsamında yapılan işlerde yük kimin üzerinde?' Yükü vatandaş mı çekiyor yoksa refah seviyesi daha yüksek bir kesim mi çekiyor; bu soruların cevaplarını aramaya çalışacağız.
Referandum öncesinde, Sayın Cumhurbaşkanı, 'Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz' dedi. Biz hep faizin üzerinde durduk, aslında esas meselesi şunla bunlaymış yani hakikaten uğraşmaya başlamıştı işte yetkiyi aldıktan sonra. Daha sonra muhteşem bir takım geldi iş başına. Sayın Erdoğan, 'Faizi savunanlarla beraber olmam, olamam, nas ortada. Sana, bana ne oluyor? Faiz sebep, enflasyon neticedir' diye buyurdu hazret.
En sevimlisi Sayın Nebati'ydi 'Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır. Dolar düştükçe kıpır kıpır oldum' dedi. 'Şimdi uyuyun, altı ay sonra uyanın, göreceksiniz çok farklı noktalara gideceğiz' dedi. Millet uyudu, Haziran 2023'te bir uyandı ki 15 olan enflasyon 48 olmuş, dolar 4,60'tan 20'ye çıkmış, benzin 3 katına çıkmış, politika faizi 17,75'ten 8,50'ye düşmüş, rezervlerimizi 32 milyar dolar pozitiften 48 milyar dolar negatife dönmüş, CDS 552 olmuş, altın fiyatı zaten bütün dünyada arttı, bizde de çok fazla arttı. Kredi notları patır patır aşağı gelmiş. Merkezi yönetim bütçesinin harcaması 762 milyar lira olarak söylediğimiz şey artık milyar küsurat olarak kalmış 4,5 trilyon lira olmuş, bütçe açıkları patlamış, böyle bir durumu yaşadık. Bu ne zaman? Haziran 2023'e geldiğimizde; seçim oldu. Sayın Erdoğan futbolcu kökenli; biraz onun lisanıyla burada konuşalım dedik. Maç '5-0', '90+5'te oyuncu değişikliği yapıyor. Sayın teknik direktör uzatmalarda oyuncu değişikliği yapıyor. Sayın Nebati'yi gönderdi, Sayın Şimşek maça dâhil oldu fakat tabii, maç çoktan bitmişti.
EYT günah keçisi yapılıyor. Burada herkes farklı rakam söylüyor Sayın Bakan, siz ne diyorsunuz? Siz '724' dediniz önce, sonra '752 milyar lira EYT’nin maliyeti, finansman giderleri de dahil' dediniz. Bu hesap nasıl yapıldı, bunu kamuoyuyla paylaşmak durumundasınız. Bakan Işıkhan dün de tekrarladı '592-593 milyar lira EYT’nin maliyeti' dedi. EYT’nin 2024 yılı maliyeti yaklaşık 300 milyar lira. Makrodan yapılmış bir şey, mikrodan yaptığımızda aynı sonucu buluyoruz. Ortaya koyduğunuz yıllık program rakamları, sigorta aylık ödemeleri, hepsi belli. Buna rağmen nasıl böyle rakam çıkarıyorsunuz, ben bunu anlayabilmiş değilim. EYT'nin aslında maliyeti çok daha sınırlı kalıyor. EYT'nin maliyeti, önümüzdeki yıllarda devam edecek. Sıkıntı depremden miymiş, EYT'den miymiş yoksa abuk sabuk politikalardan mıymış, bunu anlamaya çalışıyoruz. KİT, kamu bankaları... İki kalem ya! Bugüne kadar bütçede bu kalemler çok küçük kalemlerdi biliyor musunuz? Ne zaman? Sayın Nebatiler, Berat Albayraklar falan göreve gelinceye kadar. 2025’te yapılan yanlışların normal harcamanın üzerine getirdiği maliyet 548 milyar lira bir yılda. EYT kaçtı? 300 milyar lira. Bir EYT zaten burada var. Yanlış politikalar, kur korumalı mevduat, maliyetinin ne olduğunu da bilmiyoruz.
2023 biraz ortaya çıktı. Hazineden ödenen, Merkez Bankası'nın zararı var. Yeniden değerleme hesabı var, orası da realize olacak. Oradan zaten çok büyük bir rakam gelme durumu var, bir 800 milyar daha geleceğini iddia edenler var. Ama şu anda bile 894 milyarın milli gelire oranı yüzde 3,37. Depremin büyüğü burada. EYT’nin 3-5 katı burada, bunları görmek lazım. Bu maliyetler de devam edecek ama tabii rakam açıklanmadığı için 2024-2025 rakamlarını boş bıraktık. Faiz yükü gider olarak realize olacak olan 719 milyar lira. Az önceki söylediğim o 3-5 tane cümle sarf edilmemiş olsaydı bu ülkede, bugün 1,950 değil bu yıldaki bütçemize koyacağımız faiz ödeneği, 1,250 civarında olacaktı. Gelen parayı, yükü görüyor musunuz? 700 milyar lira bir yılda gelen yük. EYT neydi? Deprem ne? Kaç tane deprem, kaç tane EYT var burada?
Önümüzdeki dönemde ödeyeceğimiz iç borç faizinde dehşet bir artış var, vade uzadığı için bugün bunu görmüyoruz. Ekim itibarıyla önümüzdeki dönemde ödeyeceğimiz iç borç faizi yüzde 13,2, milli gelire oranla 5,8 trilyon liraya çıkmış; dört yıl önce bu 723 milyar liraydı, şu anda 5,8 trilyona çıkmış. Daha bunlar bütçeye yansımadı ama yansıyacak, bunu hepimiz ödeyeceğiz, fakirleşme şeklinde ödeyeceğiz. Bu da yanlış politikaların toplam maliyeti. 2023'te milli gelirin 5,6'sı, KKM hariç, 2004'te 2,3'ü, 2025'te de 2,4'ü sadece burada saydığım 3-4 tane kalemin bu ekonomiye maliyeti. Dolayısıyla, eğer şöyle bir tahterevalliye koyduğumuz zaman deprem mi yoksa bu taraftakiler mi ağır diyorsak, onu çok net bir şekilde görürüz. Bu taraftakilerin, sadece dört kalemin 2025 yılı itibarıyla maliyeti milli gelirin yüzde 7,8'idir. Para olarak da 4,8 trilyon lira yapar. Dolayısıyla, Türkiye'nin sorunu bir deprem felaketi değil, Türkiye bir yönetim felaketi yaşadı.
Tasarruf paketi olarak Meclis'e gelen şey bomboş. Allah'tan makam araçları dışarıda tutuldu yoksa bu Sayın Cumhurbaşkanı'nın konvoyları falan da yaşayamazdı. Makam araçları üzerinden bir tasarruf işi var, orada da zaten esas parayı harcayanlar sayın bakanlar ve üstündekiler, onlar da zaten dışarıda tutulmuş. Kamu çalışanlarının aldığı yönetim kurulu ücretlerine sınırlama getiriyordu, burada çok net bir şekilde ortaya çıktı. Muhalefet söylüyordu ya 5-10 maaş diye. 5-10 maaş alındığı burada tescillendi o gün. Onlara sınırlama getirildi, şimdi 2 tane alınabiliyor ama dışarıdan gelenlere yine sınırlama gelmedi. Temsil tanıtma ödenekleri. En kolay keseceğimiz yer, kesildiğinde hiçbir hizmet aksamaz. Ocak-Eylül arasında yıllık ödenek yüzde 6,25 aşılmış temsil ağırlamada bile. Nerede tasarruf ya? Kiminle, nerede tasarruf? Yıllığında baktığınızda bütçe ödeneğimizin şu anda gerçekleşme tahmininiz 100 trilyon liranın üzerinde, burayı niye kesmiyorsunuz? 2024 yılı cari giderler ödeneği yaklaşık 677 falan olması lazım, harcama tahmini 772. Burayı kesmedikten sonra neyi keseceksiniz? Yatırımları bekletmenin tasarruf olduğunu mu düşünüyorsunuz siz? "Bütün harcama alanlarını gözden geçireceğiz." dediniz, daha hiçbir şey gelmedi önümüze, söylüyoruz, söylüyoruz; ben zaten bunu on yıldır programlara yazdım zaman, tamam mı, siz de hala söylüyorsunuz, bir şey yok.
Son şey yapısal reformlar. Maalesef yazacak bir şey bulamadık, boş. Yapısal reformlar boş, burayı geçiyorum, en azından vakit almadı, öyle bir faydası var. Üçüncü sorumuz, 'Program çalışıyor mu?' Program aslında çalışıyor, yani kısmen çalışıyor. Çalışıyor da kime çalışıyor? Program çalışıyor. Bir kısmı çalışıyor ama bakıyorsunuz, hane halkı güveninde bir şey yok, güvensizlik devam ediyor. Şu enflasyon revizyonları... Allah aşkına, nasıl güvensin? Şu revizyon 2024 yılı için, değişiklik vakitlerde gele gele 44'e gelmişiz. Artık, inşallah, herhâlde bu iki ayı doğru tahmin etmişsinizdir diye umut ediyoruz ama 2025'le ilgili hiçbir umudumuz yok. Şimdi 21'e göre zam vereceğiz diyorsunuz, siz söylüyorsunuz, Merkez Bankası Başkanı söylüyor, sizi ufak ufak destekleyenler falan var ama sakın böyle bir şey yapmayın. Millet fakruzaruret içerisinde harap ve bitap düştü. Hakikaten bunu yapmamak lazım.
Güven var mı programa? Siz hep değişim üzerinden gidiyorsunuz, sizin açınızdan rasyonel ama ben sizinle aynı lisanı konuşmak durumunda değilim. Niye değişim üzerinden gidiyor? Bulunmaz bir fırsat buldu, Nebati'den sonra Bakan olmak. Sayın Bakan, 'CDS'leri 400 puan düşürdük, en fazla düşüren biziz' diyor. En kötüsü de bizdik zaten. Keşke Nebati bin yapsaydı bunu, 600 puana çıkacaktı, performansımız artacaktı Sayın Bakanım. Kredi derecelendirme... Doğru, iki basamak bir yılda artan tek ülkeyiz. Ama diplerdeyiz, çöp. Şu anda geldiğimiz noktada bile yatırım yapılabilir seviyenin 4 puan altındayız. Nebati'nin başının üzerindeki ışıltıyı lütfen fark edelim, arkadaşlar buna çok emek verdi, tamam mı? Böyle bakınca Nebati'ye teşekkür etmek gerekiyor. Başka ülkeler 50 baz puan düşürmüş, biz 400 baz puan düşürmüşüz. Bu bin baz puan da olabilirdi ama o sırada diğer ülkelere bir bakarsanız, eğer onların da CDS'leri burada yani bizim övündüğümüz 270 CDS'ler, 30 CDS olan dünya kadar ülke var dünyada.
Bu bütçede memur maaşları bir önceki yıla göre 2025 yılında milli gelire oran olarak 0,4 civarında düşüyor. Bunun anlamı şu. 'Ben hedef enflasyona göre vereceğim, geçmiş enflasyona göre.' Yüzde 44 yıl sonu enflasyon hedefiniz var, bunun ima ettiği ortalama enflasyon yüzde 58,5 civarında olacak, yıllık ortalama. Bir defa maaşta ne olursa olsun geçmiş enflasyonu vermek durumundasınız artı, ortalama üzerinden vermek durumundasınız. Dolayısıyla, yani memur maaşları için demiyorum, memur maaşını zaten bir şeyi var, asgari ücret açısından söylüyorum. Biz o yüzden net asgari ücret talebimiz 28 bin lira olarak açıkladık kamuoyuna. Bir de yüzde 4'lük bir refah payı verilirse geçmişteki yaşadığımız ortalama enflasyon üzerine. Hedef enflasyona göre bir şey yapılması, bu milleti çok fazla ezmek anlamına gelir.
Milli gelir olarak üç yılda 5,49'luk bir yük var geniş halk kitlelerinin üzerine, refah düzeyi yüksek kesimin üzerine yüzde 1'in altında. Bu taraftan bakınca vicdan ölçüsünün dışında bir durumla karşı karşıyayız. Rakam olarak da söylersek 3,4 trilyon lira vatandaşa yüklüyoruz ama 582 milyar lira sadece onun 6'da 1'i kadar sadece refah düzeyi yüksek kesim bekliyoruz. Bu makroyu düzeltmemiz lazım ama emin olun yani bir tarafı vurarak bu makronun düzelme imkânı da yok. Muhtemelen yapısal reform ajandanız var sizin, OVP'de yazılı olması bir şey değiştirmiyor. Daha hiçbir irade ortaya çıkmadı. Öğrenci kaybediyor. Bursların bütçesini yüzde 25 artırıyorsunuz. Çiftçi kaybediyor. Bu yıl çiftçinin buğday fiyatı yüzde 12 arttı. Yüzde 50, 60, 70 enflasyon olan bir ülkede buğday alım fiyatını TMO yüzde 12 artırır mı? Arpa fiyatları yüzde 3,6 arttı. Bunların üzerine binerek bir program yapılır mı? İşçi, memur zaten perişan. Emekli aylığı 12 bin 500 lira, insaf. Bir tane öğle yemeği yiyemiyorsunuz. 15 bin lira Türkiye'de ortalama emekli maaşı, SGK rakamı bunlar. Maalesef, geldiğimiz noktada artırma imkânımız yok ama buna gayret etmemiz lazım.
128 milyar doları yiyenlerden hala bir haber yok. Ucuz kredide ciddi bir servet transferi oldu bu ülkede. Birileri milyarder oldu, oralarda bir şey yok. Aşırı kar eden sektörler var. 'Carry trade'cilere bir şey yok. Çinli Trendyol... Sayın Bakanım, size hiç yakıştıramadım bu 46 milyar liranın Çinli Trendyol'un cebine konulmasını. Biz size hakkımızı helal etmiyoruz. Siz buna engel olabilirdiniz, yapmadınız, eliniz çok kuvvetliydi. Ama bu Çinli Trendyol... Milleti mağdur edecek, cebimizden de sadece bir yıl için 46 milyar lira çaldı, gitti adamlar. Buna mani olmadınız. Faiz kazancı elde edenlerin de vergilerinde küçük bir artış oldu ama hala yüksek kar... İşte, o yüzden biz diyoruz ki: 'Bu bütçe zulüm bütçesidir' Bu zulüm bütçesine 'dur' demek lazım diyorum."