Bu gidiş nereye?
İnsan kendi içinde seyahat eden bir yolcu
Aklının ve duygularının mürekkebinden süzülen irade kalemiyle yazar o kendi hikayesini
Yollar soğuktur ve geceleri üşür kimileyin
Tehlikelidir ve dahi sessizdir
Yolcu olan insana pusula ve rehber gerekir
Vicdan içine doğru yolculuk yapana, ne güzel bir pusuladır!
Ah ! Ne büyük hüsrandır yolunu kaybetmek
Nerden geldiğini ve nereye gideceğini bilmemek
Daha büyük ziyan ise niçin bu yolda olduğunu unutmak
Sahi yahu ! Nereye bu gidiş?
Evet evet, nereye bu gidiş?
Fe eyne tezhebun?
Hayat vahyin sorduğu bu soruya cevaptır aslında
O kadim soru: Nereden geldik ve nereye gidiyoruz ?
İnna lillahi ve inna ileyhi raci’un
Allah’tan geldik ve O’na dönüyoruz
Her fıtrat mutlu olmak ister
Yemek ve içmek ne kadar fıtriyse mutlu olmak dahi öyle
İnsan en çok zamanı unuttuğunda mutlu olur der bir yazar
Peki zamanı unutmak mümkün mü?
Madem mümkün değil, öyleyse mutluluk imkansız olan bir duygu mu?
Mutlu olmak zamanı unutmakla mümkünse insan nasıl mutlu olur?
Bunun tek yolu, Viktor Frankl’ın dediği gibi varoluşsal anlamlılık bilinciyle mümkün
Zamanı anlamlı yaşamak ile
Acının, yokluğun, zorluğun, zahmetin, zilletin ve hatta ölümün dahi bir anlamı var diyebilmek
Saçını anlamsız yaratmayan, acını anlamsız yaratmadı bilincine kavuşmak
İslam, huzurun yolu diyoruz
Peki çilesi olmayan bir yol mudur Islam?
Elbette değil zira her peygamber yudum yudum içmiştir çileyi
Yüreği fay hattından kırılmıştır her nebi’nin
Lakin bu yolu huzurlu kılan, her şeyin bir anlamı olduğuna inanmaktır
Sahi insan neydi?
Yolcu idi
Yolun zorlukları var idi
Bu yol uzaktır, menzili coktur, geçidi yoktur derin sular var
Öyleyse Allahlı yani anlamlı yaşamaktır huzur
Yoksa yollar bitmez
Kısa dahi olsa çekilmez o patikali yollar
Gemideysen bitmez o dalgalar
Uçaktaysan boğar seni hava basıncı ve korkutur o yükseklik
Yoldan dönmek ister anlamını kaybeden
Ferhat dağ yoluna çıktı ve anlamlıydı yolculuğu zira sonunda Şirine kavuşmak vardı
Mecnun çöl yolcusuydu ve aştı çölleri zira yolun sonunda Leyla vardı
İstikamet yolculuğunun maksadı ise ubudiyettir
Mevlaya kavuşmak için çıkar insan yola
O’nun rızasına nail olmak
Uzak uzak yollara gider
Bilinmedik vadilerde türlü cefalar çeker
Bir gök, bir arz bir de Allah şahittir kimileyin onun çilesine
Yolculuk bu, her bir şey gelir insanın başına
Lakin yoldan çıkmadıktan sonra gam değildir hiç biri
Evet, hakiki hüsran yoldan çıkmaktır
“Dalalet” eski Araplarda çölde yolunu kaybetmek demektir
Nereye , ne için gideceğini bilmemek ne kadar acı?
İnsanın kendisine yaptığı en büyük zulümdür yoldan çıkmak
Peki ya insan yoldan çıktığını nasıl anlar?
Çoğu kez hissedemez bunu.
Bunu anlamanın bir yolu gökteki yıldızlara bakmaktır
Bir yolu ise vicdan isimli pusulaya müracaat etmek
Bir de yola çıktıklarınla birliktemisin hala ?
Ya yola çıktıkların yoldan çıkmışsa?
Lakin herkes içine doğru yaptığı yolculukta yalnızdır.
Evet, insan bir yolcudur içine doğru akar gider kimileyin
Yelkensiz, pusulasız, kimsesiz ve yapayalnız
Kur’anla ve vicdanla muhasebe etmeli insan kendini
Hesaba çekilmeden hesaba çekmeli nefsini
Vahyin sorduğu bu soruyu sormalı
Fe eyne tezhebun?
Bu gidiş nereye?
Selam ve dua ile
İmsak | 06:18 | ||
Güneş | 07:44 | ||
Öğle | 12:45 | ||
İkindi | 15:15 | ||
Akşam | 17:36 | ||
Yatsı | 18:57 |
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|