Flaş Haber
Ümmetin Habibullah Hasreti
Saadet’li vekiller, bakanlıkların bütçelerini kürsüden değerlendirdi
Pazartesi günü başlayan bütçe maratonu devam ediyor. Bütçe görüşmelerinde Saadet Partisi’nin değerlendirmeleri dikkatleri çekmeye devam etti. Bütçenin tamamı ve ayrı ayrı tüm kalemleri üzerine Meclis kürsünden konuşan vekiller önemli değerlendirmelerde bulundu.
SİYASET
14.12.2024, 08:15
1
TBMM’de bütçe görüşmeleri sürüyor. Bakanlıkların bütçelerine ilişkin görüşmeler devam ederken, bakanlıkların bütçelerine ilişkin Saadet Partili vekiller önemli değerlendirmelerde bulundu. Vekiller, kürsüden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda yaşanan sorunlara dikkat çekti.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı üzerine konuşma gerçekleştirdi. Kaya, tarımın milli güvenlik meselesi olduğunu ifade ederek, “Tarım bir millî güvenlik meselesi; niçin? Çünkü şu anda tarımda çalışanların yaş ortalaması 60'a yaklaştı, 58 civarında şu anda istatistiklere göre ve bunlar resmî istatistiklerdir. 58 civarında yaş ortalamasıyla 85-90 milyon insana bakmaya çalışan çiftçilerimiz var. Hâl böyleyken, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) gibi bir projenin, Türkiye'nin çok önemli bir şekilde hem tarım alanında hem sanayisinde hem istihdamında birçok boyutuyla Türkiye'nin önünü açacak bir projenin 1970'lerden 1980'lerden beri bugüne kadar gelmiş olmasına rağmen hâlâ tamamlanmamış olması bu ülke için büyük bir eksikliktir” dedi.
Tarım için bütçeden ayrılması gereken payın milli gelirin yüzde 1’i olduğunu ifade eden Kaya, iktidarın bu desteği vermediğini kaydetti. Kaya, Suriye’de yaşanan gelişmelerin ülke ve bölge güvenliği için bütün boyutları ile müşahede etme şansı bulunmuşken, GAP’ın önünde hiçbir engelin kalmaması için çağrıda bulundu. Kaya, “Güneydoğu Anadolu Projesi tamamlanmış olsa ülkemiz neler kazanacaktı, 2,2 milyon hektar alan sulanmış olacaktı, yılda 27 milyar kilovatsaat elektrik üretimi oluşacaktı, gayrisafi bölgesel hâsıla yüzde 445 artış sağlayacaktı, kişi başı gelirde yüzde 209 artış olacaktı, 3,8 milyon kişiye istihdam oluşturacaktı, yılda 2,1 milyar dolar sulama getirisi sağlayacaktı, yılda 2,2 milyar dolar enerji getirisi sağlayacaktı, yılda tarımsal ürünlerin ithalatında harcanan para, 9 milyar dolar ülke içinde kalacaktı. GAP illerinden yaklaşık 400-500 bin tarım işçisi başka illere çalışmak için gitmek zorunda kalmayacaktı. Bir an önce Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) aktif hâle getirilmesi, bu ülkenin artısına bir katma değer olarak yazılmasının hepimizin üzerinde bir sorumluluk olduğunu buradan bir kere daha hatırlatıyorum” diye konuştu.
Saadet Partisi Hatay Milletvekili ve GİK Üyesi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçe görüşmeleri kapsamında konuştu. Çalışkan, çevre tarihinin en felaket dönemi, şehircilik tarihinde ise rezalet olduğu, iklimin ise hava kirliliğinin ne aşamada olduğunu işaret etti. Çalışkan, “Burada iktidar mensubu arkadaşlar 3Y'yle mücadele edeceklerdi, üçüyle mücadele etmek yerine dördüncü bir ‘Y’ çıkardılar; yağlamacılık, yağcılık. Bütün konuşanların hepsi neye teşekkür edeceğini bilemedi. Gönül isterdi ki bazı eksikleri, noksan hususları da gündeme getirsinler. Mesela, ülkemiz maden facialarıyla karşı karşıya. Bugün, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı dendiği zaman ‘çete’ diye bir şey akla geliyor. Eskiden çete demek, mafya babaları demekti, şimdi ilgili bakanlıktan iş alan şahıslara verilen isim oldu, literatür değişti” dedi.
Deprem bölgesinde yaşanan sorunlara da dikkat çeken Çalışkan, deprem bölgesindeki mücbir sebep meselesini ve deprem bölgesindeki rezerv alan konusunu vurgulayarak, “İktidarın belki de deprem bölgesine yaptığı en iyi iş rezerv alanı iken en fazla eline yüzüne bulaştırdığı, halkı kendisine düşman ettirdiği bir alan. Nasıl beceriyorlar anlamak mümkün değil. Hâlen iki yıl sonra 230 bin kişi sadece Hatay'da konteynerlerde yaşıyor. Mütemadiyen anahtar dağıtıldığı söyleniyor ama konteyner kentte yaşayan sayısında hiçbir eksiklik yok. Deprem bölgesinin genel sorunları böyleyken bugün özellikle de Çevre Bakanlığı’nın GES ruhsatlarının gündeme gelmesi gerekir, ‘Hat yok’ denerek yeni yatırımcıların önü açılmıyor. Maden facialarını söylememize gerek yok ama esas mesele şu, Sanayi Bakanlığı’nı da ilgilendiren husus olarak yatırım önemli, hiçbir konuşmacı beton ve savunma sanayi hariç hiçbir alanda yatırımdan bahsetmedi. 100 milyona yakın nüfusu olan bir ülkeyiz, ülkede hemen hemen sıfır denecek kadar az yatırımların olduğu bir dönemi yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı kapsamlı konuşmayla iktidarın rant odaklı politikalarını ve çevreye verilen zararları eleştirdi. Atmaca, “Şehircilik kelimesi çok önemli bir kelime ve maalesef bu iktidar döneminde birçok şehre ihanet ettiklerini kendileri kabul ediyor. Üzülerek ifade ediyorum, çağdaş şehircilik anlayışından uzak bir sürü uygulamalar oldu ve olmaya devam ediyor. Şehir tasarımı çok farklı bir konudur. Oradaki sosyal yapıyı, sosyal dokuyu, kültürü ve coğrafyayı içinde barındıran, huzurlu yaşam mekânları oluşturulması gereken bir yaklaşım olması gerekirken, maalesef birçok konuda olduğu gibi bu konuda da rant öncelenerek bir kısım şehircilik çalışmaları yapıldı. Dikey mimariden bahsediliyor ve buna karşı olunduğu hep ifade ediliyor ama maalesef en çok dikey mimarinin yapıldığı dönemi yaşıyoruz” dedi.
Bakanlığın planlama yetkisini yerel yönetimlerden alarak rantçı müteahhitlere alan açtığını belirterek, deprem korkusunun da kullanıldığının altını çizdi. Atmaca, “Cumhurbaşkanlığı kararı ile plan yapma yetkisini eline alan bakanlık, yakın zamanda bir kanunla bunları kanunlaştırmış oldu. Artık istediği kentte, istediği şehirde, istediği gibi planlar yapabilme yetkisine sahip. Bunun bugüne kadar yapmış olduğu uygulamalardan bizim de gördüğümüz şudur, yerel yönetimler ile rant oluşturamayan bir kısım müteahhitlerin bakanlık vasıtasıyla bu rantı temin edeceği, bizim bu kanun değişikliğinden anladığımız budur. Ayrıca Kentsel Dönüşüm Kanunu diye bir kanun çıktı. İlk çıktığı 2012 yılından beri biz hep dile getirmeye çalıştık. Milletimizin deprem korkusu maalesef istismar edildi. Az evvel bir AK Partili milletvekilinin ifadesine göre ki bu rakamlar doğrudur '36 milyon toplam yapı stokumuzun 2 milyon adedi riskli' deniliyor. Bu toplam yapı stokumuzun yüzde 5,5'i riskli demektir ama kentsel dönüşümü uygularken kullanmış olduğunuz yönetmelik gereği mevcut yapı stokumuzun değil yüzde 5,5'u, yüzde 90'ı riskli çıkar. Bu, şöyle bir uygulamaya fırsat oluşturuyor, bir müteahhit rant gördüğü bir alanda, oradaki yapıların depremde yıkılma ihtimali olmasa bile o yönetmeliği gerekçe göstererek bunu riskli yapı sınıfına sokup orayı ranta dönüştürebiliyor” ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap, Kütahya’da yaşanan sorunlara dikkat çekerek, “Sayın Bakan, Kütahya'da bir küçük sanayi sitesi yapılıyor, şehir merkezinde, İnköy Sanayi Sitesi diye geçiyor. Bunların hepsi, yaklaşık 390 tane küçük sanayi esnafı, tornavidayla, penseyle geçimini temin etmek isteyen insanlar. 2021 yılında ihale imzalanıyor, şartnameye göre, 990 milyon TL yani 1 milyar TL. O zaman küçük sanayi esnafından muhammen bedelin, tahmini bedelin yüzde 10'u başvuru bedeli olarak alınıyor. Ne kadar? İşte, 90 metrekarelik dükkân için yüzde 10'u 25 bin lira. Dükkân kaça mal olacak? 250 bin lira. Peki, bugün için bu şahıslardan istenen para ne, biliyor musunuz Sayın Bakan? O zamanki metrekare birim fiyatı, ihale yapıldığında bayındırlık birim fiyatı bin 30 lira iken, 2022'de 2 bin 600 lira oluyor; 2023'te 5 bin lira, şu anda 7 bin 750 lira. Sayın Bakan, bakın, 25 bin lira olan bu iş yerleri için bugün küçük esnaftan istenen bedel 5,5 milyon TL'ye tekabül ediyor ve siz imza attınız oraya, sizin imzanız var” dedi.
Kütahya’nın Emet ve Hisarcık ilçelerinde vatandaşın içtiği suda arsenik oranının yüksek olduğunu ifade eden Kasap, bu suyun içilmez olduğunu ancak bu ilçelerdeki 100 bin vatandaşın yıllardır bu suyu içtiğini belirtti. Kasap, “Dilimizde tüy bitti yıllardır, beş yıldır, altı yıldır ben bunu söylüyorum, Pamukkale Üniversitesi’nin, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin raporları var, Emet'te, Hisarcık'ta akan koca çaydaki arsenik oranı dünyadaki en yüksek oran. 80 kat yüksek evcil hayvanların bile içmesi uygun olmayan su var ve bu suyu bizim insanımız içiyor. Eti bor madeninde çalışan işçilerin idrarlarında normalin 20-30 katı arsenik çıkıyor. Bu insanlar kronik arsenik zehirlenmesine maruz kalıyor. Türkiye'de ve Kütahya'da en yüksek kanser oranı Emet ve Hisarcık ilçelerindedir. Bu zulme son verin Sayın Bakan” diye konuştu.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı üzerine konuşma gerçekleştirdi. Kaya, tarımın milli güvenlik meselesi olduğunu ifade ederek, “Tarım bir millî güvenlik meselesi; niçin? Çünkü şu anda tarımda çalışanların yaş ortalaması 60'a yaklaştı, 58 civarında şu anda istatistiklere göre ve bunlar resmî istatistiklerdir. 58 civarında yaş ortalamasıyla 85-90 milyon insana bakmaya çalışan çiftçilerimiz var. Hâl böyleyken, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) gibi bir projenin, Türkiye'nin çok önemli bir şekilde hem tarım alanında hem sanayisinde hem istihdamında birçok boyutuyla Türkiye'nin önünü açacak bir projenin 1970'lerden 1980'lerden beri bugüne kadar gelmiş olmasına rağmen hâlâ tamamlanmamış olması bu ülke için büyük bir eksikliktir” dedi.
Tarım için bütçeden ayrılması gereken payın milli gelirin yüzde 1’i olduğunu ifade eden Kaya, iktidarın bu desteği vermediğini kaydetti. Kaya, Suriye’de yaşanan gelişmelerin ülke ve bölge güvenliği için bütün boyutları ile müşahede etme şansı bulunmuşken, GAP’ın önünde hiçbir engelin kalmaması için çağrıda bulundu. Kaya, “Güneydoğu Anadolu Projesi tamamlanmış olsa ülkemiz neler kazanacaktı, 2,2 milyon hektar alan sulanmış olacaktı, yılda 27 milyar kilovatsaat elektrik üretimi oluşacaktı, gayrisafi bölgesel hâsıla yüzde 445 artış sağlayacaktı, kişi başı gelirde yüzde 209 artış olacaktı, 3,8 milyon kişiye istihdam oluşturacaktı, yılda 2,1 milyar dolar sulama getirisi sağlayacaktı, yılda 2,2 milyar dolar enerji getirisi sağlayacaktı, yılda tarımsal ürünlerin ithalatında harcanan para, 9 milyar dolar ülke içinde kalacaktı. GAP illerinden yaklaşık 400-500 bin tarım işçisi başka illere çalışmak için gitmek zorunda kalmayacaktı. Bir an önce Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) aktif hâle getirilmesi, bu ülkenin artısına bir katma değer olarak yazılmasının hepimizin üzerinde bir sorumluluk olduğunu buradan bir kere daha hatırlatıyorum” diye konuştu.
Saadet Partisi Hatay Milletvekili ve GİK Üyesi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçe görüşmeleri kapsamında konuştu. Çalışkan, çevre tarihinin en felaket dönemi, şehircilik tarihinde ise rezalet olduğu, iklimin ise hava kirliliğinin ne aşamada olduğunu işaret etti. Çalışkan, “Burada iktidar mensubu arkadaşlar 3Y'yle mücadele edeceklerdi, üçüyle mücadele etmek yerine dördüncü bir ‘Y’ çıkardılar; yağlamacılık, yağcılık. Bütün konuşanların hepsi neye teşekkür edeceğini bilemedi. Gönül isterdi ki bazı eksikleri, noksan hususları da gündeme getirsinler. Mesela, ülkemiz maden facialarıyla karşı karşıya. Bugün, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı dendiği zaman ‘çete’ diye bir şey akla geliyor. Eskiden çete demek, mafya babaları demekti, şimdi ilgili bakanlıktan iş alan şahıslara verilen isim oldu, literatür değişti” dedi.
Deprem bölgesinde yaşanan sorunlara da dikkat çeken Çalışkan, deprem bölgesindeki mücbir sebep meselesini ve deprem bölgesindeki rezerv alan konusunu vurgulayarak, “İktidarın belki de deprem bölgesine yaptığı en iyi iş rezerv alanı iken en fazla eline yüzüne bulaştırdığı, halkı kendisine düşman ettirdiği bir alan. Nasıl beceriyorlar anlamak mümkün değil. Hâlen iki yıl sonra 230 bin kişi sadece Hatay'da konteynerlerde yaşıyor. Mütemadiyen anahtar dağıtıldığı söyleniyor ama konteyner kentte yaşayan sayısında hiçbir eksiklik yok. Deprem bölgesinin genel sorunları böyleyken bugün özellikle de Çevre Bakanlığı’nın GES ruhsatlarının gündeme gelmesi gerekir, ‘Hat yok’ denerek yeni yatırımcıların önü açılmıyor. Maden facialarını söylememize gerek yok ama esas mesele şu, Sanayi Bakanlığı’nı da ilgilendiren husus olarak yatırım önemli, hiçbir konuşmacı beton ve savunma sanayi hariç hiçbir alanda yatırımdan bahsetmedi. 100 milyona yakın nüfusu olan bir ülkeyiz, ülkede hemen hemen sıfır denecek kadar az yatırımların olduğu bir dönemi yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı kapsamlı konuşmayla iktidarın rant odaklı politikalarını ve çevreye verilen zararları eleştirdi. Atmaca, “Şehircilik kelimesi çok önemli bir kelime ve maalesef bu iktidar döneminde birçok şehre ihanet ettiklerini kendileri kabul ediyor. Üzülerek ifade ediyorum, çağdaş şehircilik anlayışından uzak bir sürü uygulamalar oldu ve olmaya devam ediyor. Şehir tasarımı çok farklı bir konudur. Oradaki sosyal yapıyı, sosyal dokuyu, kültürü ve coğrafyayı içinde barındıran, huzurlu yaşam mekânları oluşturulması gereken bir yaklaşım olması gerekirken, maalesef birçok konuda olduğu gibi bu konuda da rant öncelenerek bir kısım şehircilik çalışmaları yapıldı. Dikey mimariden bahsediliyor ve buna karşı olunduğu hep ifade ediliyor ama maalesef en çok dikey mimarinin yapıldığı dönemi yaşıyoruz” dedi.
Bakanlığın planlama yetkisini yerel yönetimlerden alarak rantçı müteahhitlere alan açtığını belirterek, deprem korkusunun da kullanıldığının altını çizdi. Atmaca, “Cumhurbaşkanlığı kararı ile plan yapma yetkisini eline alan bakanlık, yakın zamanda bir kanunla bunları kanunlaştırmış oldu. Artık istediği kentte, istediği şehirde, istediği gibi planlar yapabilme yetkisine sahip. Bunun bugüne kadar yapmış olduğu uygulamalardan bizim de gördüğümüz şudur, yerel yönetimler ile rant oluşturamayan bir kısım müteahhitlerin bakanlık vasıtasıyla bu rantı temin edeceği, bizim bu kanun değişikliğinden anladığımız budur. Ayrıca Kentsel Dönüşüm Kanunu diye bir kanun çıktı. İlk çıktığı 2012 yılından beri biz hep dile getirmeye çalıştık. Milletimizin deprem korkusu maalesef istismar edildi. Az evvel bir AK Partili milletvekilinin ifadesine göre ki bu rakamlar doğrudur '36 milyon toplam yapı stokumuzun 2 milyon adedi riskli' deniliyor. Bu toplam yapı stokumuzun yüzde 5,5'i riskli demektir ama kentsel dönüşümü uygularken kullanmış olduğunuz yönetmelik gereği mevcut yapı stokumuzun değil yüzde 5,5'u, yüzde 90'ı riskli çıkar. Bu, şöyle bir uygulamaya fırsat oluşturuyor, bir müteahhit rant gördüğü bir alanda, oradaki yapıların depremde yıkılma ihtimali olmasa bile o yönetmeliği gerekçe göstererek bunu riskli yapı sınıfına sokup orayı ranta dönüştürebiliyor” ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap, Kütahya’da yaşanan sorunlara dikkat çekerek, “Sayın Bakan, Kütahya'da bir küçük sanayi sitesi yapılıyor, şehir merkezinde, İnköy Sanayi Sitesi diye geçiyor. Bunların hepsi, yaklaşık 390 tane küçük sanayi esnafı, tornavidayla, penseyle geçimini temin etmek isteyen insanlar. 2021 yılında ihale imzalanıyor, şartnameye göre, 990 milyon TL yani 1 milyar TL. O zaman küçük sanayi esnafından muhammen bedelin, tahmini bedelin yüzde 10'u başvuru bedeli olarak alınıyor. Ne kadar? İşte, 90 metrekarelik dükkân için yüzde 10'u 25 bin lira. Dükkân kaça mal olacak? 250 bin lira. Peki, bugün için bu şahıslardan istenen para ne, biliyor musunuz Sayın Bakan? O zamanki metrekare birim fiyatı, ihale yapıldığında bayındırlık birim fiyatı bin 30 lira iken, 2022'de 2 bin 600 lira oluyor; 2023'te 5 bin lira, şu anda 7 bin 750 lira. Sayın Bakan, bakın, 25 bin lira olan bu iş yerleri için bugün küçük esnaftan istenen bedel 5,5 milyon TL'ye tekabül ediyor ve siz imza attınız oraya, sizin imzanız var” dedi.
Kütahya’nın Emet ve Hisarcık ilçelerinde vatandaşın içtiği suda arsenik oranının yüksek olduğunu ifade eden Kasap, bu suyun içilmez olduğunu ancak bu ilçelerdeki 100 bin vatandaşın yıllardır bu suyu içtiğini belirtti. Kasap, “Dilimizde tüy bitti yıllardır, beş yıldır, altı yıldır ben bunu söylüyorum, Pamukkale Üniversitesi’nin, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin raporları var, Emet'te, Hisarcık'ta akan koca çaydaki arsenik oranı dünyadaki en yüksek oran. 80 kat yüksek evcil hayvanların bile içmesi uygun olmayan su var ve bu suyu bizim insanımız içiyor. Eti bor madeninde çalışan işçilerin idrarlarında normalin 20-30 katı arsenik çıkıyor. Bu insanlar kronik arsenik zehirlenmesine maruz kalıyor. Türkiye'de ve Kütahya'da en yüksek kanser oranı Emet ve Hisarcık ilçelerindedir. Bu zulme son verin Sayın Bakan” diye konuştu.