Beyzade Haber

Sokaklar suçlu kaynıyor! Ceza infaz sistemi suçluyu mu koruyor?

GÜNDEM

Ümraniye'de yaşanan elim olayda şehit olan polis memuru Şeyda Yılmaz'ın katil zanlısının yakalanmasının ardından gözler ceza infaz sistemine çevrildi. 26 farklı suçtan sabıka kaydı bulunan şahsın sokaklarda serbestçe dolaşabilmesi, toplumda büyük bir infiale yol açarken hukukçular çok fazla suç kaydı olan binlerce kişinin sokaklarda gezdiğini söylüyor.


İnfaz sistemiyle ilgili önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Sınar, Türkiye'deki ceza infaz sisteminin köklü sorunlara sahip olduğunu belirtti. Marquis de Sade’nin “Cezasız kalmış ilk suç kadar cesaretlendirici bir şey yoktur” sözünü hatırlatan Sınar, “Çünkü bir kez sen bir suçu işledin, kuralları çiğnedin ama hiçbir şey olmadığını gördün ya, artık seni kimse tutamaz” dedi.
Sınar şunları söyledi: "Ceza yasasında suçların karşılığı olarak belirlenen yaptırımların hiçbir bilimsel temele dayanmaksızın popülist bir yaklaşımla belirlenmesi ve bu cezaların sonucu hapishane kapasitesinin yetersiz kalması üzerine şartlı tahliye ve denetimli serbestlik uygulamalarının devreye sokulması, bugün yaşadığımız kaosu doğurdu."
Ceza yasasındaki yaptırımların gerçekçi bir biçimde yeniden ele alınması ve caydırıcılığı sağlayacak şekilde yasaların düzenlenmesi gerektiğini ifade eden Sınar, “Bugünkü anlayışı tümüyle terk etmek zorundayız” dedi.
Çok fazla suç kaydı olan binlerce kişinin sokaklarda gezdiğini vurgulayan Sınar, “Kimsenin ne kadar sabıka kaydı var bilmiyoruz o yüzden trafikte bile birileriyle tartışırken iki kez düşünmekte fayda var. Bunun gibi bir sürü kriminal tip aramızda dolaşıyor” dedi.
Türkiye’yi yasa boğan acı olay, aynı zamanda zanlının 26 farklı suç kaydı bulunması ve henüz çok genç yaşta bir suç makinesine dönüşmesiyle dikkat çekti. Suçun köklerini çocukluk ve gençlik dönemlerine dayandıran uzmanlar, bu tür trajedilerin önlenebilmesi için bireylerin sosyal ve duygusal gelişimlerine çocukluktan itibaren yatırım yapılması gerektiğini vurguladı.
Altınbaş Üniversitesi Psikoloji Bölümü ve APAM (Psikolojik Uygulama ve Araştırma Merkezi) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen de yaşanan bu trajik olayın ardından, çocukların ve gençlerin kişilik gelişimine yön verilmesi gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, bu tür suçların temelinde bireylerin sosyal ve duygusal yoksunluklarının yattığını ifade ederek, okullarda empati, nezaket ve iş birliği gibi değerlerin öğretilmesinin önemine dikkat çekti. Suça yönelmiş bireylerin kökeninde sosyal ve duygusal eksikliklerin yattığını hatırlatan Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, okullarda ve ailelerde empati ve nezaketin büyütülmesi gerektiği konusuna dikkat çekti.
Zanlının çocukluk döneminde gerekli sosyal ve duygusal desteği almamış olmasının trajik sonuçlarını işaret eden Prof. Dr. Özen, bu tür vakaların önlenmesi için okullarda akran nezaketini artırma programlarının uygulanması gerektiğini dile getirdi. Özer şöyle devam etti: “Okullarda, öğrencilerin sosyal beceriler kazanmasını sağlayacak programlar devreye alınmalı. Empati, nezaket ve hoşgörü gibi değerler, bireylerin toplumda daha sağlıklı bir şekilde var olmalarına yardımcı olur. Çocukken bu tür bir ortamda yetişmiş olması da sağlıklı bir toplum sağlıklı bir nesil demektir”
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.