Beyzade Haber
2022-11-07 15:19:32

MİSYONERLERİN SURİYE’DEKİ YETİMLERLE  NE İŞİ VAR? (II)

Aslıhan Toksoy

aslihantokaslihan@gmail.com 07 Kasım 2022, 15:19

Kurtuluş Evi Olan Yetimhaneler

Kutsal topraklarda Alman misyonerliğinin en önemli temsilcisi, Misyoner Johann Ludwig Schneller, yetimhaneyi “kurtuluş evi” olarak isimlendirmektedir. Kurtuluş Evi… Protestan misyonerliğinin temsilcisi Johann Ludwig Schneller’e göre bu, öyle bir kurtuluş evi olmalıydı ki, yetimhanelere giren çocukların yeni bir kimliğe sahip olarak ayrılmalarını bekliyordu. Bu amaçla Suriye Yetimhanesi’ni kurdu. 1860-1861 Lübnan ve Suriye olayları neticesinde birçok Hristiyan ölüp, geride bakıma muhtaç çocuklar kalınca misyonerlerde hummalı bir çalışma başladı ve yetimhane açmaya giriştiler. Kudüs’te bulunan J. Ludwig Schneller, Spittler’in de teşvikiyle 1860 yılının Ekim ayında Prusya Konsolosu G. Rosen ile Beyrut ve çevresinde meydana gelen olaylar nedeniyle yetim kalan çocukları toplayıp Kudüs’e getirmek için Beyrut’a bir yolculuk yaptı. Amerikalı misyonerlerden de yardım talep etti ve onların yardımıyla Sayda (Sidon)’dan sadece 9 çocuğu Kudüs’e getirebildi. 11 Kasım 1860 tarihinde ise, misyoner arkadaşlarıyla birlikte “Suriye Yetimhanesi (Syrischen Waisenhaus)”ni kurdu.

Bu ilk çocukları Suriye bölgesinden getirdiği için olsa gerek, ismini de bu bölgeye izafeten Suriye Yetimhanesi koymuştu. Zaman içinde yetim çocuk sayısı arttı. Çocuk sayısı arttıkça araziler satın aldı, yetimhaneyi büyüttü. Bunun için de maddi güç lazımdı. Schneller’e göre, Protestanlığın kutsal topraklarda gelişmesi için, Alman toplumunun artık elini taşın altına koyması gerekiyordu. Bu amaçla Stuttgart merkezli “Evangelische Verein für das Syrische Waisenhaus (Suriye Yetimhanesi için Protestan Birliği/Vakfı)” kuruldu. Kısa bir süre sonra vakfın merkezi Köln’e nakledildi ve Kudüs’ün Osmanlı hakimiyetinden çıkışına kadar yetimhane bu vakıf tarafından desteklendi ve önemli kararların alınmasında vakfın aldığı inisiyatif de çok etkili oldu. Aile boyu misyonerdiler ve aile boyu davaları uğruna faaliyetteydiler. Mesela J. Ludwig Schneller’in oğlu Ludwig Schneller, Köln’de kurulan “Evangelische Verein für das Syrische Waisenhaus ((Suriye Yetimhanesi için Protestan Birliği/Vakfı)”un yönetim kurulunda görev yapıyordu. Daha sonra yine Köln’de, Alman toplumunda Suriye Yetimhanesi’ne karşı bir farkındalık oluşturmak amacıyla, “Evangelische Jerusalem Stiftung (Protestan Kudüs Vakfı)”u kurarak bu vakfın da idareciliğini üstlendi. Kızı Maria Schneller ise, yetimhane bünyesinde kurulan Kız Evi ve bu eve bağlı diğer işlerle ilgileniyordu. Bu yüzden Suriye Yetimhanesi’ne “Schneller Okulu” veya yerel tâbirle “Madraset Şineller” denilmesi ve kurumun bu aileyle özdeşleşmesi boşuna değildir!

J. Ludwig Schneller, Suriye Yetimhanesi’ni kurduğu 1860 yılından 1896 yılına kadar yani ölene kadar bu kurumu idare etti. Onun ölümünden sonra bu kurumun idaresi de büyük oğlu Theodor Schneller devralarak 1896 yılından Kudüs’ün İngilizler tarafından işgal edildiği 1917 yılına kadar bu görevi sürdürdü. Kurduğu yetimhanede burada kalacak çocukların dindar bireyler olarak yetişmesini gaye edinen J. Ludwig Schneller 1861’de yayınladığı “Suriye Yetimhanesi Nizamnâmesi”nde misyon anlayışını ve pedagojik yaklaşımını şöyle açıklamıştı: “Evimiz toplumdaki kimsesiz fakir çocukları Tanrı’ya, kiliseye ve topluma faydalı bireyler olarak yetiştirecek bir eğitim yuvasıdır” Yani Suriye Yetimhanesi sadece sosyal bir ortam veya masum bir niyetle açılmış değildi, Hristiyan inancına bağlı olanların sesinin duyurulacağı mekânlar veya işletmelerdi.

İşte bu düşüncelerle kurulan bu yetimhaneye ilk yılın sonunda 41 yetim alınmıştı ve 1870 yılında bu sayı 70’e, 1877 yılında ise 210’a ulaştı. 1877’de, yetimhanelerin kuruluşundan 17 yıl sonra, ilk defa bir öğrenci istatistiği hazırlanır, bu istatistiğe göre 210 çocuktan 90’ının hem anne hem de babaları yoktu. 61 çocuğun ise sadece annesi, 46 çocuğun da sadece babası vardı. 1877’ye kadar yetimhanede kalan bu 210 çocuktan 88’i çevre bölgelerden, 64’ü küçük esnaftan, 20’si yoksul kesimden, 16’sı tüccarlardan, 12’si eğitimli ailelerden, 10’u da sahipsiz ve Afrika bölgesinden gelen çocuklardan oluşuyordu.

Yetimhaneye gelen çocukların %50’sini Filistin bölgesinden, %30’unu Suriye’den, %7’sini Afrika (Orta Afrika, Mısır ve Habeşistan)’dan, geri kalanını ise Anadolu’dan gelenler (Ermeniler dâhil) oluşturuyordu.

Gelelim bu yetim çocukların dinlerine: Yetimhanede kalan çocuklardan 4’ünün herhangi bir dinî mensubiyeti bulunmazken 32’si Müslüman, 174’ü Hristiyan’dı. Bu Hristiyanların da 29’u Katolik, 29’u Marûni, 87’si Ortodoks, 8’i Kıptî, 1’i Ermeni ve 19’u Protestan’dı. Yetimhaneye gelen çocuklardaki bu inanç ve mezhep çeşitliliği, ilerleyen yıllarda Protestan mezhebi lehine dönecekti. İşin en önemli yanı ise yetimhaneye alınan Müslüman çocuklara uygulanan onları Müslümanlıktan uzaklaştırıp Protestan yapma metodlarıydı.

Muttalip Şimşek, Belleten’deki Alman Misyonerliğinin Yakın Doğu’daki en büyük müessesesi: SURİYE YETİMHANESİ (1860-1917)” isimli makalesinde bu konuda şöyle demektedir: “J. L. Schneller’in bölgede örnek bir Hristiyan yaşantısını hâkim kılma ve yayma isteği, yetimhaneye gelen Müslüman çocukların da, Hristiyan öğretilerine göre yetiştirilmeleri ve neticede Protestan olmaları düşüncesini kapsıyordu. Müslüman çocuklar, pazar ayinleri ve günlük dualarda diğer Hristiyan çocuklarla aynı ortamda tutuluyordu. Böyle yapılması, Schneller’in ifadesiyle “çocukların taklit yoluyla öğrenebilmesi” ve Hristiyanlığa kazandırılması için gerekliydi. Öyle ki, yetimhaneyi ziyaret edenler, J. Ludwig Schneller’i misyon çalışmaları içerisinde “mutlu eden hususların başında Müslüman bir çocuğun din değiştirip vaftiz edilmesi için yapılan merasimlerin geldiğini belirtmekteydiler.

Yetimhanede farklı dinden olan çocukların Hristiyan yapılması ve Hristiyanlığın diğer mezhebinden olanların da Protestanlığa kazandırılması çalışmaları, görevleri içerisinde buranın bir “Protestan kurumu” olduğu yönündeki söylemi doğruluyordu. Nitekim Anadolu’daki Alman yetimhaneleri ile kıyaslandığında Suriye Yetimhanesi’nde daha fazla Müslüman çocuk kalıyordu. Yetimhanede verilen din eğitimi neticesinde daha 1863’te, yetimhanelerin kuruluşundan üç yıl sonra, öğrencilerden dördü kilisede yapılan ayinle Protestanlığa geçmişti.”

Suriye Yetimhanesi, sadece erkek çocuklara hizmet vermiyordu. Bir zaman sonra kız çocukları için de bir “Kız Evi” inşa edildi. Aslında Kudüs’te kızların bakım ve korunması maksadıyla sadece akademik eğitim verilen Alman Kaiserwerther Diakonie adlı misyoner kuruluşu tarafından bir Protestan Kız Okulu açılmıştı. Ancak kız çocukların ev ekonomisi, el sanatları ve ticaret eğitimi gibi alanlarda kapsamlı bir eğitim almaları, Suriye Yetimhanesi sayesinde olmuştu. Kız evlerinin bütün işleriyle J. L. Schneller’in kızı Marie ilgileniyordu. 1911 yılına kadar yetimhanede toplam çocuk sayısı 1.169 idi. Bunlardan 11’i başka dinden Hristiyanlığa, 376’sı ise Hristiyanlığın diğer mezheplerinden Protestan mezhebine geçmişti. Protestan mezhebine katılanların büyük bir kısmı Ortodoks, Katolik, Gregoryan veya diğer Doğu Kilislerine mensup çocuklardı.

(Devam edecek)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.