Saadet-Gelecek TBMM Grubu haftalık grup toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, iktidarın ekonomi politikalarına dikkat çekti. Karamollaoğlu, şu an uygulanan politikalar ile yüzde 20’lik bir zümrenin geçinebildiğini belirterek, “Efendim ne yapsınlar, ellerinden geleni yapıyorlar. Yok arkadaş, ellerinden geleni yapıyorlar, kendileri için” ifadelerini kullandı.
Saadet-Gelecek TBMM Grubu haftalık grup toplantısı gerçekleştirildi. Grup toplantısında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, üçüncü dünya savaşı açıklamalarına dikkat çekerek, “Bazıları 3’üncü dünya savaşının içindeyiz diyor, bazıları ise daha bunun başlangıcındayız diyor. Bizi en çok ilgilendiren maalesef hemen yanı başımızda Gazze’de meydana gelen katliam” dedi.

Gazze’de gerçekleştirilen katliama dikkat çeken Karamollaoğlu, İsrail’in insan haklarını ve hukuku çiğnediğini vurgulayarak, “İsrail her gün Gazze’yi bombalıyor. Bombalanacak yer kalmadı adeta. Hepimizi üzen hastaneler bombalanıyor, ambulanslar bombalanıyor, okullar bombalanıyor. Böyle bir vahşete bugüne kadar dünya şahit olmadı. Ben ikinci dünya savaşında bile yapılan katliamların bambaşka bir savaş hali vardı. Bu boyuta ulaştığını zannetmiyorum. Almanya’da yapılan katliamların hakkında son zamanlarda birçok iddia ortaya atılıyor doğru olmadığı da söyleniyor. Ama yanı başımızda, Gazze’de gerçekleşen katliamı görmezden gelemeyiz. Başta Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa olmak üzere bu katliamları görmezden gelmenin ötesinde İsrail’e destek veriyorlar” diye konuştu.

İsrail’in asıl hedefine dikkat çeken Karamollaoğlu, İsrail’in Büyük Ortadoğu Projesi’ni sürdürdüğünün altını çizerek, “İsrail’in asıl arzu ettiği Arz-ı Mev’ud’a yerleşmek. Bunun yeni adı Büyük Ortadoğu Projesi. Bunun için de Cumhurbaşkanımıza defaatle arkadaşlarda, bende sordum. 'Siz hâlâ Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığını sürdürüyor musunuz?' Çünkü bu projenin asıl adı Büyük İsrail Projesi. Bizim Güneydoğu Anadolu’muz da bu projenin içinde. Bunun yanıtını daha sayın Cumhurbaşkanı vermedi. Ben vermediğini düşünmüyorum. Veremiyor. İsrail’i bu katliamlar başladığında uzun bir süre desteklemeye devam etti. Sonra adım adım güya geri çekildi. Şimdi İsrail’i desteklemekten vazgeçti ama biz hâlâ tanıyoruz İsrail’i. Hâlâ büyükelçimiz var. Onların da Türkiye’de var. Bu katliamlardan dolayı takınılması gereken tavır, doğrudan doğruya tüm münasebetleri kesmektir. Böyle sürekli masum insanları katleden bir ülke ile bizim münasebetimiz olamaz, olmamalı” dedi.

Dünya üzerinde birçok katliamın gerçekleşmeye devam ettiğini belirten Karamollaoğlu, Türkiye’nin politikalarını belirlemesi gerektiğini belirterek, “Bu dünya sadece buradaki katliamlardan ibaret değil. Bir gün son bulacak diye inanıyorum ben. Sadece Gazze'de değil, Ukrayna'da da ve dünyanın farklı bölgelerinde benzer katliamlar yaşanıyor. Sanki bu savaşların devam etmesini, biraz daha genişlemesini, kapsamının biraz daha büyümesini arzu ediyorlar. Orta Asya’da bazı Müslüman ülkelerde yaşanan baskı ve katliamlar da bunun en açık delili. Putin'in son yaptığı ziyaretler, kendisinin artık daha geniş bir kitle ile irtibat kurmak istediğini gösteriyor. Tabi biz bu çerçevede Hindistan’da meydana gelen katliamları, diğer taraftan Keşmir’deki problem 70 yıldır sürüyor, öbür tarafta Arakan’da sıkıntılar var, Çin’de sıkıntılar var. Fakat çatışmalar genişliyor, bu genişlemede biz de Orta Doğu’da bu çatışmaların tam göbeğindeyiz. Bizim bütün politikalarımızı da ekonomimizi de diğer ülkeler ile ilişkilerimizi de karşı tavrımızı da çok net bir şekilde belirlememiz icap eder” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın derdinin yalnızca bir dönem daha iktidarda kalmak olduğuna vurgu yapan Karamollaoğlu, "Bütün çabası bir dönem daha. Bazılarının iddiası, bu bir dönemi belki 7 yıla çıkaracaklar. Anayasada bazı değişiklikler yapılırsa Sayın Cumhurbaşkanı ömrü vefa ederse 7 yıl daha iktidarda kalacak. Allah’tan kork. İşe gelirken iki dönem, bilemedin üç dönem diyordun. Şimdi yirmi bir dönem sana yetmiyor. Nasıl bir mantık, nasıl bir anlayış, milletin önüne giderken insanın yüzü kızarır. 20-21 sene önce söylediklerini bugün tekrar tekrar bir dinle. Ne demiştin, şimdi ne diyorsun, ne yapmaya çalışıyorsun” dedi.

Türkiye'deki ekonomi politikalarının yetersizliğine de değinen Karamollaoğlu, belli bir kesimin rahat olduğunu belirterek, “Yüzde 20’lik bir zümre dışında kimse geçinemiyor. Efendim ne yapsınlar, ellerinden geleni yapıyorlar. Yok arkadaş, ellerinden geleni yapıyorlar, kendileri için. Hiç utanma duygusu da taşımıyorlar. Bunun kabullenmesi mümkün değil. Ekonomi düzelir mi? Emin olun düzelir. Bunun işi sanki ekonomi ile alakası yokmuş gibi görünse de adalet ile başlar. Adalet mülkün temelidir. Bugün adalet Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasında, böyle bir adalet olabilir mi? Biz buna adalet diyebilir miyiz? Hemen onun arkasından da güzel ahlaki kurallar gelir. Yemeyeceksin, yedirmeyeceksin. İsraf etmeyeceksin. Kimseye bir şeyleri peşkeş çekmeyeceksin ama bunlar kural haline gelmiş. Biz bu yüzden kim olursa olsun ahlaki ve manevi anlayışı öncelemeyen hiçbir yönetimin fayda sağlamayacağına inanıyoruz” diye konuştu.

Erbakan Hoca’nın geçmişte yaptığı zamları hatırlatan Karamollaoğlu, 27 sene önce Erbakan Hoca’nın yüzde 100’ün üzerinde zam verdiğine dikkat çekerek, “Çok değil bundan 27 sene önce Erbakan Hoca, başbakan oldu. Yüzde 20 mi 30 mu? Devlet diyor ki 'yüzde 20'den fazla veremeyiz, paramız yok.' Sendika diyor ki 'yüzde 30'dan aşağısına rıza göstermeyiz.' Tam o sırada Erbakan Hoca hesapları istedi. Sonra hesaplar geldi. 'Biz tahminimizden daha zenginmişiz' dedi. Yüzde 30 ne demek, biz yüzde 50’yi de veririz. İlk kademede yüzde 30 verilirse devlet iflas eder zannedenler yüzde 50'nin verildiğine, arkasından da yıl sonuna kadar bir yüzde 25, bir yüzde 20 zam daha yapıldığına şahit oldular. Siz kimsenin bunun dile getirdiğine şahit oluyor musunuz? Söyleyemezler, kulaklarını tıkarlar. Bu söylendiği zaman kendilerinin beceriksiz oldukları ortaya çıkar. Bu söylem değil ki, bu yaşanılmış gerçek. Bunu bizim dışımızda hatırlayan var mı? İktidar bundan kaçıyor, hele muhalefet ise yarın göreve gelirsek diyerek korkuyorlar” dedi.

Diyarbakır ve Mardin arasındaki bölgede çıkan yangında hayatını kaybedenlere başsağlığı dileyen Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, hükümete yangın konusunda gerekli çalışmaların yapılması konusunda çağrıda bulunarak, “Yangın mevsimine giriyoruz. Gerekli tedbirler alınmalı. Devlet, risk oluşturan her yerde, yangını başlamadan engelleme ve başladıktan sonra söndürme konusunda geçmiş acı tecrübelerden de istifade ederek, tedbirler almalı” dedi.

Sızdırılan vergi taslağına ilişkin açıklamalarda bulunan Davutoğlu, bu sızdırılan taslak ile vatandaşın alıştırılmak istendiğini belirterek, neden bir vergi paketine ihtiyaç hissedildiğini sordu. Davutoğlu, “Neden 2016’da böyle bir paket ilan etmedik? Çünkü Merkez Bankası rezervlerimiz vardı. Yolsuzluklarla mücadele paketimiz, dünyada bir itibarımız vardı. En az yedi yıldır Hazinenin, Merkez Bankası’nın, bütçenin kaynakları küçük bir zümreye aktarıldı. ‘Düşük faiz’ dediler, dini de istismar edip düşük faizli krediyi yandaşlarına verdiler. Onlar da yatırım yapmak yerine arsa aldı. Arsa fiyatları yükseldi, rant, kâr elde ettiler. Ama kimse onları vergilendirmeyi düşünmedi. Kur Korumalı Mevduat’a 1,5 trilyon lira aktarıldı ama vergilendirilmedi. Onlar şimdi servetlerini alıp kenara oturdular. Kaynaklar birilerine peşkeş çekildi. O peşkeş çekilen kaynaklar bütçe açığına yol açtı. Ve şimdi açığı kapatmak için Deli Dumrul yasaları gündeme geldi” diye konuştu.