CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin toplu açılış törenine katıldı. Özel, Toroslar Kurdali Sosyal Yaşam ve Çocuk Gelişim Merkezi, Toroslar Spor Park ve Çocuk Gelişim Merkezi, Tarsus Artos Matematik Evi, Mezitli Çocuk Kampüsü, Güvenevler Okuma Salonu ile Çiftlikköy Okuma Salonu'nun açılışını yaptı. açılışını yaptı. Açılış öncesinde Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vaha Seçer ve CHP Lideri Özel, kadınlara hitap etti. Özel, mesajı şöyle kaydetti:
"Biraz önce bir rekortmeni dinlediniz. 2019 yılındaki seçimlere giderken Mersin, sokaklarında maalesef sesinin değil, kaygının olduğu; belediyecilik namına hemen hiçbir şeyin olması gerektiği gibi değildi; çetelerin gezdiği, hesaplaşmaların olduğu; bu güzel kentin sahilinin şiddeti altındaydı; Büfelerin, kafelerin bir siyasi partinin yanlarına, onların gelirine yönlendirildiği ve Mersinlilerin huzurunun kaldığı günlerde CHP güvendiği bir evladı, kente milletvekili olarak hizmet etmiş birisini Mersinlilerin
hayatına çıktı. O günlerin tüm partisi mümkün oldu ve Mersin de bu inanca, bu çabaya destek verdi. Gitmediği köy, dokunmadığı insan, derdiyle dertlenmediği kimse olmadığı gibi; toplumun bütün kesimlerine sahip olan bir anlayışla beş yıl boyunca durmadan koştu. ayda, tek başına değil; örgütümüzle, o gün sürdürülen üç belediyelerimizle, diğer başkanlarımızla birlikte muazzam bir mücadele verdiler. Sonunda yeniden kantara çıkmak, yeniden Mersinlilere başvurma zamanı geldiğinde, diğer partiler Vahap Seçer'in karşılarında kimi aday olduklarını değil, Vahap Seçer'in bu günlerde karşılarında ne bildiklerini şaşırmışlardı. Ve seçim akşamı hiç şaşırtmayan bir şey oldu. Aylar öncesinden Mersin kimi seçeceğine zaten karar verilmişti. Ama seçim gecesi Mersin'den gelen haber rekoru, Türkiye rekoruydu.
Belediyecilik anlamında bir kente ne yaşanabilirse Mersin'de var. Türkiye'de kim belediyecilikte ne yaptıysa Mersin'de var. Mersin'den örnekleri alınanlar var. Türkiye'de yapılıp da Mersin'de yapılmayan neredeyse hiçbir hizmet yok. Yaptığımız açılışların her birinde kreşler var. Anneler evde kalıp çocuk görmek yerine; çocuk gelişsin, yetişsin, anne de sosyal hayata, iş hayatına katılsın diye. Her detayı düşünülmüş, bu altı projeyi bizden buranın performansı onun için birimiz için büyük bir mutluluk.
6 Şubat'ta bundan neredeyse iki yıl önce büyük bir deprem yaşandı. Fay hattı, önüne kattığı 10 şehirde yerle bir etti. Mersin o şehirlere en yakın ilimizdi. Ama 450 bin depremzedeye Vahap Başkan ve Mersin'deki üç belediyemiz, hepimiz adına ev sahipliği yaptılar. Ve bu iktidar, bu evi barındırmak için Mersin'e bir kuruş ilave bir şey yollamadı. Depremden önce 1 milyon 950 bin olan, o dönemde 2 buçuk milyon ölçüldü. 500 bin depremzedenin bulunduğu, hizmet kapsamında kentte beklersiniz ki diğer hizmetler aksasın. Bu olsun diye ellerinden gelen onu engellemeyi yaparlar. Meclis'te kanun teklifleri verdik, 'Yeni nüfusa göre katkı sağlayın' dedik, kabul etmediler. Yurt dışından çeşitli kuruluşlardan destek bulundu, imza atıp paraların gelmesine dahi engel oldular. Depremzedeler için yeni tesisler, yeni imkanların sağlanmasına yönelik bunları gerçekleştirecek olan Vahap Seçer diye, CHP'li bir büyükşehir belediyesi diye engel oldular.
Şimdi dahi Mersin'de 240 bin depremzede var. 240 bin depremzede Mersin'in deprem tarihine göre yollanan kaynaklarla bakılmaya devam ediliyor bir yandan da halihazırda daha Recep Tayyip Erdoğan, hazımsızlığından bütün belediyelerimizle birlikte kendi deyimiyle 'belediyelerimizi ipeklemeye', SGK'ya olan borçları faiziyle birlikte tahsil etmeye ve maalesef sadece ve sadece 'Onları' parasız, zor durumda bırakayım ki hizmet edemesinler' anlayışıyla Mersin'in önüne takozlanmaya, kösteklenmeye devam ediyor. Biz burada Tayyip Erdoğan'a şunu söylüyoruz: geçmişte bunu yaptın. Ne oldu? 31 Mart akşamı Mersinliler tazminat verdi. Senin engellemelerine değil; hizmete, gayrete, çalışkanlığa, alın terine, bir kenti sevmeye oy verdiler. Bundan sonraki seçimde talep edilen kadar bize engel olmaya çalışarak, Türkiyeli Mersinliler de artık ne olduğunu ve bundan sonra kimin gideceğine, kimin geleceğine karar verdiler.
Mersin, narenciye üretimi en önemli kent. Biraz önce Mersin'in dört bir yanında narenciye yapımlarıyla sahnelendim. Limonda meydana gelen parçacıklar verici. Limonun fiyatı her geçen gün geriledi, bir liranın markasına kadar geldi, kaldı. Marketlerde limon 100 liraya çıktı ama gittiğiki limona, Vaha Seçer'in dışında sahibi çıkan kimse olmadı. Şimdi limonu bırakanlar bir tarafta, kalan limonu toplayıp hemşehrilerine sahip olanlar başka yerde duruyorlar. Erdoğan, fahiş fiyat uygulamalarına bakıp kendi hatalarını görmek yerine, Yüksek Fiyatlara, 'Bunları protesto edin. alışveriş yapmayın. Fahiş fiyatlara tepki artıyor' diyor. Oysa bugün TÜİK'e göre enflasyon yüzde 44'ken, gerçek enflasyon yüzde 80'ken, dar gelirlinin, güç durumunda olanın enflasyonu yüzde 100'ü geçmişken, Mersin'de kiralar ikiye katlanmışken ve tüm giderler bölünmüş katlanmışken bugün emekli olduğu yüzde 30, Yüzde 15 zam verenler, en düşük emekli maaşını 14 bin 500 lira çalışmaktan ve utanmadan ayrılmaktan, emeklinin çalışmalarına kalkıyorlar.
Buradan bütün Türkiye'ye sesleniyorum: Bakın, Tayyip Erdoğan diyor ki 'Yüksek fiyatların sorumlularını boykot edin.' Ben bu çağrıyı, bu çağrıyı sahipleniyorum. İğneden ipliğe her yere kadar hayatta kaldığı yüzde 30'a, emekliyi yüzde 15'e dayanıklı hastalığa çorbayı kaynatamayanlara, evde yanacak doğal gazın faturasını ödeyemeyen hale gelenlere, evin kiraysa maaşı kirayı ayet aç kalırsın, karnını tüketen ayakta kalmazsın emekliye, emekçiyi sürükleyenlere , tarımda çiftçiyi perişan edenlere, esnafı siftahsız kepenk kapatmaya mahkum olanlara karşı; evet, bundan sonra protesto hakkıdır. 31 Mart seçimlerinde ki 'Bugün, bu iktidarın uyarlanmasının, iyi belediye başkanlarının seçilmesinin, bu iktidara 'Aklını başına al. Beni görmezsen bu işin kötü olduğunu ve bir sarı kart göstermenin zamanını görmüştüm. O gün siz sarı kart gösterdiniz ama Tayyip Bey anlamadı. Anladı mı, sizin sesinizi duydu mu? Peki bu maaşla, 14 bin 500 lirayla geçim olur mu? Bu asgari ücretle geçim olur mu? O zaman anladığı dilden konuşacağız. O zaman söylediğini ve hak ettiğini söylüyorsun. Mersin'den başlıyoruz ve bütün Türkiye'deki emeklileri, asgari oranları, tüm ezilmelerini bu iktidara kırmızı kartla davet ediyorum.
Bu kopyalarki kartlar Türkiye'nin dostudur. Emekliler, bundan sonra Türkiye'nin dört bir yanında cebinizde bir kırmızı kart bulundurmaya, bu yüksek fiyatları gördükçe, bu düşük maaşları çektikçe, bu zammı, bu zulmü gördükçe bu iktidar yoluna kadar bu kırmızı kartlar ona uymadı mıyız? Türkiye, kırmızı kart gösterilmiyor hazır mıyız? Biz bu iktidarı değiştireceğiz o seçimin sanıldığını anlayacağız. Ve bu iktidara gidecek; Emeklilerin, halkın, esnafın, çiftçinin ve güçsüzün iktidarı gelecek. Biz geleceğiz, Mersin'i nasıl güldürdüysek, Türkiye'nin yüzünü öyle güldüreceğiz."
Özel'in bu sözlerinin üzerine değişecek, "Tayyip istifa" sloganı attı. Özel, şöyle devam etti:
Bu koşullar altında biz sessiz kalmamızı, sizlerden bu şartlara boyun eğmenizi Ben altın hesabını Türkiye'nin dört bir yanında yapıyor. Tayyip Bey, 'Altın hesabını bırakıyor' diyor. Neyle ünlüler? Ey Tayyip Erdoğan ben Mersin'deyim.Ben bugün Mersin çarşısındaydım.Sen kendi ataklarına, kendini alkışlamakla meşgulsün. oyun alışverişinde dünyaya bakmadıklarına, senin hayatını anlatmakla ve onlardan kurtarmakla meşgulüm.
Bugün Mersin'de sorduğum tantuniciye, sokaktaki insana; 'Geçen sene tantuni kaç liraydı' dedim. '110 lira' dediler. Erdoğan dinle, tantuni geçen sene 110 liraydı. Bu sene tantuni 240 lira oldu. Geçen sene tantuni 110 lirayken, asgari ücret 17 bin lirayken 155 tantuni alıyordu bir asgari ücret. Bu sene asgari ücret 22 bin 104, tantuni 240, tantuni 92 yer alıyor. Ayrıca eğer ki en düşük emekli maaşı alan birisi tantuniciye geçerken sene gitse 90 tantuni alıyordu, bu sene 60 tantuni alıyor. Mersin'e geldik, Tantuni hesabında da sınıfta kalan Tayyip Erdoğan. 90 tantuni alan emekli maaşını 60'a indiriyorsun, alım gücünü ortadan kaldırıyorsun, para istersen vatandaşa değil, yandaşa buluyorsun.
Bütün Mersinlilere ve bütün birimlerimize üye: Para var, yok değil. Ama siyaset tercih belirleme işi, onun tercihi zenginden yana. Eğer bu iktidar değişirseniz; onun yerine insanlar, emekliyi, geçimini sağlarsanız, çiftçiyi aralıksız bir iktidar getirirseniz; 250 milyar lira verir, asgari ücret 30 bin olur. 100 milyar verir, onun emekliye asgari ücret almış olur. 400 milyar verir, bütün çiftçilerin cebinden çalınan para, onu da biriktirir toplamı yine de 700 milyar lira yapar. Bunun 40 günün sonunda, bu memleketteki herkesin sorununu çözer. Bugün 30-35 bin lira asgari ücret olsa da, 30-35 en düşük emekli maaşı olsa da, çiftçiye verilen destekleme kanunda yazdığı gibi yüzde 1 olsa ve herkesin yüzü gülse bugün bu para AK Parti'nin yaptığı bu bütçede duruyor. Vazgeçilen kurumlar vergisi toplamı 701 milyar lira. O yüzden 'Para yok. Kriz var' diyenlere inanmayın.
Bundan sonra gittiğimiz her yerde diyeceğiz ki 'Mersin'de böyle olmuştuk.' Bir kez daha boyutu soruyorum, bu iktidarın faaliyetlerinden memnun musunuz? Verdiğinden memnun musun? Bu ülkelerde Erdoğan'ın emekli olduğundan memnun musunuz? Asgari harcamadığınızdan memnun musunuz? Mersinli çiftçiye yaptıklarından memnun musunuz? Geçim var mı? Geçim yoksa, seçim var. Seçimi gelinceye kadar Erdoğan'a kırmızı kart gösterilmiyor. Onu gördüğünüz yerde ona kırmızı kırmızılık devam ediyor. Bu kırmızı kart, ay yıldızlı al bayraktan renklerini alan, millet ittifakının bayrağıdır, sembolüdür. Bundan sonra Türkiye İttifakı kırmızı kartını kullanacak, halkın iktidarını kuracaktır. Buradan bütün sosyal demokratlara, bütün milliyetçi demokratlara, bütün muhafazakar demokratlara, bütün Kürt demokratlara selam olsun. Kırmızı kartı çakın alınlarına, değiştirip sandığı. Bıktık artık senden. Gidiyorsunuz, halkın iktidara geliyor. Kırmızı kartı elinizden, cebinizden eksik etmeyin. Canı sıkılan, yolda bunalan, daralan.. Kartı çıkar. Karşınızda biri daha olacak. Bu kartı cebinizden, gönlünüzden eksik etmeyin. Bu kart, Türkiye İttifakı'nın bayrağıdır, bu kart iktidarının müjdeleyicisidir."