Beyzade Haber
2020-05-11 11:22:39

MİLLİ NİZAM’DAN GÜNÜMÜZE ANILAR

Doç. Dr. Necmettin Çalışkan

11 Mayıs 2020, 11:22

Bir önceki yazımızda ele aldığımız MNP-MSP İl Başkanı, RP-FP-SP İl Müfettişi İsmet Uğur Okay’ın hatıralarından bir kısmını onun anlatımıyla köşemize taşımıştık. Bu yazıyla tamamlayalım.

KIRIKHAN OLAYLARI

“Barış yanlısı bir hareket olarak, mücadelemizde pek çok zorluk çektik. Şükür ki kana ve şiddete bulaşmadık. O günlerde ülke gergindi. Sağ-sol olayları had safhadaydı. 1971 yılında tarihe geçen kanlı “Kırıkhan Olayları” yaşandı. Bu olay üzerine vicdanen müsterih olmanın da etkisiyle rahattım. Koğuşumuzda her türlü suçtan tutuklularla beraber cemaat olduk, bir anda eğitim faaliyetleri yaptık. O sıralar esnaftım, vergi defterlerimi cezaevine istedim ve yoğunluktan biriken beyannameleri orada doldurdum. Hayatımda bir dönüm noktası olan o günler çok bereketli geçti. Sekiz gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldık. 12 Eylül 1980 Darbesinde de siyasi partilerin il başkanlarını tutukladılar. Kur’an okudum, tesbihat yaptım. Rahatlığımızı gören birlikte kaldığımız Adalet Partisi il başkanı “Delirdin mi, niye bu kadar rahatsın, Menderes’i astı bunlar bizi de idam edecekler” diye korkuyordu. Ben de “Allah büyük, iş olacağına varır” deyip işime bakıyordum.

HAC ANILARI

1977 yılında, Kurban Bayramı’na 3-5 gün kala; Erbakan hocam, Oğuzhan Asiltürk, Recai Kutan ve İbrahim Hakkı Ergin büyüğüm ile uçakla hacca gitmek nasip olmuştu. Aktarmalı uçuşla indiğimiz Beyrut'taki görevliler, Türki Cumhuriyetlerden gelen 9 Hacı adayına Suudi Arabistan’ın hac için kapıları kapatacağını, giriş yapamazlarsa kurum olarak tazminat ödemek zorunda kalacaklarını ifade ederek yüksek miktarda teminat istediler. Bu gariplerin itirazlarına ve ümitsizlik içinde çırpınışlarına şahit olan Erbakan hocam, adlarına yazılan çeke imza atarak kefil oldu. Böylece hac için uçuşlarına izin verildi.

Hocamla, o hac seferimizden bir hatıram da şöyledir; Mina’da bir salonda Erbakan hocam, Recai Kutan, Oğuzhan Asiltürk, Hacı Hakkı Efendi ve orada gruba katılan Temel Karamollaoğlu’nun iştirakiyle Pakistan’da yönetimi yeni devralan Ziya-ül Hak’la toplantı yapıldı. Temel Bey’in İngilizce tercümanlığında İslam âleminin, Türkiye ve Pakistan'ın meseleleri görüşüldü. Pakistan’da kurulacak “Adil Düzen” için hocamdan uzmanlar istendi. Lütfi Doğan Hoca başkanlığındaki bir heyetin hac dönüşü Pakistan’a gitmesi kararlaştırıldı.

UÇAĞI ZORUNLU İNİŞ YAPAN ERBAKAN HOCAMIZIN OTOSTOP YAPMASI

Bir tarihte Erbakan hocam, Hatay’ın Hassa ilçesi Ardıçlı Belde Belediye Başkanlığı seçimleri için yapılan mitinge katılmak üzere, küçük bir uçakla gelirken; yakıt yetersizliği bahanesiyle -sonradan öğrendiğimize göre GPRS olmadığından yeri bulamayan- pilot, İskenderun’daki havaalanına zorunlu iniş yapmış. Haliyle geciken Erbakan hocam da ekipten ayrılarak, tek başına yola çıkıp, gelen arabalara el kaldırarak otostop yapmış. O sırada yoldan geçen özel bir araç durmuş, duruma şaşıran adam onu tanıyınca hocamızı alıp Topboğazı mevkiine kadar getirmişti. Biz de hocamı orada karşılayıp büyük bir kalabalıkla bekleyen miting alanına ulaştık.

MİLLİ GAZETE

Vaktiyle, kızımı istemeye gelen damadıma, “ölünceye kadar Millî Görüş'te çalışmasına ve Millî Gazete aboneliğine müsaade ederse kızımla evlenmesine izin vereceğimi” ifade ettim. Kızım halen Millî Görüş içinde, epey zamanda da Refah, Fazilet ve Saadet Partisi Hanım Kolları İl Başkanlığı yaptı.

 Millî Gazeteyi sadece bir kişinin okuyup-atmasına gönlüm razı olmuyor. Dolayısıyla herkese ulaşması için bende ve çocuklarımda biriken gazeteleri toplar Pazartesi günleri sabah namazına gittiğim cami cemaatine, namazdan çıkışta kapı önünde dağıtırdım. Bu durum çok kısa bir süre öncesine kadar devam etti. Şu sıralar camiye gidemiyoruz, evdeyiz. Yine de okuduğum gazetemi hemen ertesi günün sabahı mahallemdeki arkadaşlara, ayakkabıcıya, tuhafiyeciye, bakkala, perdeciye ve süt ürünleri satan arkadaşlara gönderiyorum.

 TELEVİZYON KANALI KURULUŞ HİKÂYESİ

Değerlerimize sahip çıkacak, camiamıza ait bir televizyon kanalı kurulsun diye bağış topladık. Partimizi kapatmakla davamızdan vazgeçmeyeceğimizi anlayanlar, kaleyi içerden fethederek dava insanını birbirine düşman etmeye çalıştılar. Dünya ve makam düşkünü hain güçlerin organizesi ile dış mihraklarla anlaşıp hem televizyonumuzu zapt ettiler hem de bizi arkadan vurdular, miras yediler.

Hacı Hakkı Efendi bugünlere ayna olacak bir misal ile kifayetsiz adamların işbaşına gelmesinin tehlikesini şöyle anlatırdı: “Şoförlük dahi bilmeyenlerin (idareci yeteneği olmayan dünyaperestlerin), tır şoförlüğüne (devlet idareciliğine) talip olmalarına benzetir, sonucun felaket olacağını ” belirtir ve “Bu davada rıza-i ilahi için vazifemiz tebliğe devam etmektir. Nasılsanız, neye layıksanız öyle idare edilirsiniz.” derdi.

Özetlemek gerekirse; MSP kongresinde hırslı bir grubun başını çektiği iki liste ile Genel Kongreye gidildi. Yine de bölünemedi, Millî Görüşün yükselişine mâni olunamadı. Ama FP döneminde şer güçlerin organizasyonu işe yaradı. Kale içeriden yıkıldı, bölündük.

Bölündük de ne oldu? Üretimi çökerttiler, tüketim ve israf patladı, ekonomi bitti. İslam âlemi ile sıfır problem derken dışarda dost kalmadı. İçerde de kuşatıldılar, Milli Görüşçülerle bağları kalmadı, hatta ilk günkü yola çıktıkları dava arkadaşlarından bile nerdeyse yanlarında kimse kalmadı.

Sonuçta; dünyalık makam hırsı ve dış güçlerin toplum mühendisliğiyle Millî Görüş gömleği soyuldu, faiz dünya gerçeği oldu. Avrupa Medeniyeti, İslam Medeniyetinden üstün gösterildi. AB’nin istediği rezalet yasalar çıkarıldı. Amerika, İsrail ve Avrupa Birliği stratejik ortağımız, müttefikimiz oldu ve Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanı olundu, yazık oldu”.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.