Beyzade Haber
2021-06-11 16:36:07

ÜÇLÜ TEST

Osman Hazır

hazirosman@gmail.com 11 Haziran 2021, 16:36

Afife Bilge kızımın anne karnında olduğu bilgisini aldıktan sonra belli periyodlarla Kadın Doğum uzmanınca takibi yapılmaya başlandı. Belli bir süre geçtikten sonra doktor hanım ısrarla ve güçlü bir şekilde bir üçlü test yaptırmamız gerektiğini söylemeye başladı. Ben kendisine; bu testin sonucunda neyi öğreneceğimizi sordum. Bana downn sendromu gibi bir anomali olup olmadığını öğrenebileceğimizi söyledi.

Aldığım cevap üzerine kendisine;

1. Bu testin sonuçları kesin midir?

2. Anne karnındaki bebeğimizde kesin bir sorun varsa bu test ile sonuçları erken öğrenmemiz tedavi sürecine katkı sağlar mı?

3 . Tespit edilen hastalığın tedavisi yoksa ne yapılır?.

4. Bu testi yaptırmanın yada yaptırmamanın ve çıkan sonucun annenin sağlığı açısından etkisi var mıdır?

Şeklinde sorular sordum. Aslında bu soruların cevabını aşağı yukarı okumalarımdan biliyordum. Doktor hanım bana; testin sonuçlarının kesin olmadığını ve yanılma payının bayaca yüksek olduğunu, sonuç kesin olsa bile erken öğrenmenin tedaviye bir katkısının olmadığını söyledi. Zira bu test ile tespit edilecek durumun/farklılığın (down sendromu) zaten bir tedavisi yoktu.Yine her hangi bir tespit yapılsa bile bu durumun anne sağlığı açısından etkisi de yoktu.

Bunun üzerine ben; “madem tespit edilse dahi tedavisi yoktur. Bu test bizim ne işimize yarayacak” diye tekraren sordum. Bana işte bu durum da belli bir haftaya kadar çocuğu aldırma yani kürtaj, yani aslında anne karnındaki küçücük çocuğu öldürme imkanımız olduğunu söyledi.

Ben bu cevabı bekliyordum. Ancak bu haliyle tekrar duyunca Allah biliyor ya tüylerim diken diken oldu. Bana söylenen anne karnındaki bir yavrunun canına kıyma yetkimizin (!) olduğuydu.

Bu nasıl bir yetkiyse ve kim neye dayanarak bu yetkiyi verdiyse?

O gün için kendisine; eşime bu testi yaptırtmayacağımı, hadi yaptırmış olsam dahi annenin sağlığı açısından hayati bir risk olmadığı müddetçe evladımın engelli ya da kromozom açısından farklı olarak doğmasının bizim için sorun olmadığını ifade ettim. Yine; böylesi bir yavrunun ister doğmuş olsun isterse henüz anne karnında olsun hayatına son verme hakkımız ve yetkimizin olmadığını, Dinimin ve insani değerlerimin buna müsad etmediğini de belirttim. Kaldı ki birinin bizden eksik, fazla ya da farklı yönlerinin bulunması onun yaşam hakkı konusunda bizim tasarruf hakkımızın olduğu sonucunu göstermez ki.

Şimdiye kadar yazdıklarımda abartı olduğunu düşünüyorsanız bu konuda çalışan bir doktorun kişisel web sayfasından aldığım ve hiç değiştirmediğim notları okumanızı rica ederim. Drumuz şöyle der; "Bugüne kadar ki binlerce gebemiz kadar eminiz ki siz de sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek istiyorsunuz ancak bazı durumlarda bu ne yazık ki mümkün olmayabiliyor. Problemli bir bebek doğurma konusunda tereddüttü olan anne ve baba adayları ise doğumdan önce tanı almak ve kürtaj ile gebeliğe son vermek isteyebiliyor. İşte bu aşamada ikili ve üçlü testlerin önemi gün yüzüne çıkıyor. Bebekte meydana gelen tüm problemler ve diğer olası kromozomal riskler açısından ikili ve üçlü testlerle birlikte ultrason değerlendirmeleri, sağlıklı bir bebeğiniz olup olmayacağının riskini sizlere verir. Eğer bu risk yüksek çıkarsa ileri testler uygulanır ve bebeğinize konan kesin tanı ile sizlere kürtaj seçeneği sunulabilir. Siz de bebeğinizin ikili ve üçlü testleri için bir uzmana ihtiyaç duyuyorsanız Ankara’da Doç. Dr. .... sizi bekliyor!"

Engelsiz konfor;

Materyalist dünya, hayatı "engelsiz" ve konforlu yaşama konusunda hırsları çok fazla kutsuyor. Bu konuda kendi doğmamış evladını bile gözden çıkartmayı hak sayıyor. Heva ve hevesi (arzu ve istekleri) tanrılaşmış/ bunları tanrılaştırmış isnanın en büyük kaybı yok eden hırsıdır.

Ha bu arada ben daha bir kaç kontrolümüzde de doktorun aynı yönde yaptığı talepleri reddettim. Afife Bilge kızım sapasağlam bir İmam Hatip 9. Sınıf öğrencisi olarak hayatına devam ediyor.

Bu arada; istatistiklere göre bu ve benzeri testlerin sonuç oranları da %60 lar civarında. Kaldı ki %100 olsa ne yazar. Aslına bakarsanız bebeğin doğması halinde annenin ölümü ya da sakat kalması gibi kesin sonuçları olanlar haricinde kürtajın kesin yasak olmasına dair bir müeyyide olmalı. Öyle kimse eline pankart alıp: “benim bedenim hamile kalırım doğurmam” diyerek kendi evladını katletme vahşetini hak olarak görememli.

Müeyyide olmalı diyoruz da anne karnındaki bir bebeğin hayatına son verebilmek yani onu Kürtaj yoluyla katledebilmek gebeliğin 10 haftasına kadar yasaldır. Yani bu süre içeriside sadece “istenmeyen gebelik” gerekçesi ile bir cana kıyılabilmektedir.

“Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” (Maide:32)  bilinci ile hazırlanmış yasaların olacağı günleri yaklaştırmamız ve oluşturmak için çalışmamız gerekmektedir.

Öldürenlerden değil hayat kurtaranlardan olabilelim duasıyla...

Osman HAZIR

11.06.2021

Mersin

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.