Flaş Haber
Ümmetin Habibullah Hasreti
Bakan Güler: Suriye'deki yeni yönetimin terör örgütleri tarafından işgal edilen toprakların tamamını kurtaracağına inanıyoruz
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Suriye sınır bölgesindeki 6’ncı Kolordu ve Müşterek Özel Görev Komutanlığı'nda inceleme ve denetlemelerde bulundu.
DÜNYA
22.12.2024, 13:30
1
Güler, "Suriye’deki yeni yönetim ve onun ordusunun önemli bir parçası olan Suriye Milli Ordusu'nun, Suriye halkı ile birlikte terör örgütleri tarafından işgal edilen toprakların tamamını kurtaracağına inanıyoruz. Biz de hudutlarımız ötesindeki terörist unsurların tamamı temizlenene kadar aynı kararlıkla icap eden tüm tedbirleri alacağız" dedi.
Milli Savunma Bakanı Güler, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu ile gittiği Kilis/Çıldıroba’da video telekonferans toplantısı yaptı. Suriye sınır bölgesindeki 6’ncı Kolordu ve Müşterek Özel Görev Komutanlığı'nda inceleme ve denetlemelerde bulunan Bakan Yaşar Güler, yurt içindeki ve sınır ötesindeki birlik komutanlarının katılımıyla gerçekleşen video telekonferans toplantısında şunları kaydetti:
"Suriye’de 2011 yılında başlayan kriz ve devamında ortaya çıkan istikrarsız ortam, PKK/YPG ve IŞİD terör örgütlerinin Suriye’de alan kazanmalarına fırsat vermiş ve sınır güvenliğimizi tehdit eder duruma gelmiştir. Tekrar hatırlatmak gerekirse, Suriye’deki operasyonlarımız öncesinde PKK/PYD ile IŞİD terör örgütünün yurt içinde saldırıları ve birçok eylemi olmuştu. Bu saldırılar ve eylemler sonucunda, Reyhanlı’da 50, Suruç’ta 34, Ankara’da 109, İstanbul’da 45, Gaziantep’te 59, Kilis’te 22 olmak üzere 600’den fazla vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve binden fazla vatandaşımız yaralanmıştır.
Ayrıca sınır ötesi harekatlarımız öncesinde, Suriye topraklarından il ve ilçelerimiz ile yerleşim yerlerimize yönelik çok sayıda saldırı gerçekleştirilmiştir. Fırat Kalkanı Harekatı öncesinde Kilis’e toplam 95; Zeytin Dalı Harekatı öncesinde Kilis’e 53, Hatay’a 109; Barış Pınarı Harekatı öncesinde ise Mardin’e 407, Şanlıurfa’ya 632, Şırnak’a 241, Gaziantep’e de 9 olmak üzere toplamda bin 546 adet füze ve havan saldırısı yapılmıştır. Görüldüğü gibi Türkiye, Suriye’ye girmeden önce büyük bir bedel ödemiş, buna karşı terör örgütlerine bedel ödetmek, sınırlarımızın ve asil milletimizin güvenliğini sağlamak için Fırat Kalkanı Harekatı ile başlayan sınır ötesi operasyonlarını icra etmiştir. Bu kapsamda IŞİD ile sahada göğüs göğüse mücadele eden tek ordu Türk Silahlı Kuvvetleri olmuştur. Fırat Kalkanı Harekatı'nda 67 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur. Ordumuz icra ettiği başarılı operasyonlarla oluşturulmak istenen terör koridorunu parçalamış, harekat alanlarında bulunan halkın hayatının normalleşmesi için de büyük çabalar sarf etmiştir.
Suriye’deki eli kanlı rejim devrilmiş ve artık yeni bir döneme girilmiştir. Suriye’de asıl söz sahibi artık Suriye halkıdır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da biz yine Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda, Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği, güvenlik ve istikrarının sağlanması için yeni yönetimle yakın iş birliği ve koordinasyon içerisinde olacağız. Suriye’de 27 Kasım’da başlayan süreç neticesinde 2 Aralık tarihinde Tel Rıfat, 9 Aralık tarihinde ise Menbiç, Suriye Milli Ordusu tarafından YPG/PKK’lı terörist unsurlardan temizlenmiştir. Suriye’deki yeni yönetim ve onun ordusunun önemli bir parçası olan Suriye Milli Ordusu'nun, Suriye halkı ile birlikte terör örgütleri tarafından işgal edilen toprakların tamamını kurtaracağına inanıyoruz. Biz de hudutlarımız ötesindeki terörist unsurların tamamı temizlenene kadar aynı kararlıkla icap eden tüm tedbirleri alacağız.
Şu hususa dikkat çekmek isterim ki, bugün Suriye’de yaşananlar, sadece son bir ayın gelişmeleri olarak görülmemelidir. Yıllarca kendi halkına zulmeden rejimin yaptıkları ve buna artık dur diyen Suriye’nin gerçek sahiplerinin büyük çabaları, güzel günleri getirmiştir. Aynı zamanda elde edilen başarı, vatanımızın hudut ötesinden itibaren korunması maksadıyla Ağustos 2016’da başlayan ve başta şehit ve gazilerimiz olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kahramanca mücadelesi ile asil milletimizin milyonlarca sığınmacıya kucak açarak gösterdiği dayanışma ve fedakarlığın da bir sonucudur. Dolayısıyla, sahadaki tüm aktörler ülkemizin yaptığı fedakarlık ve üstlendiği inisiyatifleri atılacak adımlarda göz önünde bulundurmalı; adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için ülkemizin hassasiyetlerine saygı gösterilmelidir. Bugün yapılan her açıklama ve atılan her adım, yerel halkın beklentilerini ve bu uğurda ödenen bedellere de saygı göstermek zorundadır. Gelinen aşamada Türkiye; Suriye’de istikrarın tesisi ve sığınmacıların onurlu bir şekilde geri dönüşlerinin sağlanması için üzerine düşenleri yapmaya devam edecektir.
Esasen bölgede etkin olan tüm aktörler ve müttefiklerimiz de Türkiye’nin çözümün bir anahtarı olduğu gerçeğini artık kabul etmektedirler. Bu bağlamda, tüm aktörlerin kapsayıcı bir çözüm için, yeni yönetimi desteklemesi ve Türkiye ile iş birliği yapması büyük önem arz etmektedir. Yıllardır süren çatışmaların yarattığı insani dramlar sebebiyle acı çeken yerel halkın taleplerine kulak vermek, demografik yapıyı koruyacak adımlar atmak ve uzun vadeli bir barış inşa etmek için kapsamlı bir yaklaşım benimsemek elzemdir.
Diğer yandan Suriye’nin kuzeydoğusunda terörist grupların varlığı devam etmektedir. Bir kez daha vurgulamak isterim ki, Suriye’nin geleceğinde PKK/YPG, IŞİD gibi terör örgütlerinin yeri yoktur. PKK/YPG terör örgütü, kontrol ettiği bölgelerde terör ve baskı yoluyla demografik yapıyı değiştirmiştir. Ülkemizin ve Suriye’nin güvenliğine tehdit oluşturan bu grupların, sahada attığı her adım takip edilmekte, bunlara karşı önleyici tedbirler alınmaktadır. Şu iyi bilinmelidir ki; terör örgütünün baskısı kalktığı ve yerinden edilen bölge halkı evlerine döndüğünde, Suriye’nin gerçek demografik yapısı da ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla demografik testten geçemeyen her girişim başarısız olmaya mahkumdur.
Suriye’nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik büyük tehdit oluşturan PKK/YPG terör örgütünün sahadaki istikrarsızlıktan faydalanmasına asla izin vermeyeceğiz. Bölgede varlık gösteren terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuz, açık ve nettir. PKK/YPG terör örgütünün bir an önce tasfiye edilmesi ve Suriye’nin siyasi ve idari bütünlük temelinde geçiş sürecinin gerçekleştirilmesi önceliğimizdir. Bunu muhataplarımıza da ifade ettik, ediyoruz. Suriye’deki yeni yönetim de terör örgütünün tasfiyesi hususundaki tutumunu açıkça belirtmiştir. Asil milletimiz müsterih olsun ki aziz vatanımıza, vatandaşlarımızın güvenlik ve huzuruna tehdit oluşturan tüm şer odaklarını yerle bir edecek, teröristleri oldukları karanlık çukurlara gömmeye devam edeceğiz. İcra ettiğimiz sınır ötesi operasyonlarımız planlandığı şekilde ve artan bir baskıyla sürdürülecektir.
Aynı şekilde, Irak’ın kuzeyinde de teröristlere göz açtırmıyoruz, açtırmayacağız. Nitekim Pençe-Kilit Operasyonu ile Zap’ta kilit kapatılmış, Irak sınırımızın tamamının emniyeti ileriden sağlanmıştır. Irak’ın kuzeyinde hareket alanı kalmayarak mağaralara sıkışan teröristleri etkisiz hâle getirmeye, onları bulundukları sığınaklarda yok etmeye devam edeceğiz. Artık, teröristler için yüce Türk adaletine teslim olmak tek çıkış yoludur. Aksi halde onları bekleyen yegane son, yok olmaktır. Teröristlerin bulunduğu her yer, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin meşru hedefidir."
Milli Savunma Bakanı Güler, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu ile gittiği Kilis/Çıldıroba’da video telekonferans toplantısı yaptı. Suriye sınır bölgesindeki 6’ncı Kolordu ve Müşterek Özel Görev Komutanlığı'nda inceleme ve denetlemelerde bulunan Bakan Yaşar Güler, yurt içindeki ve sınır ötesindeki birlik komutanlarının katılımıyla gerçekleşen video telekonferans toplantısında şunları kaydetti:
"Suriye’de 2011 yılında başlayan kriz ve devamında ortaya çıkan istikrarsız ortam, PKK/YPG ve IŞİD terör örgütlerinin Suriye’de alan kazanmalarına fırsat vermiş ve sınır güvenliğimizi tehdit eder duruma gelmiştir. Tekrar hatırlatmak gerekirse, Suriye’deki operasyonlarımız öncesinde PKK/PYD ile IŞİD terör örgütünün yurt içinde saldırıları ve birçok eylemi olmuştu. Bu saldırılar ve eylemler sonucunda, Reyhanlı’da 50, Suruç’ta 34, Ankara’da 109, İstanbul’da 45, Gaziantep’te 59, Kilis’te 22 olmak üzere 600’den fazla vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve binden fazla vatandaşımız yaralanmıştır.
Ayrıca sınır ötesi harekatlarımız öncesinde, Suriye topraklarından il ve ilçelerimiz ile yerleşim yerlerimize yönelik çok sayıda saldırı gerçekleştirilmiştir. Fırat Kalkanı Harekatı öncesinde Kilis’e toplam 95; Zeytin Dalı Harekatı öncesinde Kilis’e 53, Hatay’a 109; Barış Pınarı Harekatı öncesinde ise Mardin’e 407, Şanlıurfa’ya 632, Şırnak’a 241, Gaziantep’e de 9 olmak üzere toplamda bin 546 adet füze ve havan saldırısı yapılmıştır. Görüldüğü gibi Türkiye, Suriye’ye girmeden önce büyük bir bedel ödemiş, buna karşı terör örgütlerine bedel ödetmek, sınırlarımızın ve asil milletimizin güvenliğini sağlamak için Fırat Kalkanı Harekatı ile başlayan sınır ötesi operasyonlarını icra etmiştir. Bu kapsamda IŞİD ile sahada göğüs göğüse mücadele eden tek ordu Türk Silahlı Kuvvetleri olmuştur. Fırat Kalkanı Harekatı'nda 67 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur. Ordumuz icra ettiği başarılı operasyonlarla oluşturulmak istenen terör koridorunu parçalamış, harekat alanlarında bulunan halkın hayatının normalleşmesi için de büyük çabalar sarf etmiştir.
Suriye’deki eli kanlı rejim devrilmiş ve artık yeni bir döneme girilmiştir. Suriye’de asıl söz sahibi artık Suriye halkıdır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da biz yine Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda, Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği, güvenlik ve istikrarının sağlanması için yeni yönetimle yakın iş birliği ve koordinasyon içerisinde olacağız. Suriye’de 27 Kasım’da başlayan süreç neticesinde 2 Aralık tarihinde Tel Rıfat, 9 Aralık tarihinde ise Menbiç, Suriye Milli Ordusu tarafından YPG/PKK’lı terörist unsurlardan temizlenmiştir. Suriye’deki yeni yönetim ve onun ordusunun önemli bir parçası olan Suriye Milli Ordusu'nun, Suriye halkı ile birlikte terör örgütleri tarafından işgal edilen toprakların tamamını kurtaracağına inanıyoruz. Biz de hudutlarımız ötesindeki terörist unsurların tamamı temizlenene kadar aynı kararlıkla icap eden tüm tedbirleri alacağız.
Şu hususa dikkat çekmek isterim ki, bugün Suriye’de yaşananlar, sadece son bir ayın gelişmeleri olarak görülmemelidir. Yıllarca kendi halkına zulmeden rejimin yaptıkları ve buna artık dur diyen Suriye’nin gerçek sahiplerinin büyük çabaları, güzel günleri getirmiştir. Aynı zamanda elde edilen başarı, vatanımızın hudut ötesinden itibaren korunması maksadıyla Ağustos 2016’da başlayan ve başta şehit ve gazilerimiz olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kahramanca mücadelesi ile asil milletimizin milyonlarca sığınmacıya kucak açarak gösterdiği dayanışma ve fedakarlığın da bir sonucudur. Dolayısıyla, sahadaki tüm aktörler ülkemizin yaptığı fedakarlık ve üstlendiği inisiyatifleri atılacak adımlarda göz önünde bulundurmalı; adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için ülkemizin hassasiyetlerine saygı gösterilmelidir. Bugün yapılan her açıklama ve atılan her adım, yerel halkın beklentilerini ve bu uğurda ödenen bedellere de saygı göstermek zorundadır. Gelinen aşamada Türkiye; Suriye’de istikrarın tesisi ve sığınmacıların onurlu bir şekilde geri dönüşlerinin sağlanması için üzerine düşenleri yapmaya devam edecektir.
Esasen bölgede etkin olan tüm aktörler ve müttefiklerimiz de Türkiye’nin çözümün bir anahtarı olduğu gerçeğini artık kabul etmektedirler. Bu bağlamda, tüm aktörlerin kapsayıcı bir çözüm için, yeni yönetimi desteklemesi ve Türkiye ile iş birliği yapması büyük önem arz etmektedir. Yıllardır süren çatışmaların yarattığı insani dramlar sebebiyle acı çeken yerel halkın taleplerine kulak vermek, demografik yapıyı koruyacak adımlar atmak ve uzun vadeli bir barış inşa etmek için kapsamlı bir yaklaşım benimsemek elzemdir.
Diğer yandan Suriye’nin kuzeydoğusunda terörist grupların varlığı devam etmektedir. Bir kez daha vurgulamak isterim ki, Suriye’nin geleceğinde PKK/YPG, IŞİD gibi terör örgütlerinin yeri yoktur. PKK/YPG terör örgütü, kontrol ettiği bölgelerde terör ve baskı yoluyla demografik yapıyı değiştirmiştir. Ülkemizin ve Suriye’nin güvenliğine tehdit oluşturan bu grupların, sahada attığı her adım takip edilmekte, bunlara karşı önleyici tedbirler alınmaktadır. Şu iyi bilinmelidir ki; terör örgütünün baskısı kalktığı ve yerinden edilen bölge halkı evlerine döndüğünde, Suriye’nin gerçek demografik yapısı da ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla demografik testten geçemeyen her girişim başarısız olmaya mahkumdur.
Suriye’nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik büyük tehdit oluşturan PKK/YPG terör örgütünün sahadaki istikrarsızlıktan faydalanmasına asla izin vermeyeceğiz. Bölgede varlık gösteren terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuz, açık ve nettir. PKK/YPG terör örgütünün bir an önce tasfiye edilmesi ve Suriye’nin siyasi ve idari bütünlük temelinde geçiş sürecinin gerçekleştirilmesi önceliğimizdir. Bunu muhataplarımıza da ifade ettik, ediyoruz. Suriye’deki yeni yönetim de terör örgütünün tasfiyesi hususundaki tutumunu açıkça belirtmiştir. Asil milletimiz müsterih olsun ki aziz vatanımıza, vatandaşlarımızın güvenlik ve huzuruna tehdit oluşturan tüm şer odaklarını yerle bir edecek, teröristleri oldukları karanlık çukurlara gömmeye devam edeceğiz. İcra ettiğimiz sınır ötesi operasyonlarımız planlandığı şekilde ve artan bir baskıyla sürdürülecektir.
Aynı şekilde, Irak’ın kuzeyinde de teröristlere göz açtırmıyoruz, açtırmayacağız. Nitekim Pençe-Kilit Operasyonu ile Zap’ta kilit kapatılmış, Irak sınırımızın tamamının emniyeti ileriden sağlanmıştır. Irak’ın kuzeyinde hareket alanı kalmayarak mağaralara sıkışan teröristleri etkisiz hâle getirmeye, onları bulundukları sığınaklarda yok etmeye devam edeceğiz. Artık, teröristler için yüce Türk adaletine teslim olmak tek çıkış yoludur. Aksi halde onları bekleyen yegane son, yok olmaktır. Teröristlerin bulunduğu her yer, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin meşru hedefidir."