“Hangisi daha fazla ahlaksızlık” kararı siz verin: Yapan mı, yayan mı?

Biz gazetecilerin önüne hemen her gün çok farklı haberler gelir.
Bazıları çok sansasyonel de olur.
Sadece gazetecilik refleksi ile hareket ederseniz bu haberlerden tabiri caizse çok ekmek yersiniz ama işin sonunda toplumu ve dolayısıyla aile yapımızı ve hatta kendi ailemizi dejenere edecek bu haberleri görmezden geliriz.
Üzerini kapatırız.
Netice itibari ile biz de ailemiz de bu toplumun bir parçasıdır.
Akşam eve varınca eşimizin evlatlarımızın yüzüne bakıyoruz.
İşimizi yaparken en azından kendimize olan saygımızı yitirmememiz gerekiyor.
Bir kez o sınır aşılırsa ondan sonrasını tut tutabilirsen.
Yaşadığımız durum tam da bu hal üzere.
Bizler eleştirmekten usandık, hatta RTÜK başkanı dahi defaatle kamuoyu önünde tehdit etti ama aynı kanalda yayınlanan sabah programlarında en küçük bir düzelme emaresi yok.
Ve hatta sizler de duymuşunuz Cumhurbaşkanı Erdoğan dahi aynı programları defalarca yerden yere vurdu ama nafile.
Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan söz konusu kanalın başındaki isim aynı zamanda akrabalık bağı olan kişiye bir kez “alo” dese olay kökten çözülecek ama bizler hala
Mehmet beyin 3 yıldır konuştuğu ve Zehra olarak tanıdığı kişi erkek çıktığı” haberlerine maruz kalıyoruz.
Peki bu haberin “ulusal bir kanalda uzun uzadıya işlenmesinin bize ve aile yapımıza me faydası var?” desek.
Ya da “bizim bu kadar dil dökmemizin bu ahlaksızlıkların önlenmesine ne faydası var?” desek.
Bizim bu denli nefes tüketmemizin pek de bir derde deva olacağı kanaatinde değiliz ama bahsettiğimiz o “alo”ya bir faydası olur mu bilinmez…
Ya da biz üzerimize düşen görevi ifa etmiş olalım.
Sonra da tevekkül ederiz.