Ekonomi dünyasının yakından tanıdığı isimlerden biri olan Selçuk Geçer, yüksek dolar kuru tahminleriyle dikkat çekmeye devam ediyor. Özellikle ekonomik göstergelere karşı sık sık uyarı gerçekleştiren ünlü ekonomist, bu kez geçmişte yaşanan olumsuz ekonomik koşulların dolar kurunda yarattığı etkiye ilişkin bir yazı kaleme aldı. Bugünkü sürecin de benzer şekilde yaşanacağına dikkat çeken Geçer’den önemli uyarılar geldi. İşte Selçuk Geçer’in o uyarıları…

Kaleme almış olduğu yazıda Türkiye’de yapılan ekonomik hatalara ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Geçer, “Son on yılda Türkiye'nin faiz politikaları, ekonomik istikrarı sağlamaktan ziyade belirsizliği artırdı. Düşük faiz oranları, enflasyonun kontrolsüz bir şekilde yükselmesine yol açtı. Enflasyonla mücadelede gecikilmesi, halkın alım gücünü azalttı ve ekonomide durgunluğa neden oldu” ifadelerini kullandı. Ardından dolarkurunu sabit tutma çabasını eleştiren Selçuk Geçer, yazısını şu şekilde sürdürdü:
“Döviz kurlarını sabit tutma çabaları, Merkez Bankası rezervlerinin hızla tükenmesine neden oldu. Piyasa müdahaleleriyle dolar kurlarının yapay olarak düşük tutulması, döviz rezervlerinin azalmasına ve ekonominin dış şoklara karşı daha savunmasız hale gelmesine yol açtı.”

Kötü ekonomik gidişatı kısa vadeli çözümlere de bağladığını bildiren Geçer, “Yapısal reformların ertelenmesi ve kısa vadeli çözümlerle yetinilmesi, ekonominin kırılganlığını artırdı. Üretim yapısının çeşitlendirilmemesi ve katma değeri yüksek sektörlere yeterince yatırım yapılmaması, uzun vadede sürdürülebilir büyüme hedeflerini zorlaştırdı” diye yazdı. Ardından artan dış borca dikkat çeken Selçuk Geçer, şunları kaleme aldı:
“Dış borcun hızla artması ve cari açıkların yüksek seviyelerde seyretmesi, ekonomiyi kırılgan hale getirdi. Kısa vadeli dış borcun büyük kısmı, dolar kurundaki dalgalanmalara karşı savunmasızlığı artırdı. Cari açığın sürekli dış borçlanma ile finanse edilmesi, ekonomik dengeleri olumsuz etkiledi.”

Bugünkü koşulların geçmişte de yaşandığına işaret eden ünlü isim, “1994 yılında olduğu gibi, bugün de Türkiye yüksek enflasyon ve faiz oranlarıyla mücadele ediyor. O dönemde enflasyon, ekonomiyi en çok zorlayan faktördü. Bugün de benzer şekilde, yüksek enflasyon halkın alım gücünü azaltıyor ve yaşam standartlarını düşürüyor. Yüksek faiz oranları ise borçlanma maliyetlerini artırarak yatırımları engelliyor” diye yazdı. Ardından o döneme ilişkin ayrıntılı bilgi veren Geçer, şunlara dikkat çekti:
“1994'te döviz kurları üzerindeki spekülatif baskılar krizin tetikleyicisiydi. Bugün de benzer spekülatif hareketlerle karşı karşıyayız. Ekonomik belirsizliklerin artması, yatırımcı güvenini sarsıyor ve spekülatif ataklara zemin hazırlıyor. Bu durum, Türk Lirası'nın değer kaybına ve ekonomik istikrarın tehdit edilmesine yol açıyor. 1994'te Türk Lirası hızla değer kaybederken, bugün de benzer bir durum yaşanıyor. Dolar kurlarındaki dalgalanmalar, ithalat maliyetlerini artırarak enflasyonu körüklüyor ve ekonomiyi daha kırılgan hale getiriyor.”

Yazısını, “1994 döviz krizinden bu yana geçen 30 yılın ardından, Türkiye'nin benzer ekonomik sorunlarla boğuşması düşündürücü. Yüksek enflasyon, faiz oranları ve döviz kurları üzerindeki baskılar gibi sorunlar, geçmişten yeterince ders alınmadığını gösteriyor. Ekonomik reformlar ve mali disiplin konusundaki adımların yetersiz olduğu açık” ifadeleriyle sürdüren Geçer, o günlerde hızla değişen döviz kuruna da dikkat çekti. Geçer’in konuyla ilgili tespitinde ise, “Peki şimdi ne olacak? 1994 öncesi yapılan hatalar dövizi beş yılda 200 kat artırmıştı. Bugün yapılan hataların daha büyük olması doları nereye götürecek siz hesap edin” ifadeleri yer aldı.