İngilizce'de " Be in the zone" yani "Sahada kal" diye bir tabir var.
O anda, yaptığına yoğunlaş ve başka bir şey ile ilgilenme anlamına geliyor. Tıpkı maç yaparken, oyuncuların karşı tarafa gol atmaktan başka bir şeyi düşünmemesi gibi.
Konuşma yapıyorsan sadece konuşmana, ders anlatıyorsan sadece anlattığın derse, hasta ameliyat ediyorsan sadece ona, ders dinliyorsan dinlediğin derse yani ne yapıyorsan yap, o yaptığın vazifeye sanki sahada maç yapan takım oyuncuları gibi odaklan ! demektir bu.
Bunu kişisel ilişkilerimize de yansıtabiliriz. Kitap okurken hatta ibadet ederken de durum farklı değil.
Evet, sahada kal! tavsiyesi başarının anahtarıdır kanımca.
Bu durum, yaptığınız vazifeye samimiyet ve içtenlik verecektir. Bunu başarabilen kimseler, iyi bir sanatçı, iyi bir hatip veya iyi bir okuyucu, iyi bir talebe, iyi bir muallim, iyi bir doktor, emekçi ve dahi iyi bir kul olabilirler.
Kulluk nokta-i nazariyesinden değerlendirecek olursak, yaptığımız her işi, ubudiyetimizin gereği olarak ifa etmemiz, her yaptığımızı O'nun rızası için yapmamız anlamına geleceğinden yaptığımız vazifeye de, anlam katacak ve bizim o işi daha iyi yapabilmemize motive edecektir.
İbadetle ilgili davranışları betimlemek üzere, İbrânîce’de “çalışmak, hizmet etmek” mânasına gelen ‘avd’ kökünden türemiş ‘avodah terimi kullanılmaktadır. Avoda Elohim, Allah'a kulluk anlamına geldiği gibi avoda çalışmak manasında da kullanılmaktadır. Tıpkı bizde "Çalışmak ibadettir" deyimi gibi. Arapça ise yine a-b-d kökünden çalışmak anlamına yakın, itaat etmek anlamı vardır.
Para kazanmak, hayatın gerçeğidir. Bir mesleği yaparken para kazanıyor olmak o işi Allah için yapmaya mani değildir. Müslüman bir işi salt para için yapmaz ama o işi yaparken para kazanabilir. Zira hayatını idame ettirmesi için bu zaruri bir durumdur.
Rabbin tüm varlığı, kendisine kulluk etmesi için yaratmış olmasını, kişinin köşeye çekilip sadece namaz ve oruç ile vaktini geçirmesi olarak anlamamız doğru olmaz. Zaten böyle bir anlayış fıtrat dini İslam'a aykırıdır.
Yapılan işi, dünyalık ve ahiretlik diye ayırmak ise tevhid dinine aykırı bir algı olur. Öyleyse insan çalışmak için vardır lakin bu çalışmak iman eden için her daim kul olma sorumluluğundan kaynaklanmaktadır.
Öyleyse tevhid dininde sadece camide namaz kıldıran imam değil aynı zamanda havalimanında çalışan personel, üniversite kürsüsünde ders anlatan akademisyen, yollarda çöpleri temizleyen emekçi, ofisinde insanları anlamaya çalışan psikolog, hastanede hekim, kışlada asker, karakolda polis, parlementoda vekil, fırıncı, kasap ve esnaf yaptığı işi kulluk sorumluluğunun gereği olarak yapmaktadır.
Kulluk, tasavvurumuzdaki niyet ve nazar ile mümkün olur.
Zaten besmele'nin anlamı da, kişinin kendisine verdiği bir sözdür. Ben bu yaptığım işi, Rabbimi razı etmek için yapıyorum demektir.
Meslek, süluk edilen yol demektir. Tıpkı bazı irfan ehlinin seyr-u süluk olarak yaptıkları manevi yolculuk gibi.
Ne ki, tevhid dininde bu yolculuk, köşeye çekilerek değil hayatın bizzat içinde olur. İnsanın kendisini terbiye etmesi de, tekke ve zaviye'de değil bizzat hayatın içinde sabır, şükür, dürüstlük, insana hizmet ve çalışkanlık gibi imtihanları vermesiyle mümkün olur.
Din, madem hayata anlama katar, öyleyse kalite de katmalıdır. İnsan'ın yaptığı işi, gerçekten ibadet telakkisi ile yapması o cemiyette hayatın kalitesinin genel anlamda artmasına sebep olacaktır. Huşu içinde namaz kılmak değil sadece, belki o halet-i ruhiye ile çalışmak mümkün olacaktır. Evet, sahada kalmak yani kişinin vazifesine yoğunlaşması ve bunu zevkle yapması ancak böyle mümkün olur.
İnsan sevdiği işi yapmalı denir. Kanımca insan, hem sevdiği işi yapmalı hem de imkan nispetinde bu fani hayatta kulluk sorumluluğuna en fazla anlamı olan işi yapmalıdır.
Yaptığı vazifede iman ettiği değerlere ait anlam bulan kimseler, makalemin başında da değindiğim gibi, sahada kalma gayretini daha etkili gösterme imkanı bulurlar.
Lakin sosyal algımızdaki en büyük eksiklik, yaptığımız mesleği, dünya işi olarak görme yanlışımızdır. Aslında bu algı, tevhidi dünya görüşüne tamamen aykırıdır.
Tevhid, hayatın her sahasında Allah ile olmaktır. Kul olduğumuzu hatırlamaktır.
Selam ve dua ile