AMERİKA’DAKİ TÜRK EVİMİZ!
Ülkenin önemli gündem maddelerinden birisi Amerika'da ‘Türk Evi’ açılışıydı.
Tabi, dışarıdan ilk bakışta kulağa hoş gelebilir, Amerika'da Türk Evi açılmış. Ne var ki olay kamuoyuna lanse edildiği gibi değil maalesef.
Yandaş medya, her zaman olduğu gibi bu evi dış politikanın en büyük başarısıymış gibi takdim etti.
Şöyle bir düşünelim: Amerika hükümeti gelip Ankara’da bir bina açsa ve bunu büyük başarı olarak görse ne kadar komik olur.
Burada asıl sorgulanması gereken şey binanın şatafatı, binaya ödenen 291 milyon dolar yani anlaşılır bir dille söyleyelim: 2,5 katrilyon para harcamaya değer miydi?
Her şeyden önce bu Türk evi niçin var? Kime, ne hizmet verecek? İşlevi, mahiyeti ne? Bilmiyoruz.
Acaba Amerika'daki Büyükelçiliğimiz yetmiyordu ek bir binaya ihtiyaç vardı da onun için mi yapıldı?
AÇILIŞ TÖRENLERİ!
Peki, bu evin açılış töreni için ne kadar para harcandı? Bu kadar personel niçin gitti? Kaç uçakla gidildi? Bu gerçekten turistik bir gezi miydi? AVM'lere alışverişe gidip mağaza kapatmak üzere mi planlandı? Yoksa Central parkta yürüyüş yapmak için miydi? Bugün, insanlara “porsiyonları küçültün” derken bu kadar büyük israflar yapmak ancak alay etmektir.
Türkiye'de bu kadar evsiz-yurtsuz insan varken, büyükşehirlerde konut sıkıntısı çekildiğine dair haberler yayılmışken, mülteciler sorunu memleketin en önemli gündem maddelerinden biriyken, öğrenci yurtlarındaki yetersizlikler gündemdeyken; hapishanelerde kapasitelerinin üzerinde insanlar barınırken, dünyanın öbür ucunda neye yarayacağı bilinmeyen boş, devasa yapılar yapmak hangi ulvi amaca hizmet edecek?
Amerika’da, resmi heyetin kullandığı görkemli konvoydaki araçlar buradan mı gitti? Oradan mı kiralandı?
Ayrıca Turizm ve Ticaret Bakanı'nın Central Parktaki yürüyüşleri de ilginç. Bunlar acaba Ankara'nın herhangi bir parkında böyle korumasız yürüyebilirler mi? Bu yürüyüşte ne mesaj verilmeye çalışılıyor?
Türkiye güvensiz hale geldi de burada yapamadığınız yürüyüşü Amerika'da mı yapıyorsunuz? Ya da ülkede yaşanan krizlerden, halkın tepki vereceği endişesiyle tepkisiz bir ortam mı tercih edildi?
BİDEN KİMİN DOSTU?
Dış politikada “Dostum Biden” ifadesi de ilginç duruyor. Dış politika, dost-ahbap çavuş ilişkisiyle yürümez. Dış politikada ülkelerin milli çıkarları söz konusudur.
Siz Amerika'nın hangi çıkarlarının bizim lehimize olduğunu gördünüz de “dostum” dediniz. Amerika hangi çıkarlarımızı koruyor da dostumuz oluyor?
Kaldı ki, bir süre önce muhalefet kanadının bir kısmı Biden ile iş birliği yapmakla suçlamıştı. Yani muhalefet görüşünce “dış güçlerle iş birliği”; iktidar yapınca “devlet politikası” mı oluyor?
Sayın Cumhurbaşkanı’nın Amerika havaalanında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun karşılaması da ilginç. Eğer bu resmi bir ziyaret ise ilgili muhatap ülke yetkililerin karşılaması gerekmez miydi?
Burada başka bir soru da Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa Destici’yle ilgili. Acaba Sn. Destici hangi sıfatla ve hangi görevi ifa etmek üzere bu geziye katıldı?
Kamuoyuna yansıyan üç kare pozuna şahit olduk. Birincisi uçağın merdiveninde el sallarken, ikincisi Türkevi binası açılışında bir ağaç önünde, üçüncüsü de Sayın Cumhurbaşkanı’yla görüşmesi sonrasında.
Gerçekten Sn. Erdoğan ile Sn. Destici’nin ikili görüşmesi için Türkiye'de hiçbir ortam, zaman ve mekân bulanamayıp bu görüşmeyi gerçekleştirmek için ta Amerika'ya mı gittiler? Bu görüşmenin o gün orada gerçekleşmesini maksadı nedir? Gerçekten çok garip.
Bütün bunlar, iktidar cephesinin vatandaşın içinde bulunduğu duruma ne kadar çok yabancılaştığının ülkeyle hiçbir bağının kalmadığının en bariz göstergesidir.
İmsak | 05:55 | ||
Güneş | 07:20 | ||
Öğle | 12:30 | ||
İkindi | 15:09 | ||
Akşam | 17:31 | ||
Yatsı | 18:50 |
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|