Siyonizm özelinde çok derin açıklamaları bulunan Erbakan Hoca’nın bu düzene karşıt yapılması gereken tek doğru hamlenin Türkiye ile İran’ın beraber hareket ederek İslam Dünyası’nı harekete geçirmesi gerektiğini ifade etmişti. Siyonizm’in hepimizi fiilen köle yaptığını ve Gazze’de çocuk ve kadınları öldürdüğünü ve kalplerinde inandıkları ikinci haritalarına sahip olmak için her şeyi yapacaklarını söyleyen Erbakan bu düzeni bozmak için çabalamaktan hiç vazgeçmedi.
54’ncü Türkiye Hükümeti’nin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan siyaset meydanına ayağını attığı andan itibaren hem ülkemizin problemleri hem de dünyanın bozuk düzeni ile ilgili konuşmaya başladı. Dünyada ki bozuk düzenin başlıca sebebinin Siyonizm olduğunu dile getiren Erbakan, Siyonizm’i bir timsaha benzetiyordu. Timsahın uzuvlarının hepsini bir sınıfa ayıran Erbakan, bu timsahı alt etmenin yollarını hem ülkesine hem de dünyaya anlatıyordu. Siyonizm’in dünyada ki bozuk sistemin yöneticisi olduğunu ve bu sisteme çomak sokacak tek kuruluşun da D-8’ler olduğunu söyleyen Erbakan, İslam dünyasına birlik olmanın vaktinin gelip geçtiğini her an ifade etti. Özellikle Türkiye ve İran’ın beraber hareket etmesi gerektiğini sürekli dile getiren Erbakan, İslam dünyasına beraber hareket etme uyarısını yapmayı ömrünün son anına kadar bırakmadı.

Yaklaşık 30 yıl önce ülkemizin ve İslam dünyasının içinde bulunduğu durumu anlatan Necmettin Erbakan, “Siyonizm bir timsaha benziyor. Bu timsahın üst çenesi Amerika Birleşik Devletleri’dir, alt çenesi Avrupa Birliği’dir, kuyruğu İsrail’dir gövdesi ise Müslüman ülkelerde de bulunmak üzere devlet idarecileri, medya, iş adamları ve sanayicilerden müteşekkil olan iş birlikçilerdir. Bunları söylemem de ki sebep Siyonizm’in sadece İsrail ve Amerika’dan ibaret olmadığınızı bilmenizdir. Bütün bir timsah hepimizi kendine köle yapmış Gazze’de çoluk, çocuk demeden öldürüyor. Her İsrail Cumhurbaşkanı’nı, ‘İsrail’in iki tane haritası vardır. Biri duvarda asılı olan haritamız diğeri ise kalbimizde ki haritadır.’ söylemini kullanır. Bizler Müslümanlar olarak ne yaptığımıza baktığımızda ise İslam Konferansı olarak toplanıyor bir nihai bildiri yayınlıyoruz ve diyoruz ki Amerika Irak’tan bir an evvel çıkmalıdır. Bunu televizyondan izleyen Rockefeller ise kahvesinden bir yudum alarak bize gülüyor” şeklinde konuşarak zaman kaybettiğimizi ve birlik olmamız gerektiğini ifade etmişti.

Konuşmasının devamında Müslümanlar olarak boş nihai bildirileri bırakmamız gerektiğini ifade eden Erbakan, “Siyonistler hedeflerine adım adım yürüyor. İslam dünyası uyumaya devam ediyor. ‘Biz İran olarak atom bombası yapıyoruz. Silahlar üzerinde birçok keşifler yapıyoruz’ diyerek sakın ha kendinizi aldatmayın. Böyle giderseniz 100 yıl daha Amerika ve İsrail’e yetişemezsiniz. Ne yapmamız gerekiyor aklımızı başımıza alacağız. Tek yapmamız gereken yeni bir dünya kurmak ve Kur’an nizamına dayalı bir dünya kurmak. Çünkü İslamsız saadet olmaz. Türkiye ve İran bir çekirdektir. Bu çekirdeğin etrafında D8’ler, D8’lerin etrafında D60’lar onun etrafında da ezilen 100 ülke olmalıdır. 5 milyar insanı adil nizam etrafında toplayacağız. İslam dinarına geçeceğiz, kendi birleşmiş milletlerimizi kuracağız, kendi NATO’muzu kuracağız ve böylece yeni bir dünyayı tesis edeceğiz. Rabbimiz İbrahim Suresi’nin 46’ncı ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor, ‘Onların dağları yerinden oynatacak kadar kuvvetli organizasyonları olsa bile ancak Allah’ın dediği olur.’ Bizler hakikatli ve samimiyetle çalışsak yeterli.” ifadelerini kullanarak dünyada yeni bir düzenin kurulabilmesinde ki en temel eylemin Türkiye ve İran’ın beraber hareket etmesi gerektiğini söylemişti.

Başbakan olduğu süreçte kendisi ziyarete gelen ilk ziyaretçini Amerikan Büyükelçisi olduğunu ifade eden Erbakan, “Ben 28 Haziran 1996’da başbakan oldum. İlk ziyaretime gelen Amerikan Büyükelçisi oldu. Yanıma ziyarete gelen büyükelçi, ‘Sayın Erbakan biz biliyoruz ki sizin davanız İslam’dır. Başbakan oldunuz bu da bizim hoşumuza gitmedi. Ama beraber çalışmaya mecburuz. Sizin yanınıza bu yüzden geldim. Sizinle beraber çalışmak için 6 tane şartımız var. Birincisi İran ile ticaretinizi 50 milyon dolardan fazla yapmayacaksınız. İkincisi İran’a gitmeyeceksiniz. Üçüncüsü bizim burada ki Amerikan Üslerine dokunmayacaksınız. Dördüncüsü diğer Müslüman ülkeleri ile de ticaretinizi arttırmayacaksınız. Beşincisi ise bizim Türkiye’de ki çekiç gücümüz olan askeri kuvvetlerimize dışarı çıkarmayacaksınız. Son olarak ta Irak boru hattını açmayacaksınız’ bana bunları söyledi. Bizim tarihimizde meşhur bir sadrazamımız vardır Alî Paşa. Onun meşhur bir sözü vardır. ‘Ben mümince bir iş yapmak istersem önce Rus Elçisi ile konuşurum. O ne derse onun tersini yaparım’ demiştir. Bende Amerikan Büyükelçisi ne dediyse onun tersini yaptım. 15 gün sonra ABD Dışişleri Bakanı, Büyükelçiye ‘Ne yapıp edin. Refah Partisi’ni iktidardan indirecek askeri ihtilal yapın’ diyerek kripto yolladı. Bu kripto şu an bizim elimizde” diyerek ülkemizin için de bulunduğu durumu özetlemişti.