04.05.2021, 09:57 173

Geçmişimizle barışmak (2) 

İç dünyasında derin ve sürekli acısı veya öfkesi olan kimseler geçmişlerinin zindanlarında yaşamaktadırlar çoğu kez. Oysa ki kişi, evvela geçmişinden kurtularak özgürleşmelidir. Ne ki bahsettiğim geçmişinden kurtulma çabası, onu bütün bütün unutmak değil belki onu kabullenmek ve anlamaktır. 

Albert Camus “Başkaldırıyorum o halde varım!” der. Evet, insan kendisine acı veren mazisine baş kaldırmalıdır evvela. Ona başkaldırmaktan kastım ise geçmişte yaşadığımız olumsuz tecrübelerin, düşüncelerimize ve duygularımıza hükmederek hayatımızı yönetme gücüne  sahip olamamasıdır. Geçmişimizi silmek elimizde olmasa dahi onun hayatımızı yönetmesine mani olabiliriz. 

Hapishanede bir mahkumun hayat hikayesinden yola çıkarak yazıma devam etmek istiyorum. Yıllar önce kendisini bana yakın hisseden bir mahkumla kendisinin işlemiş olduğu cinsel içerikli suç bağlamında konuşmuştuk. Kendisi otuzlu yaşlarda işlemiş olduğu suçtan sonra yaklaşık 40 sene kadar ceza almıştı. Hapihaneye geldikten sonra müslüman olmuş ve tövbekar bir hayat yaşıyordu. Samimiyetimize binaen bir gün kendisini yargılamadan “Senin gibi birisinin böyle bir suçu işlemesini anlayamıyorum” demiştim. 

Kendisi uzun uzun hayat hikayesini anlattı. Annesinden yana yaralıydı. Babasından ise sevgisizlik ve fiziki şiddet görmüştü. Bir komşusu ise bu gence 15 yaşlarındayken tecavüz etmiş ve şayet birisine anlatırsa kendisine yaptığının aynısı annesine de yapacağını söyleyerek tehdit etmişti. Bu acı tecrübe o gençte büyük travmalara sebebiyet vermişti. O gün geç vakitlere kadar hem ağlamış hem sokaklarda tek başına koşmutu. Eve geldiğinde ise babası geç kaldığı gerekçesiyle onu dövmüştü. 

Daha sonraki hayatı hep dramlarla doluydu. Amerikan ordusunda askerlik yapmış ama iki yıl sonra adapte olamadığı için ayrılmıştı. Üniversiteye başlamış ama konsantra olamadığı için bırakmıştı. Yıllar evvel yaşadığı travma onu derinden etkilemişti. Nihayet içinden zift gibi çıkmayan bu acıyı bastırmak ve öfkesini dindirmek için şeytani bir vesvese ile çok yanlış bir karar verir. Önce kendisine bunu yaoan adamı öldürmek ister ruhsatlı silah alır ama tetiği çekemez. Sonra başka bir karar verir. Kendisine tecavüz eden adamın aile efradına o da aynısını yaparak intikamını alacaktır. 

Aile efradından birilerini tespit eder üç tanesine kendisinin ifadesiyle bu adi ve alçak planı uygular. Bana anlatırken mahkumun gözleri dolmuş ve ağlamaklı olmuştu. Hikayenin sonrasını biliyorsun dedi. Sonra mahkemeye çıkartılır ve mahkum olur. İçeriye geldikten bir müddet sonra ise şehadet alır ve duvarların ardında tövbekar bir hayat yaşar. 

Bu yaşanmış hikaye geçmişinden kurtulamayan bir kimsenin nasıl canavarlaştığıyla ilgili çarpıcı bir örnektir kanımca. Mahkuma o adamı affettin mi diye sorduğumda unutmadım ama affettim dedi. Nasıl affedebilmeyi başardin diye sorduğumda ise ben onu affetmezsem beni de benim mağdur ettiklerim affetmezler. Belki hiç affetmeyecekler ama en azından affetme talebim için yüzüm olmalı dediğinde etkilenmiştim. 

Evet geçmişimizin bizi yönetmesinden kendimizi kurtaramazsak hayatımızı perişan edebiliriz. Belki yukardaki hikayede olduğu gibi çok uçlarda acılarımız ve kötü tecrübelerimiz olmayabilir. Lakin beynimizi bloke eden ve hayatımızı yöneten her acı irademize geçirilmiş zincir gibidir.  Bu zinciri kırmanın bir yolu olmalı. 

Evvela bilmeliyiz ki hiç bir şey kendiliğinden olmaz. Bu işin ilk adımı samimi olarak mazimizden kurtulmayı istemektir. Zira hiç bir şey istemeden gerçekleşmez. İkincisi kendimizi bu istek doğrultusunda yönlendirmek. Evvela bizi acıtan şeyi tespit etmek. Belki bir uzmandan yardım almak, okumak ve araştırmak. Üçüncü olarak ise azim ve kararlılık içinde mazimizin bizi yönetmesine mani olacak düşünce dünyamızda radikal değişikliklikler yapmak. Eski hal muhal ya yeni hal ya izmihlal diyerek yola devam etmek. “Ben artık değiştim ve eskiden yaptıklarımı anlayabiliyorum. Bana yapılanları da affedebiliyorum. Çünkü ben de affa mazhar olmayı arzu ediyorum. Şayet ben günahsız değilsem ve affedilmeyi istiyorsam evvela ben affedebilmeliyim” demelidir insan. 

Unutmamak gerekir ki, bugünlere gelmemizde bizi tetikleyen ve motive eden yaşadığımız acılar ve zorluklardır. Öyleyse “Gamdan güler zevali melalime ağlarım” diyerek hayata devam etmelidir insan. Yılanın zehrinde derman, zahmetin neticesinde rahmet vardır. 

İnsan, mazi zindanından kurtulmalıdır. 

 

Selam ve dua ile 

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 21 Kasım 2024
İmsak 05:53
Güneş 07:16
Öğle 12:30
İkindi 15:10
Akşam 17:33
Yatsı 18:51
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı