Aşkabat, Türkmenistan’ın başkentidir. Ülke güneyinin yaklaşık 26 km uzağında İran sınırı bulunur. Aşkabat’ın en önemli özelliklerinden biri çöl içine kurulan bir şehir olmasıdır. Yerel insanlar tarafından buraya “Aşkın Şehri” adı verilir. Uluslararası havaalanı ve limanı bulunan bu kent, Türkmenistan için son derece önemlidir. Aynı zamanda makine, elektronik, tekstil ve gıda sektörleri gelişmiştir.

Aşkabat içinde çok sayıda anıt yer alır. Türkmenistan bağımsızlık kazandıktan sonra yapılan bu anıtların amacı bağımsızlığı sonraki nesillere yaymaktır. Öne çıkan anıtların başında Tarafsızlık Kulesi, Saparmurat Niyazov’un altın heykeli, 10 Ahalteke Atı Heykeli ve 1948 Aşkabat Depremzedeleri Anıtı yer alır.
Şehri ziyaret edenlerin mutlaka gezmesi gereken yerler arasında Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Cumhuriyet Meydanı ve Altın Asır Milli Parkı bulunur. Orta Asya’nın en büyük camisi olan Kıpçak Camisi de gezilecek yerlerden biridir. Toplam 18 bin metrekare büyüklüğündeki bu caminin 4 minaresi 80 metreye uzanır.

Aşkabat’ın kurulma tarihi 1818’e dayanır. Şehrin kurulduğu nokta kervan yollarının kesiştiği bir yerdir. Şehrin gelişmeye başlaması ise 1881 yılında bir Rus Ordu Üssü’nün etrafında yer almasıyla gerçekleşti. Trans, Hazar ve Demiryolu bağlantısı sayesinde Aşkabat devamlı olarak genişledi. 1919 ve 1927 yılları arasında Aşkabat “Poltorazk” olarak anılırdı.
Aşkabat’ın Türkmenistan’ın başkenti olması 1924 yılında gerçekleşti. 5 Ekim 1948 yılında kentin tamamı bir depremle yerle bir oldu. Kentin yıkıcı hasarı daha sonra onarıldı ve kent yeniden inşa edildi. 1962 yılına gelindiğinde şehirde Karakumkanal bağlantısı tamamlandı. Bu kanal, dünya üzerinde yer alan en büyük su kanallardın biridir.

Aşkabat’a gitmek isteyen kişilerin İstanbul üzerinden doğrudan uçması mümkündür. İstanbul’dan yola çıkan biri yaklaşık 3 saat 35 dakika sonra şehre ulaşır. Geri dönüş ise 4 saat 5 dakika sürer.

Aşkabat’ı ziyaret etmek için en uygun dönemler nisan, mayıs, eylül ve ekim aylarıdır. Bunun nedeni çöl ortasında yer alan bir vahada kurulan Aşkabat’ın son derece sert ve elverişsiz bir iklimi bulunmasıdır. Şehirde hava değişiklikleri dramatik bir düzeyde yaşanır. Yazın aşırı sıcak görülürken kışın dondurucu soğuklar yaşanır.

Aşkabat mutfağında öne çıkan lezzetlerin başında pirinç gelir. Pirincin kültürel anlamda büyük bir önemi bulunur. Ülkede perşembe ve cuma günleri ölülerin ruhuna adamak için pilav pişirildiği görülebilir. Bu pilavları yemeden önce ölülerin ruhları için dua ederler. Aşkabat’ın dikkat çeken diğer yanı da ekmek çeşitleridir. Ekmek çeşitleri arasında sütlü, yumurtalı ve yağlı olanlar sıklıkla tercih edilir.
Çay, Aşkabat içinde sıklıkla tüketilen bir içecektir. Kahvaltı, öğle ve akşam vakitlerinin tümünde çay içilir. Özellikle yemekten sonra yeşil çay içilmesi meşhurdur. Çaylık ile servis edilen çayın yanına reçel ve taze ya da kuru üzüm konur. Çayın tamamı bitene kadar çaylık ortada durur.