Beyzade Haber

“Yoksulluğa sebep olan yanlış yönetimlerdir”

SİYASET

Meclis bütçe maratonu sürüyor. Saadet Partili vekillerin bütçelere ilişkin değerlendirmeleri ise gündem olmaya devam ediyor. Bütçenin tamamı ve ayrı ayrı tüm kalemleri üzerine Meclis kürsüsünden konuşan Saadet Partili vekiller, önemli değerlendirmelerde bulundu.

Geçtiğimiz hafta başlayan bütçe maratonu sürüyor. Bütçe görüşmelerinde Saadet Partisi’nin değerlendirmeleri dikkatleri çekmeye devam etti. Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan ve Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap tarafından yapılan konuşmalarda Aile ve Sosyal Hizmetler ile Milli Eğitim Bakanlığı bütçeleri üzerine önemli değerlendirmelerde bulunuldu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçesine ilişkin konuşan Saadet Partisi YİK Üyesi ve Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, dezavantajlı grupların Türkiye nüfusunun yarısından fazlasını oluşturduğunu ifade ederek, yoksulluk verilerine dikkat çekti. Kılıç, “Yoksulluk, 20 milyondan fazla vatandaşımızın direkt olarak maruz kaldığı ciddi bir toplumsal sorun hâline gelmiştir. Ailedeki geçimsizlik ve boşanmalar, suç oranlarının artması, eğitimsizlik, gençlerimiz arasında yayılmış olan madde bağımlılığı, ahlaki ve manevi değerlere yabancılaşma, yasa dışılık, toplumdaki genel şiddet eğilimi ve huzursuzluk; biliyorsunuz ki bahsettiğim bu toplumsal sorunlar çoğunlukla yoksulluk kaynaklıdır. Elbette yoksulluğa sebep olan ise yanlış yönetimlerdir” dedi.

Ailenin toplumun temelini oluşturduğunu ifade eden Kılıç, son yıllarda bu temelin sarsıldığına dikkat çekerek, “Aile korunup güçlendirilmez ise toplumsal çöküş kaçınılmaz hâle gelir. Ancak bu gerçek, hepimiz tarafından biliniyorken aile yapımızın maruz kaldığı saldırılara karşı gerekli önlemlerin yeterli oranda alınmadığını görüyoruz. Televizyon dizileri, gündüz kuşağı programları ve sosyal medya platformlarında özendirilen hayatlar, her gün üretilen yüzlerce içerik aile kurumumuzu yıpratmaya devam ediyor. Çocuğuyla ilgilenmesi gereken annelerin geçim sıkıntısı sebebiyle çalışmak zorunda bırakılması aile bütünlüğünü yerle bir ediyor. Üstelik çalışan annelere teşvikler verilirken herhangi bir işte çalışmayıp evde çocuklarını büyüten anneler bu teşviklerden yararlanamıyor. Bir yandan ‘Nüfusumuz yaşlanıyor, doğurganlığı artırmamız lazım’ diyeceksiniz, diğer taraftan da kadınları anne olmaya değil de işçi olmaya teşvik edeceksiniz. Bu tutarsızlıklarla bir yere varılmayacağı açıktır. Ev hanımlarının, mutlaka maddi ve manevi desteklenmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

Millî Eğitim Bakanlığı bütçesine ilişkin açıklamalarda bulunan Saadet Partisi YİK Üyesi ve Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, bütçeden MEB’e ayrılan kısmının artırılması gerektiğini ifade ederek, faize ayrılan oranı işaret etti. Karaman, bütçenin yüzde 13,5’inin faize ayrılmasının ülke geleceğini düşünmekten uzak olduğunu belirterek, “Geleceğimizden uzak olmanın dışında emek ve talan sömürüsüdür. Bu düzen zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapacak bir köle düzenidir. Saadet Partisi olarak adil düzeni savunan bizlerden bu bütçeyi onaylamamızı beklemeyin. Daha da önemlisi, gayrisafi yurt içi hasıla üzerinden yapılan kıyaslamalarda durum daha da düşündürücüdür. Türkiye gayrisafi yurt içi hasılanın sadece 4,2'sini eğitime ayırırken OECD ortalaması 5,6'dır. Bu fark, eğitim sistemimizin uluslararası standartların gerisinde kaldığını göstermektedir. Eğer bu farkı kapatamazsak hem öğrencilerimiz hem de ülkemiz küresel rekabette daha da geriye düşecektir. Eğitim sistemini dolayısıyla da geleceğimizi mamur etmek binalarla değil, insanlarla mümkün olacaktır. İşte, bu yüzden biz, insanı ve insan yetiştirmeyi merkeze alan eğitim politikalarını destekliyoruz çünkü görüyoruz ki bu aşamaya kadar yapılanlar geleceğimizden çok, yandaş müteahhitlere yaramıştır” diye konuştu.

Öğretmenlerin durumuna ilişkin de konuşan Karaman, Türkiye’deki öğretmenin başlangıç maaşının OECD ortalamasının altında olduğunu ifade ederek, “OECD'nin Bir Bakışta Eğitim 2023 Raporu'na göre Türkiye'de bir öğretmenin başlangıç maaşı OECD ortalamasının oldukça altındadır. Örneğin, bir Türk öğretmen yılda ortalama 25 bin dolar kazanırken, bu rakam OECD ortalamasında 49 bin dolardır. Bu fark, öğretmenleri toplumun geleceğini inşa etmelerinden alıkoymakta, meslekleri dışında işlerle hayatlarını idame ettirmeye mecbur bırakmaktadır, eğitim kalitesini de olumsuz etkilemektedir. Hele özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerimizin hâli içler acısıdır. Bu öğretmenlerimize daha ucuz iş gücü gibi davranılmaktadır. Özel öğretim kurumlarında öğretmenlerimize lütfedilen kuş kadar maaşlar ise sürekli yolunmakta ve bu kutsal mesleğe gönül vermiş insanlar hayata küstürülmektedir. Özellikle özel eğitim kurumlarında, az önce ifade etmiş olduğum üzere, yaşanan sorunlara acil çözümler getirilmelidir. Daha önce Saadet Partisi adına bendenizin sunmuş olduğu kanun teklifinde de değindiğimiz gibi ‘eşit iş, eşit ücret’ ilkesi sağlanmalı ve özel eğitim kurumlarında çalışan eğitim çalışmaları için taban ücret uygulaması sağlanmalıdır. Ücretli öğretmenlik âdeta kölelik gibi yürütülüyor, bu acil olarak çözülmelidir. Özel okullara KDV muafiyeti ve sigorta desteği verilmelidir. Zorunlu on iki yıllık eğitim kaldırılmalı, 5+3 olarak sekiz yıl uygulanmalıdır” ifadelerini kullandı.

Eğitim alanında yaşanan mülakat tartışmalarına dikkat çeken Saadet Partisi GİK Üyesi ve Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, öğretmenlerin sorunlarına da vurgu yaparak, “Bu mülakat uygulaması kabul edilemez bir uygulamadır. Bir insanın öğretmen olup olmayacağına eğitim fakültesine girerken karar verilir, yıllarca çalışıp çabalamış bir insanın son anda mülakata girmesi makul değildir. Elbette sorunlar içerisinde, 100 bine yakın insanı ilgilendiren ücretli öğretmenlik uygulaması. Sayın Bakan, merak ediyorum, gerçekten vicdanınız bu uygulamaya elveriyor mu? Asgari ücretin altında bir ödemeyle gençlerimizi eğitecek öğretmenlere verilen maaşlar, dolmuş parasını bile karşılayamayan ücretler; bu, aslında düpedüz emek sömürüsüdür, hak gasbıdır, kanunen asgari ücret olarak belirlenmiş rakamın daha altında bir ücret ödemek aslında bir suçtur. Bu noktada bakanlığı, ücretli öğretmenlik uygulamasını derhâl kaldırmaya davet ediyorum. Tasarruf tasarruf da faizden tasarruf; tasarrufun asla yapılmayacağı yer sağlıktır, eğitimdir” dedi.

Akademisyenlerin sorunlarına değinen Çalışkan, akademisyenlerin doçentlik kadrosunu alıncaya kadar geçici işçi kadrosunda olduğunu belirtti. Çalışkan, “Yirmi yıllık eğitim sonucunda bir doçentin aldığı para, ülkemizdeki yoksulluk sınırının bile altında; 70 bin liranın altında aylık maaş alıyor doçent, profesör de işte 10 bin lira daha fazla olsun. Elbette bunun böyle sürdürülebilir olması mümkün değildir. Bu ülkenin geleceğini düşünüyorsak eğitime değer, önem vermek zorundayız” diye konuştu. Çalışkan ayrıca artan üniversite sayılarına dikkat çekerek, “Bugün ülkemizde her yere üniversite açılıyor ama bütün üniversite mezunları artık işsiz. Özel sektörde lise mezunu ve üniversite mezunu 2 aday iş başvurusunda bulunduğunda lise mezunu tercih ediliyor çünkü yaşı biraz daha müsait, iş öğrenme imkânı var, beklentisi düşük. Ama bugün en büyük hatalardan biri, sırf işsizliği beş yıl daha ötelemek üzere herkesi üniversiteli yapmaktır. Kaç kişiye atama verilecekse, kaç kişinin iş bulma imkânı varsa üniversite kontenjanları o kadar devam etmeli” diye konuştu.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçesine ilişkin de konuşan Çalışkan, Türkiye’nin ve neslin geriye doğru gittiğini ifade ederek, “Eğer her geçen gün ‘Yardım yapılan aile sayısı daha da arttı’ diye övünülüyorsa bu, bir utanç vesikasıdır çünkü ülkemizde bakıma muhtaç hâle gelen insanların sayısı artıyor demektir. Maalesef ki bugün en büyük tehdit aile düzeninde; hemen her 2 aileden 1'i birkaç yıl içinde boşanır hâle geldi, doğurganlık oranı düştü, evlenme yaşı ilerledi. Televizyondaki gündüz kuşakları aileyi ifsat ediyor, Dallas dizileri yerini Türk dizilerine bıraktı. Ama o gündüz kuşaklarında AK Parti'ye veya Sayın Cumhurbaşkanı’na hakaret edilmediği için yayınlarına ses çıkarmıyorsunuz. Eğer AK Parti'ye saldırı olsa eminim ki hemen de gözaltına alırsınız. Bu açıdan, sizin göreviniz bunların hepsine müdahale etmek” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine ilişkin açıklamalarda bulunan Saadet Partisi Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap, Kütahya Milli Eğitim Müdürlüğü’nden bir belge istediğini ifade ederek, “İlim Kütahya'da -bu sadece Millî Eğitim Müdürlüğünden istediğim belge yaklaşık merkezde 60 tane köyde internet erişimi yok. Kütahya'da 300'e yakın köyde internet erişimi yok, 300'e yakın köyde GSM hattı yok. Ya, bakın, artık, Millî Eğitim Bakanı’na veya bakanlığınıza şöyle diyeceğim; buradan giderken lütfen paçalarınıza bakın. Ya, nasıl savunuyorsunuz ki 300'e yakın köyde ADSL yok. Ya, PISA'da dahi dünyanın en dibinde bir ülkeyiz. Ya, köy okullarını kapattınız. Öğrenciler, taşımalı öğretimde bir saat gidiyor, bir saatte geliyor. Erzurum Karayazı'da dağın tepesinde traktörlerin bile zor çıktığı yerde, karda kışta okul yaptıran mantık nedir Allah aşkına. Gidin Karayazı'da o tepedeki okula bakın! Bunu kim yapar?” ifadelerini kullandı.

Kendisinin öğretmenlik yaptığını ifade eden Kasap, eğitim alanında yaşananlara dikkat çekerek, “Birleştirilmiş sınıf ne demek. Aynı sınıfta birinci, ikinci, üçüncü sınıf. Böyle bir dünya yok. 2025 Türkiye’sinde bu olmamalıydı. ADSL yok, GSM yok, okula giden yol yok. Siz çocuğu bir saat, aç biilaç siz beslenme sorunu olan çocukları, bir saat götür, bir saat getir taşımalı öğretim yapıyorsunuz. Köy okullarının tekrar açılması gerekiyor, çocukların beslenme probleminin giderilmesi gerekiyor, okul altyapısının giderilmesi gerekiyor. Binlerce öğretmen boşta, siz vekil öğretmenle, sözleşmeli öğretmenle eğitim sistemini devam ettirmeye çalışıyorsunuz. 2025'e yakışıyor diyorsanız, gelin, buyurun, buradan cevap verin” dedi.
 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.