Saadet Partisi Sultangazi teşkilatı, ‘Vicdanın Sesini Duy, Harekete Geç!’ başlığıyla geçtiğimiz hafta cuma günü farkındalık konferansı düzenledi. Saadet Partisi Sultangazi Konferans Salonu’nda yapılan organizasyona konuşmacı olarak Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, katılım sağladı.
Saadet Partisi İstanbul ilçe teşkilatları, ‘Vicdanın Sesini Duy, Harekete Geç!’ temalı farkındalık konferansları düzenliyor. Son olarak geçtiğimiz cuma günü, Saadet Partisi Sultangazi İlçe Teşkilatı tarafından düzenlenen “Vicdanın Sesini Duy, Harekete Geç” başlıklı program, Saadet Partisi Sultangazi Konferans Salonu’nda yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Filistin’e yönelik zulmü ve işgali konu alan bu etkinlik, hem Filistin halkına destek vermek hem de toplumsal duyarlılığı artırmak amacıyla yapıldı. Programda konuşmacı olarak Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş yer aldı. Kurdaş, Filistin direnişinin tarihsel sürecine dair önemli bilgilere değinerek, hazırlamış olduğu slayt sunumu ile katılımcılara görsel anlatı yaptı.
Konuşmasında Filistin direnişinin tarihsel süreci hakkında ayrıntılı bilgiler sunan Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, “Geçtiğimiz bir asırda Filistin’de yaşananlara sürekli Batı gözüyle baktığımızı görüyor, bu sefer kendi coğrafyamız, kendi Kudüs’ümüz olarak bakıp değerlendirmek istiyorum. Filistin direnişi sadece bir toprak mücadelesi değil, aynı zamanda bir hak mücadelesidir. Uluslararası toplumun bu meseledeki sorumluluğu büyüktür. Biz Siyonizm’in tarihini ve hakikatini Erbakan Hoca’mızın çokça dinledik. Ben hocamızın anlattıklarını tekrar etmeyeceğim. Ama Erbakan Hoca’mızın anlattığı bir süreç, var çok önemlidir. O süreç, Abdülhamid Han’a Basel Konferansı’ndan sonra Cemiyet-i Akvam’ın kurulması üzerine yapılan baskı sürecidir. Cemiyet-i Akvam nedir diye sorarsanız. Bugünkü Birleşmiş Milletler’in köküdür. Abdulhamid Han bu oluşumun kurulmasına o zaman müsaade etmemiştir.” şeklinde konuştu.
Bir asırlık sürecin geniş değerlendirmesini yapan Kurdaş, “Abdülhamid Han, kendisine yapılan baskılara rağmen Cemiyet-i Akvam’ın kuruluşuna müsaade etmemiştir. O dönemde amaçlanan direkt Müslümanların ellerinden bir Yahudi devletinin kurulmasına izin vermekti. Bunu sonraki ki süreçlerde Balfour Deklarasyonu ile yaptılar. 1917’de yayınlanan Balfour Deklarasyonu’nda Rothschild ailesinin baskısıyla İngiliz Dışişleri Bakanı Balfour, bir Yahudi vatanının kurulması için Filistin’i işaret etti. 1922 yılında Filistin İngiltere’ye bağlı bir mandayken İngiliz Hükümeti tarafından İsrail’in kuruluş süreci başlatıldı. Bizler kendi açımızdan bu olaylara bakmamız gerekiyor. O topraklar bizim değil miydi? Biz bugün ‘Mehmetçik Gazze’ye’ dediğimizde bize ‘Hamaset yapıyorsunuz’ deniliyor. Neden Amerika, Yahya Sinvar şehit edildiğinde direk bizde oradaydık direkt biz de açıklama yapmadı mı? Bugün Avrupa ülkelerinin askerleri orada. Neden bizim Mehmetçiğimiz, yıllarca bize ait olan, adaletle yönettiğimiz o kutsal toprakları korumaya gitmesin. Mehmetçiğimize sahip olduğu toprakları hatırlatınca hamaset söylemi mi oluyor?” ifadelerini kullandı.
Erbakan Hoca’nın İslam ülkeleri liderleri ile yaptığı konuşmaların kendisine bir istikamet olduğunun vurgusunu yapan Kurdaş, “Erbakan Hoca, ‘Müslümanlar kendi içerisinde çıkan ayrılıkları bir tarafa bırakıp siyasi birliğini sağlamalıdır. Bu coğrafyadan Amerikan askerlerini, üslerini ve Yahudi’yi söküp atacağız. Hep beraber İslam Birliği’nin çatısı altında oturup sonra kendi içerimizdeki konuları konuşacağız’ demişti. O konuşmaları kendim canlı olarak 12 günlük seyahatte dinledim. Benim için de bir yol haritası ve istikamet oldu. Millî Gazete olarak Hoca’mızın bu istikametinden ayrılmadık. Suriye politikaları konusuna da bu şekilde yaklaştık. Hiç sağa sola bakmaya gerek yok” ifadelerini kullanarak, istikametin İslam coğrafyasının bir olarak içinde bulunan virüsleri dışarıya atması gerektiğini söyledi. Etkinlik, katılımcıların yoğun ilgisiyle karşılandı ve program boyunca Filistin halkına yönelik destek mesajları verildi. Program, Saadet Partisi’nin insani duyarlılık taşıyan bu tür etkinliklerle Filistin halkının yanında olmaya devam edeceği mesajıyla sona erdi.
Hamas’ın ülkemizde suçlanma sebeplerine de değinen Kurdaş, “Bugün ülkemizde bazı kesimler İsrail’e ‘Demokratik İsrail, Barış ülkesi İsrail, Teknolojik Gelişim Ülkesi İsrail’ diye değerlendirme yapıyor. Bu kesim Hamas’a da suçlama yaparken ‘Dini kaygılarla bir savaş yürütüyor’ diyerek suçlama yapıyor ve kabahatli buluyor. Oysa İsrail diye bildiğimiz devletin kurulması zaten dini sebeplerden dolayıdır. Erbakan Hocamız yıllarca milletimize İsrail’in dini inancı, amentüsü başta Filistin topraklarında İsrail’in kurulması sonra da Büyük İsrail’in kurulmasıdır diye anlatmıştır. Bugün Siyonistler, kendi inançlarında cennete giden yol olarak Büyük İsrail’in kurulmasına inanırlar. Ülkemizde Hamas’a suçlu gözü ile bakanlar, Hamas’a destek verdiğimiz için bizi de suçluyor. Din savaşı yapan biz oluyoruz. Müslümanlara ait olan bir yerde kendi inançları uğruna Müslümanları katledenler suçlu değil, onların gözünde bizler suçluyuz. Bizler için önemli değil. Allah için yapılan savaş en mübarek savaştır.” diyerek konuştu.