ABD’nin tertiplediği 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler saldırıları sonrası Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere öncülüğündeki Çokuluslu Koalisyon Kuvvetleri’nin başlattığı Haçlı Seferi sonrası İslam coğrafyası tarumar oldu. Başta Afganistan ve Irak’ın işgal edilmesiyle başlayan süreç sonrasında Batı rejisörlüğündeki Arap Baharı’yla sürdü. Mısır, Suriye, Libya, Yemen gibi birçok İslam beldesinde çıkartılan iç savaşlarla milyonlarca Müslümanlar katledildi milyonlarcası da evinden yurdundan oldu. 23 yıl önce başlatılan Haçlı Seferi ile bir taraftan İslam beldelerinde taş üstüne taş kalmazken diğer taraftan da Siyonist İsrail’in en güvenli zamanlarını yaşaması ve Gazze’de soykırım yapmasına neden oldu. Gelinen noktada hâlâ İslam beldelerindeki kargaşa ve işgal son bulmuş değil. İsrail ise Gazze’de acımasız soykırımına devam ediyor.

Düzmece İkiz Kuleler saldırıları sonrası dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un açıkça Haçlı Seferi ilan etmesinin ardından ilk hedef Afganistan oldu. Dönemin ABD Başkanı Bush, kendi tertip ettikleri 11 Eylül saldırılarını bahane ederek 2001 yılında Afganistan’a savaş ilan etti ve ABD ve İngiltere öncülüğündeki Çokuluslu Koalisyon Kuvvetleri’nin ordusu Afganistan’a girdi. Yirmi yılı aşkın sürede Afganistan’da birçok insanlık suçu işlendi. Kuran kursları hedef alındı onlarca hafız şehit edildi. ABD’nin geliştirdiği birçok bomba ve silah Afganistanlı Müslümanlar üzerinde denendi. İşgal sonrası binlerce Müslüman uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayılarak Guantanamo Üssü’nde ağır işkencelere maruz kaldı.

ABD öncülüğündeki Çokuluslu Koalisyon Kuvvetleri’nin başlattığı Haçlı Seferi’nde en büyük yıkımlardan birisi de Irak’ta yaşandı. TBMM’nin 1 Mart 2003 tezkeresini reddetmesine rağmen iktidarın hava sahasını açtığı ABD ordusu ilk bombayı başkent Bağdat’a attığı 20 Mart 2003'te attı. Irak’ın işgaliyle devlet yıkıldı, siyasi düzen bir türlü kurulamadı ve meydan terör örgütlerine kaldı. 2 milyon Müslümanın katledildiği Irak işgalinin 21. yılında ülkede huzur hâlâ tesis edilmiş değil.

ABD ve İngiltere’nin başını çektiği işgal güçleri, Irak’ın yerle bir edilmesi için Nükleer silah yalanına sarıldı. 20 Mart 2003’de saat 05:34’ü gösterdiğinde ABD’nin “Irak’ta kimyasal silah var!” yalanıyla başlattığı işgal esnasında Iraklı Müslümanlar sabah namazındaydı. Haçlı Seferi’nin göstergesi kanlı işgalin ilk bombası da sabah namazı vaktinde başkent Bağdat’a atılmış oldu. Sonraki süreçte Irak’ta kimyasal ve biyolojik silah olmadığı Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell başta olmak üzere birçok ABD’li yetkili tarafından itiraf edildi.

ABD’nin Irak’ı işgalinde tarihte görülmemiş insanlık suçları yaşandı. Milyonlarca Müslüman katledildi. Camilerin içince namaz kılanlar canlı yayında şehit edildi. Ebu Gureyb ve Guantanamo hapishanelerinde ABD’nin yaptığı işkenceler bugün hâlâ hafızalardan silinmiş değil.

ABD’nin Irak işgalinde unutulmaz isimlerden birisi de Iraklı Nur Bacı’dır… Müslümanlar başta olmak üzere insanlığa yazdığı mektupla ırak’ta yaşanan zulmü ve Müslümanların sorumluluğunu ortaya koydu. “Allah için bizleri öldürün!” diye haykırıyordu Nur Bacı… Ebu Gureyb Hapishanesi’nden Müslümanlara seslenen Iraklı Nur Bacı, “İnanın buradaki aşağılanmayı, sefaleti ve haysiyetsizliği size nasıl anlatacağımı, kelimelere nasıl dökeceğimi bilemiyorum. Siz sıcak evlerinizde karınlarınızı doyurup, sevdiklerinizle bir arada otururken, sizler derin uykuda iken, Amerikalıların bize yaşattığı uykusuz geceleri, sizler giyinik iken bizim yaşadığımız çıplaklığı, bizi soyup önlerinde sıraya dizmelerini nasıl anlatabilir, nasıl kelimelere dökebilirim?” diye feryat etmişti.
Nur Bacı mektubunda şu tarihe geçen sözleri sar etti: “Size yalvarıyoruz; gelin ve kurtarın bizleri! Size, ailelerimize ve ülkemize daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Bizi öldürün! Size yalvarıyorum; Allah için bizleri, Amerikalıları ve onların piçlerini öldürün!”

11 Eylül İkiz Kuleler düzmecesinin akabinde Afganistan ve Irak işgallerinin ardından Haçlı Seferi süreci Arap Baharı’yla sürdü. 17 Aralık 2010 günü Tunus’ta başlayan, Mısır, Suriye, Libya ve Yemen’i derinden etkileyen süreç İslam coğrafyasında iç karışıklığa sebep oldu. Milyonlarca Müslümanın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının da yurtlarından ayrılarak sığınmacı durumuna düştüğü iç savaşlarla İslam coğrafyası güçsüzleşti ve insanlık dramına dönüştü. Öte yandan İslam ülkelerindeki parçalanmışlığı fırsat bilen ABD ve Rusya gibi emperyalist güçler de bölgedeki etkinliğini daha da artırırken İsrail ise en güvenli dönemini yaşıyor ve Gazze’de soykırım yapıyor.