Saadet ve Gelecek partileri ortak TBMM grubu haftalık grup toplantısı, TBMM’de gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Saadet-Gelecek Grubu Grup Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili Bülent Kaya, İsrail’in Gazze’de yaptığı saldırılara ilişkin birtakım sorular sıralarken, “Acaba bizler İsrail savaş uçakları tarafından bombalanan daha kaç bina göreceğiz? Daha kaç hastanenin bombardıman sonucu yerle bir edildiğini seyredeceğiz? Kanlar içinde yan yana dizilmiş kaç çocuk bedeni göreceğiz? Yavrusunun cansız bedenine sarılmış kaç annenin fotoğrafı sosyal medyada önümüze çıkacak? Acı ve şok içerisinde evlatlarının bedenini toplayan daha kaç babanın feryadını izleyeceğiz?” dedi. Kaya, sorularının ise cevap beklediğinin altını çizdi.

İsrail’in 8 Haziran’da Nusayrat kampına düzenlediği saldırıyı hatırlatan Kaya, saldırıda 280 sivilin şehit olduğunu, 800 Filistinlinin yaralandığını belirtti. Saldırı ve D-8’in gerçekleştirdiği toplantıya dikkat çeken Kaya, “Tarihe dikkatlerinizi çekmek istiyorum. 8 Haziran Cumartesi yani tam da D-8 ülkelerinin dışişleri bakanlarının olağanüstü olarak Gazze gündemli bir toplantı ile İstanbul’da toplandığı bir gün. Bir tarafta D-8’lerin dışişleri bakanları Türkiye’de Gazze konusu ile olağanüstü olarak bir araya geliyor, bir mesaj verilmesini tüm halkımız ve tüm İslam âlemi beklerken aynı gün İsrail de kendince bu katliamlarına devam edeceğini bir bombardıman ile mesaj veriyor. Maalesef D-8 toplantısından istediğimiz cevabı aldığımızı söylemek pek de mümkün değil. D-8 toplantısının ardından yayımlanan ortak bildiri, bu sorulara cevap verecek ve yüreklere su serpecek bir bildiri değildi” dedi.

D-8 ülkelerinin dışişleri bakanlarının gerçekleştirdiği toplantının ardından açıklanan bildiriye dikkat çeken Kaya, isteklere vurgu yaparak, “Bildiride tüm ülkelerin İsrail’e silah tedarikinin kesilmesi istendi. Sanki daha önce hiç bunlar istenmemiş gibi. Adil ve kapsamlı bir barışın, acil ve kalıcı ateşkesin sağlanmasından bahsedildi sanki İsrail’den bunlar istenmemiş gibi. Gazze’ye insani ve tıbbi yardımın sağlanması, barınak tedarik edilmesi, Gazze Şeridi’ne yardımların engelsiz bir şekilde ulaştırılması talep edildi. Sanki bu talepler daha önce yapılmamış ve bu talepler eksiksiz gerçekleştirilmiş gibi. İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’ndan getirilen emirleri yerine getirilmesi talep edildi, soykırım eylemlerinin durdurulması çağrısında bulunuldu. İsrail’in soykırımlarına karşı bütün ülkelerden hukuki süreçlere dâhil olması istendi. Mümkün olan bütün sınır kapılarının açılması istendi. Sanki bunlar önceden istenmemiş gibi. İsrail’in Kudüs’teki kutsal yerlere saldırılarının ibadet özgürlüğünü engellediği ve bunların kınandığı söylendi, sanki daha önce kınanmamış gibi. İşte 1,5 milyar İslam âleminin temsilcilerinin verdiği metin sadece istemek ve kınamaktan öteye geçememiştir” ifadelerini kullandı.

D-8’in kuruluş amacına dikkat çeken Kaya, bu ülkelerin bir araya gelerek Filistin’in yanında yer almasına tüm gücü ile çalışması gerektiğini ifade ederek, “Erbakan Hoca’mızın liderliğinde, Türkiye’nin öncülüğünde; işgalleri, sömürüyü, soykırımı ve her türlü zulmü hep birlikte durdurmak için kurulan D-8, bugün maalesef iktidarımızın öncülüğünde düzenlenen bir toplantıyla adeta işlevsiz hâle getirilmiştir. Bir de yayınlanan bildiride D-8 ülkelerinin tüm imkân ve kabiliyetleri ile Filistin halkının yanında olduğu ifade ediliyor. D-8 ülkelerinin tüm imkânları ile değil sadece imkânlarının bir kısmı ile dahi yanlarında olmuş olsalardı emin olun ki İsrail bu saldırılarına bir saniye dahi devam edemezdi. Hiç mi aklınıza gelmedi İsrail’in uyguladığı uluslararası ambargoyu tanımıyoruz demek, hiç mi bu 8 ülke donanmaları ile Gazze’nin limanlarından yardımlarını ulaştırmayı akıl etmediniz?” diye konuştu.

Filistin için birlikteliğe dikkat çeken Kaya, soykırımın durdurulmasının gelecekte yaşanabilecek soykırımların durdurulmasının önüne geçilmeyeceğinin altını çizerek, “Bakın Kurban Bayramı yaklaşıyor. İslam âlemi olarak bütün Müslümanlar birlik mesajı veriyorlar, bunu görmüyor musunuz? Aslında İslam âlemi birlikteliğe dünden daha fazla hazırdır. Kurban bayramları da bunun en açık göstergesidir. Tüm dünya, bu büyük birlikteliği görüyor. Sizler İslam ülkelerinin yöneticileri neden bu hazır olan birlikteliğin üzerine bir uluslararası güç, kuruluş neden inşa etmiyorsunuz? İnşa edilmiş olan D-8 gibi bir gücü niçin atıl bırakıyorsunuz? Artık İslam ülkeleri, toplantı birlikteliğini değil, karar ve icraat birlikteliğini göstermek mecburiyetindedir. Her zaman söylüyoruz, Türkiye öncü olmalıdır! Ama kınamaya değil icraata öncü olmalıdır” dedi.

Hükümetin açıkladığı hububat taban fiyatlarına dikkat çeken Kaya, artışın geçen seneye göre 1 TL olduğunu ifade ederek, “Aslında biz fiyatların kötü olduğunu nereden biliyoruz? Türkiye'de güzel haberleri Cumhurbaşkanı, kötü haberleri bakanlar, çok daha kötü haberleri Twitter verir. Hububat fiyatları Cumhurbaşkanı tarafından açıklanmamışsa, bakanlar tarafından açıklanmamışsa, Tarım Bakanlığının internet sitesinden ve Twitter hesaplarından yayınlandıysa o fiyat; kötü değil, çok kötü bir fiyattır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı ve bakanlar tarafından savunulmayan hububat fiyatları maalesef AK Partili vekil arkadaşlarımız ellerine tutuşturulan kâğıtlardan okuyarak sanki çiftçiye çok büyük destekler verdiklerini sıkılmadan anlatabilmektedirler” ifadelerini kullandı.

Ağustos 2016 yılında belediyelere kayyum atanması ile ilgili düzenleme yapıldığını anımsatan Kaya, bu düzenlemenin KHK ile yapıldığını belirterek, “KHK sadece olağanüstü hal dönemlerinde çıkarılır. Türkiye OHAL sürecini atlatalı yıllar oldu. Yasalarımızda bir belediye başkanı tutuklandığı zaman yerine nasıl bir usulle atama yapılacağı bellidir. Belediye başkanı tutuklanmışsa onun yerine belediye meclisi içerisinden bir seçim yapılır. Bırakın belediye meclisi içerisinden bir başkan seçilsin. Belediye başkanının yerine kayyım atadığınız yetmiyor, bir de belediye meclisinin görevlerini yok sayıyorsunuz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e ziyaretine dikkat çeken Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, geçmişte sol sağ ayrımının oluşturduğu cepheleşmeye dikkat çekerek, “Demirel ve Ecevit bir araya gelemediler iki lider olarak. Diğer liderler de birbirlerini anlayamadılar. Emin olunuz Sayın Cumhurbaşkanı, bütün bu teşebbüsleri vaktinde yapsaydı herhangi bir diyaloga ihtiyaç duymadan liderlik edebilir, biz de onu alkışlardık. Hiç tereddütsüz alkışlar, sonuna kadar da destek verirdik. Ama olmadı, onun üzerine Altılı Masa'da biz toplumsal barış platformu oluşturmaya çalıştık, beş sağ parti ile. CHP ile görüşüyoruz diye Sayın Karamollaoğlu ile hakaretlere muhatap olduk. Aşırı gidip 'kâfir' diyecek ölçüde 'onlarla nasıl bir araya gelirsiniz' diyenler oldu. Yıllardır partimizle bayramlaşma bile yapmıyor iktidar” dedi.

Avrupa Parlamentosu seçimlerine ilişkin de konuşan Davutoğlu, Türkiye’nin Avrupa’daki gelişmeleri takip etmediğinin aşikâr olduğunu ifade ederek, “Avrupa Parlamentosu sonrasında Avrupa'da siyasi bir deprem yaşanıyor. Bütün doğu Almanya ilk kez ırkçı partinin etki alanına girdi. Oradaki 10 milyonlarca Müslüman bizim de vatandaşımız her an tehlike altında demek. Ankara bunu takip ediyor mu? Hiç açıklama duydunuz mu?" ifadelerini kullandı.