Her Müslüman’ın ortak davası Filistin! İslamiyet öncesi dönemde Filistin toprakları  

Filistin meselesi günümüzdeki hak-batıl mücadelesinin temel sac ayağını oluşturuyor. Siyonistler ve peşlerine taktıkları Evangelistler, Filistin topraklarının tamamını işgal etmek için ellerinden geleni yapıyor. Günümüzün batıl zihniyeti, Filistin’in yanı sıra tüm dünyada bir ifsat düzeni kurmak için çaba sarf ederken, biz vicdan sahibi insanların Filistin davasını daha iyi bilmesi büyük önem arz ediyor. “Her Müslüman’ın Ortak Davası Filistin” başlıklı yazı dizisi de Filistin meselesinin daha iyi idrak edilmesi amacına hizmet ediyor.
 Dünya üzerinde bulunan en kadim medeniyet bölgelerinden biri olan Filistin topraklarında yapılan arkeolojik keşiflere göre bu alan, insan hayatının yerleşik düzene geçmesine ve tarım faaliyetlerine şahitlik eden ilk yer konumunda… Öyle ki tarihte kurulmuş olan en kadim şehir olan ve MÖ 8000 yıllarına dayanan Eriha da Filistin topraklarında yer alıyor.

 Filistin’e yerleşen, kültürleri ile bu topraklarda iz bırakan en eski milletin Kenaniler olduğu belirtilir. Yaklaşık dört bin beş yüz yıl önce Arap Yarımadası’ndan Filistin topraklarına gelen Kenaniler, bugün Filistin’de yaşayan Müslümanların da atalarıdır.

 Arap Yarımadası’ndan kuzeye göç eden kabilelerden biri olan Yebusiler, daha inşa edilmeden evvel Kudüs’e yerleşmişlerdir.
 KUTU: İslamiyet’in gelişiyle birlikte Filistin halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olmuş ve kendilerine dil olarak Arapçayı seçmişlerdir. Miladi 636 yılında Müslümanların fethinden sonra günümüze kadar kesintisiz bir süreçte İslamiyet, Filistinlilerin ana kimliği olmuştur.

 Irak’ın Ur şehrinde bulunan Hz. İbrahim, milattan önce 19. yy’ın sonlarında Kenan diyarına gelir. Önce Nablus’a yerleşen Hz. İbrahim, buradan el-Halil topraklarına yerleşir. Hz. İbrahim, eşi Sare ve oğulları Hz. İshak ile el-Halil’de vefat eder.

 İsrailoğulları, milattan önce 12. yy’da Hz. Yuşa’nın önderliğinde Filistin’e gelerek buradaki yerel halk ile savaşır. Milattan önce 11 yy’da İsrailoğulları’nın komutanı Talut, yerel halkın komutanı ise Calut’tur. Talut’un vefat etmesinin ardından İsrailoğulları’nın komutanlığını Hz. Davud üstlenir ve Filistin toprakları üzerinde büyük bir devlet kurar. Onun ardından gelen Hz. Süleyman döneminde, devlet en geniş sınırlarına ulaşır. Hz. Süleyman’ın vefatının ardındansa kurduğu devlet, İsrail krallığı ve Yehuda krallığı olarak ikiye ayrılır.

 Mısır kralı Şoşenk, milattan önce 920 yılında Yehuda Krallığı’na karşı saldırı düzenler. Ve krallığı Mısır devletine bağlar. İkinci Nabukadnezar, milattan önce 597 yılında Yehuda Krallığı’nın başkenti olan Kudüs’ü kuşatır ve ardından kralı, ailesini ve komutanlarının çoğunu esir alır. Nabukadnezar böylece Kudüs’te yeni bir krallık kurar. Milattan önce 586 yılında Filistin topraklarında kalan Yahudiler, Babil hükümdarlığına karşı ayaklanma başlatır. Bunun üzerine geri gelen Nabukadnezar, Yahudilerle yeniden savaşır. Bu kez Kudüs’ü yerle bir eden kral, Kenan diyarını Irak’a bağlı bir şehre dönüştürür.

 Persliler, milattan önce 539 yılında Babil’i işgal ettikten sonra Filistin topraklarına dayanır ve burayı da hakimiyet altına alır. Pers hakimiyeti iki asır boyunca devam ederken, bu dönemde Yahudiler Filistin topraklarına geri döner.

 Büyük İskender’in Perslilere karşı kazandığı zaferle, Gazze ve Kudüs de Yunan topraklarına katılır. Büyük İskender’in ölümünden sonra kurduğu imparatorluk, komutanları arasında paylaşılır. Filistin toprakları Batlamyus’un hakimiyeti altına girer.

 Filistin’de bir Yahudi devleti kurma çabasının son örneği miladi 135 yılında gerçekleşir. Söz konusu girişimin başarısız olmasının ardından Roma hükümdarı Hadrianus, Kudüs’te bulunan Yahudileri kuşatır ve şehri yerle bir eder. Ve Yahudilerin bölgeye girişi yasaklanır.