Yerel seçim tarihi yaklaştıkça Hatay’da 14 Mayıs Genel seçimlere benzer bir hava oluşuyor.
14 Mayıs seçimleri öncesini bir hatırlayalım.
Hani adeta tüm anketler Tayyip Erdoğan karşısına kim çıkarsa çıksın kesin kazanacak diyorlardı.
Hani, Eren Erdem anket yaptırıyor Tayyip Erdoğan’ın karşısında kutu kola olsa %48,7 oy alacağını söylüyordu.
Meral Akşener “Kazanacak Aday” dedikçe önüne bu anketler konuyor, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kesin kazanacağı söyleniyordu.
Hani, 14 Mayıs sabahı herkes sandığa giderken muhalif seçmen sosyal medyadan akşama şampanya patlatacaklarını ilan ediyor, davul zurnalar ve havai fişekleri hazırlanıyordu.
Hani, sandıklar açılırken sonuçları bile beklemeden İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları kameralar karşısına geçiyor, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığını ilan ederek O’nun adına konuştuklarını söylüyorlardı.
Ancak ne oldu?
Ak Parti’nin en zayıf düştüğü, Tayyip Erdoğan’ın güç kaybettiği vehmine kapılan ve kesin zafer beklentisi içerisinde bulunan muhalif kesim büyük bir şok yaşadı.
Tayyip Erdoğan 14 Mayıs seçimlerini Kemal Kılıçdaroğlu karşısında 5 puan önde kapadı.
Merak Akşener’in “Kazanacak Aday” ısrarının haklı olduğu ortaya çıktı.
Şimdi Hatay Yerel seçimlerinde ters yönde bir atmosfer oluşuyor.
Ak Parti cephesinde şöyle bir hava var.
Lütfü Savaş’ın beceriksizliği deprem sonrasında oldukça ortaya çıktı. En yıpranmış halini yaşıyor.
Depremde mazeret ve şikayet dışında hiçbir varlık gösteremeyen,
Kalan birkaç yerleşim yerinin bile çöp, yol ve su sorununu halledemeyen,
Etrafın çöp yığınlarıyla dolduğu, kalan birkaç yolun dev çukurlarıyla boğuşulduğu, şebeke suyunun verilemediği bir Antakya şehrine hakim olamayan,
Depremin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen belediyecilik faaliyetlerinin sıfıra yakın olduğu bir şehirde Belediye başkanı yıpranır ve halktan onay alamaz.
O halde biz böyle bir belediye başkanının karşısına kimi çıkartırsak çıkartalım kesin kazanır. Adayın karşılığının olması çok önemli değil. Halkımız Lütfü Savaş’ın rakibi olabilecek her adaya rahatlıkla oy verir.
Tabii ki böyle düşünülünce ahbap çavuş ilişkileri ön plana geçiyor, elinde yetki olan herkes en yakın kankasını belediye başkanı adayı yapmaya uğraşıyor.
Böylece piyasada kazanacak aday yerine, istenilen adayların isimleri dolaşıp duruyor.
Halkın arasında dolaşıp “hangi aday” diye sorduğumda, bir başka karşı soruyla muhatap oluyorum.
“Kazanacak adayı mı, yoksa muhtemel adayı mı soruyorsun?”
Bazen ben sorumu değiştirip şöyle soruyorum. “Lütfü Savaş’ı en fazla rahatsız edecek Ak Parti adayı kim olur?”
Muhtemel adaya birkaç isim sayan vatandaş soru değiştiği zaman iki ismi öne çıkarıyor.
“Lütfü Savaş’ı rakip olarak en fazla rahatsız edecek aday Mehmet Yeloğlu ve Kudret Özbakış” diyorlar.
O açıdan kimse rehavete kapılmasın, halkın sesine kulak versin. O zaman bakarsınız daha fazla aday isimleri de çıkabilir. 28.09.2023