24.05.2021, 17:34 114

Artık dün yok, bugün var! 

Hayat, bize kendisini algılattığı gibi mi, yoksa bizim onu algıladığımız gibi mi? 

Bu soru aklıma, 2014 yılında Amerikalı oyuncu ve komedyen Robin Williams intihar ettiğinde gelmişti. 

O sıralar bazı müebbet mahkumların hapishane hayatında kendileriyle barışık olmaları bu haberin de etkisiyle beni derinden etkilemişti. 

Amerikalı fakir müebbet bir mahkum, duvarların arkasında dinini yaşayarak mutlu oluyorsa ve aynı topraklarda milyonları güldüren zengin bir komedyen iç dünyasında muzdaripse ve hatta intihar ediyorsa bunun bir sebebi olmalıydı.  

Evet işte tam bu noktada hayat bize kendisini algılattığı gibi mi yoksa bizim onu algıladığımız gibi mi sorusu üzerinde düşünmeye değer bir konu gibi gözüküyor. 

Bir mütefekkirin “Düşmanlarım bana ne yapabilir ki ben cennetimi yüreğimde taşıyorum. Beni zindana atsalar zindanım halvet, sürgün etseler sürgünüm hicret ve dahi öldürseler ölüm şehadet” sözü kimilerimiz için hayatın bizim hayatı algıladığımız gibi olduğunu gösteriyor.Evet, insan algılarının nesnesi değil öznesi olmalıdır. 

Algılarımızın öznesi olmalıyız sözü bana sahabe döneminden Amr bin Fuheyre’yi hatırlattı. Kendisi Cebbar isimli müşrik bir zat tarafından arkasından hançerlenip yere yığıldığında söylediği söz manidardır “ Elhamdülillah. Kurtuldum ve kazandım ”  Yere yığılan ve hayatını kaybeden bir insanın nasıl kazandığı konusu ise işte tam da bu yazıda bahsettiğim algımızın öznesi olmak ile ilgilidir. 

İnsan imanın verdiği güç ve ışık ile algısının öznesi olursa zindan da olsa ve hatta şehit edilse dahi huzurlu olabilir. Algısının nesnesi olan insan ise saraylarda dahi olsa huzursuzluk içinde kalır. Öyleyse insanın imanın verdiği güç ve ilham ile algısının öznesi olmaya çalışmak gibi bir sorumluluğu vardır. Algımızın öznesi nasıl olabiliriz? 

İnsan zihni çoğu kez geçmişteki ve gelecekteki tecrübe ettiği veya etmeyi arzuladıklarıyla meşgul olur. Oysa ki yaşadığımız bu hayattan alabileceğimiz en mühim ders geçmişin artık geçtiği ve bir daha geri gelmeyeceğidir. Peki ya istikbal? Onun da garantisinin olmadığını ölüm denilen hakikat bize her daim hatırlatır. Öyleyse hayatımız yaşadığımız bu andan ibarettir. Kişi şöyle derin bir nefes alıp yaşadığı şimdiki anın farkına varmalıdır. Yaptığı işi en güzel şekilde yapmalı ve İlahi bir ikram olan bu günün helal dairesinde tadını çıkarmalıdır. 

O halde geçmişte sana yapılan yanlışları, vefasızlıkları, kötülükleri düşünerek kendini harap etme ! Zira onlar artık senin onlardan ibret alman ve ders çıkarman için varlar. İstikbaldeki planların için de endişelenip kendini harap etme!  Sen sadece bugünden yarına hazırlık yapmakla sorumlusun. Zira endişe ettiğin o güne senin çıkıp çıkamayacağın dahi belli değildir. 

Geçmişte yaşadıklarımızla ilgili hayıflandığımızda “Artık dün yok, bugün var!” diyerekten kendimize telkin yapmalıyız. Bir insana çok öfkelendiğimizde ise hem kendimizin hem de o öfkelendiğimiz kimselerin fani olduğunu hatırlayarak öfkemizi yönetebilmeliyiz. Öfkelendiğimiz kimsenin bir haftalık ömrü kaldığını öğrensek tüm öfkemiz geçer. Öyleyse hayat denilen bu sermayenin su gibi geçtiğini hatırlamak ve öfkemizin mahkumu değil hakimi olmak gerekir.   

İstikbale yönelik endişelerin de yönetilebilmesi gerekir. Onları yönetmek ise bugünden o meçhul istikbale hazırlık yapmak ama o meçhul istikbalin bir garantisi olmadığının da şuurunda olmaktır. 

Madem ölüm var öyleyse yaşadığımız anın kıymetini bilmeliyiz. 

Algısının öznesi olanlar huzur yudumlar. Algısının nesnesi olanlar acı, endişe ve korku içinde kalmaya mecburdular. 

 

Selam ve dua ile 

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 03 Aralık 2024
İmsak 06:03
Güneş 07:28
Öğle 12:33
İkindi 15:07
Akşam 17:29
Yatsı 18:49
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı