Flaş Haber
Ümmetin Habibullah Hasreti
"Enflasyonun cezasını çalışanlarla, ihracatçılar çekiyor"
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, 2024 yılını değerlendirip 2025 yılı ile ilgili öngörülerini kamuoyla paylaştı.
EKONOMİ
07.01.2025, 21:50
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, 2024 yılını değerlendirip 2025 yılı ile ilgili öngörülerini kamuoyla paylaştı. Eskinazi, "Bugün Türkiye'de yüzde 50 civarında bir enflasyon varsa yıllık kur artışının da o civarda olması lazım. Şu anda Türkiye'deki enflasyonun cezasını çalışanlarla, ihracatçılar çekiyor, diğer grup bunun refahını sürüyor. Çünkü paradan para kazanılıyor" dedi.Ege İhracatçı Birlikleri(EİB) Yönetim Kurulu Başkanları 2024 yılını değerlendirip 2025 yılı ile ilgili öngörülerini kamuoyu ile paylaştı. Ege İhracatçı Birlikleri olarak 2024 yılında 18,4 milyar dolar ihracat yaptıklarını ifade eden EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, "2023 yılında mevcudu korumak hedefimiz olacak demiştim. 2024 yılına girerken de hedefimiz mevcudu korumaktı, bizim için 'Bir Ümit Yılıydı' ancak 'Ayakta Kalma yılı' oldu. 2025 ise ekonomik program ile 'Kararlılık Yılı' olacak. 2024 yılını yüzde 1 artışla 18,4 milyar dolar ihracatla geride bıraktık. Bunu da tarım ve maden sektörlerinin ihracat başarısına borçluyuz. Sanayi ihracatımız 9,5 milyar dolar, tarım ürünleri ihracatımız yüzde 4 artışla 7,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Madencilik ihracatımız yüzde 23 artışla 1,3 milyar dolara ulaştı" dedi.
"Finansman koşulları, talepteki örselenme, ihracat kanallarının tıkalı olması, enflasyonla mücadele gibi faktörlerle 2024 yılında zor bir sene geçirdik" diyerek sözlerini sürdüren Eskinazi, şunları söyledi:
Üretim maliyetleri yüksek, krediler pahalı, finansman yok. Kur düşük, kazanç da yok. Çoğu firma üretimini geçen aylarda devalüasyon yapan Mısır'a kaydırdı. Firmalar ihracat yapamadığı için çareyi başka pazarlarda arıyor. Mısır’a gidilmesinin bir sebebi de Amerika birçok tekstil ürününde Mısır’a sıfır gümrük vergisi uyguluyor.Sermayesi kuvvetli olan firmaların ayakta kalabildiği bir dönemdeyiz. Sermaye yapısı zayıf olan şirketleri zor günler bekliyor. Çünkü kârlılık yok. Kârlılık olmayınca yatırımlardan çok uzak kalıyoruz. Yatırım olmayınca da günün şartlarını tutturmak çok zor oluyor. Geride kaldığımız zaman hem müşteri kaybı yaşanıyor, hem daha pahalıya mâl ediliyor, hem de imaj zedeleniyor. Emek yoğun sektörlerdeki en büyük sıkıntı işçilik ücreti. Bugün Türkiye’de büyük fabrikalarda işçilik maliyeti bin 500 dolardan aşağı değil. Dünyada rekabet ettiğimiz ülkelerde işçilik ücreti 200-300 dolarlarda. Onlar yüzde 50-60 randımanla çalışıyor, biz yüzde 85-90 randımanla çalışıyoruz. 2025 yılından itibaren faiz indirimleriyle ihracatçının finansmana erişebildiği bir yıl olmasını temenni ediyoruz."
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Eskinazi, 2025 yılı belirlenen asgari ücrete işçi kesiminin tepkileri ve ihracatçının hükümetten beklentilerinin sorulması üzerine ise şunları kaydetti:
"Bugün işverenler asgari ücretin haklı bir ücret olduğunu kabul etmiyor. Yalnız işverenler aynı zamanda ihracat için olan kurun da haklı bir kur olduğunu kabul etmiyor. Bu varsa verilebilecek bir şey. Burada önemli olan işin devamı. İşi devam ettirebilmeniz için bütün sektörler için geçerli olan şey kurun düzeyinin rekabetçi hale gelebilmesi. Düşünün. Bir ülkede enflasyon yüzde 50 civarında kur artışı yüzde 15 civarında olursa da bu aradaki farkı kapatamazsınız. Bugün bizim ihracat sektöründe kâr limitleri tek hanelidir. Ortalama yüzde beş civarında. Şu anda ihracatçı, düşünün bir yokuş çıkıyor, yokuş çıkarken de mesafeler ilerledikçe şapkasını atıyor, ceketini atıyor, gömleğini çıkarıyor. Artık çıkaracak bir şey kalmadı. Daha yukarıya gelemedik. Bizi bir an evvel şu tepeye çıkartıp aşağı rahat inişimizi sağlamaları lazım. Bizimle beraber çalışan, emeği olan herkesin tabii ki hakkını ve emeğini, karşılığını vermek isteriz ama ayakta kalabilmek için... Bu tamamen sanayicinin bir suçu değil. Eğer bugün asgari ücret düzeyi geçinebilecek düzeylere çıkarılabilirse bu işverenin bu işlere bu kurlarla devam şansı yok. Çünkü pazarı yok. Satamaz. Bir maliyet meselesidir bu. Bu maliyeti yaptığınız zaman bununla ilgili bir alıcı bulmanız lazım. Maalesef bu alıcı yok. Yapılabilecek şey ne? Biz pazarları genişletmeye çalışıyoruz. Hepimizin amacı o. Ama pazarları genişletmeyi istemek bizim amaçlarımızla da olmuyor. Bunu da çok politik sebepler, durumlar var.
Mutlaka hükümetimiz bizim pazarlarımızla vergi duvarlarını kaldıran serbest ticaret anlaşmalarını yapması lazım. Biz serbest ticaret anlaşmaları olmadığı zaman ne kadar gayret göstersek mutlaka bir vergi duvarına çarpıyoruz. Her yerde, Amerika'da olsun bunları yaşadık. Güney Amerika'da yaşıyoruz. Çin'de yaşıyoruz. Bugün komşumuz Gürcistan'ın Çin'le serbest ticaret anlaşması var. Sıfır vergiyle mal yolluyor. Ben den niye yüzde 30'la mal alsın. İşte bütün bunlar politik sebepler ve bu politik sebeplerin de bizim yolumuzu açacak davranışlar içinde olması lazım. Çok çalışmamız lazım. Sadece biz değil. Bugün hükümetimizin de çok çalışması lazım. Eğer karşılıklı bu çalışmalar devam ederse bizim yolumuza her zaman açık. Hepimiz bu pazarları kaybetmemek için çalışıyoruz, işimize devam etmek istiyoruz.
Çok tehlikeli bir durum var. Ülkenin sosyal barışının kurtarmamız lazım. Eğer kurtarmadığımız zaman işçi çıkarmalar başladığı zaman tüm ülkemizde başka problemlerle karşılaşacağız. Sosyal barışı dağıtmamız lazım. Bunu kazanmakta çok büyük bedeller ödedik zamanında bir daha aynı bedelleri ödemeyelim. Çok dikkat etmemiz lazım. Bunu kazanmak için çok büyük bedeleler ödedik zamanında. Bir daha aynı bedelleri ödemeyelim. Çok dikkat etmememiz lazım hepimizin."
Başta tekstil ve konfeksiyon sektörü olmak üzere firmaların üretimini Mısır'a kaydırmasıyla ilgili soruya ise Eskinazi, "Tekstil ve konfeksiyon sektörü Türkiye'nin istihdam ambarı. Bunlar azaldığı zaman ki bunların sinyali iki senedir veriliyor. İki senedir Türkiye'deki tekstilde ve konfeksiyonda azalmalar çok ciddi rakamlardı. Şu anda yüzde 30 civarında istihdamda azalma var. Yüzde 30 civarında azalma demek 300 bin kişi demek. 300 bin kişinin üzerinde bir azalma var. Bugün 900 bin çalışanın altına düştü. Bir milyon 225 bin çalışandan. Bu çok tehlikeli bir boyut. Tamam iş bulamaz mı onlar? Tabii bugün Türkiye'yi ayakta tutan deprem dolayısıyla yapılan bir konut inşaatı var. Ama biz en çok korkutan kadınların eve kapanması. Çünkü konfeksiyon sektörünün böyle bir sosyal avantajı var. Evde oturan kadınlara da iş verebildiği için bu avantajı da dikkate almak lazım. Kadın istihdamı için en önemli konulardan bir tanesi bu sektördür. Bunun için de zaten bir adım atılacağı söyleniyor. Bunun için de geç kalınmaması lazım. Özellikle bunu da KOBİ'ler değil bütün sektörü kapsayacak şekilde genişletilmesi lazım. Bu sektörde çalışanların bir şekilde desteklenmesi gerekiyor" diye konuştu.
İhracatçıların kur beklentisinin sorulması üzerine de Eskinazi, "Kur söylemek istemiyorum. Sayın bakan da benim adımı vererek de tekrarlıyor. Ama enflasyonun altında olan bir kur artışı her zaman ihracatçıyı geriye atar. Mutlaka enflasyonla dengeli olarak bir kur artışı olması lazım. Bugün Türkiye'de yüzde 50 civarında bir enflasyon varsa yıllık kur artışının da o civarda olması lazım. Şu andaki Türkiye'deki bu enflasyonun cezasını çalışanlarla, ihracatçılar çekiyor, diğer grup bunun refahını sürüyor. Çünkü paradan para kazanılıyor. Çalışmaya da hiç lüzum yok" diye yanıt verdi.
Kaynak: Anka
"Geride bıraktığımız 2024, finansmana erişim zorlukları, üretimdeki daralma ve rekabet gücünün kaybı gibi sorunlarla bütün sektörlerimize ağır bir yük getirdi. Bu durumun en belirgin sonucu ise konkordato başvurularında yaşanan tarihi artış oldu. Yıl boyunca mahkemelere toplam 1723 konkordato başvurusu yapılırken, 132 dosyada iflas kararı verildi. Son yıllarda hedeflerde önemli sapmalar yaşandı. Daha önce 267 milyar dolar olan OVP hedeflerimiz, 264 milyar dolara çekildi ve bu rakam üzerinde de tekrar düşüşler yaşandı. Bu sene 262 milyar dolarda kaldık. İhracat hedeflerinde 3 milyar dolarlık bir geri çekilme var. Önümüzdeki dönemde OVP hedeflerinin gerçekçi bir çerçeveye oturtulup oturtulamayacağı da belirsiz. Önümüzdeki yıl istihdam üzerindeki yükler azaltılmazsa ve kur hedefi tutmazsa 280 milyar dolarlık OVP hedefi de tutturulamayacak. Durum böyleyken, çok sayıda firmanın önümüzdeki dönemde zor günler geçireceğini öngörüyorum. Merkez Bankası 22 ay sonra ilk kez faiz indirimine gitti. Bu küçük de olsa bizlerde bir moral etkisi yarattı. Ülkemizin en önemli ekonomik sorunu yüksek enflasyon. Enflasyon normal seviyelere düşmeden faizlerin istediğimiz noktaya inmesi de mümkün değil. Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetlerde reeskont kredisi faiz maliyetinin yüzde 29,93’e düşürüldüğünü açıkladı. Kurların düşük kaldığı bu dönemde, reeskont kredisi faizinin vade sonuna bırakılması da isabetli olacaktır. İhracatçıların krediye olan bağlılığı, sektörlerimizin ne kadar zorlandığının bir başka kanıtı. Ayrıca Merkez Bankasının bu kredileri verirken istemiş olduğu yeni şartlar ve zorlama tedbirler bu sıkışık zamanda ihracatçılarımıza bu kredileri kullanmakta engeller teşkil etmektedir. Enerji fiyatlarının yüksek olması, rekabetçi olamayışımızın önemli bir nedeni. Yenilenebilir enerji kaynaklarını etkin kullanmamız ve fabrikalarda öz-tüketim enerjisi üretiminin desteklenmesi gerekiyor. Ancak, mevzuat eksikliği nedeniyle bu konuda da geri kalıyoruz.
"Finansman koşulları, talepteki örselenme, ihracat kanallarının tıkalı olması, enflasyonla mücadele gibi faktörlerle 2024 yılında zor bir sene geçirdik" diyerek sözlerini sürdüren Eskinazi, şunları söyledi:
Üretim maliyetleri yüksek, krediler pahalı, finansman yok. Kur düşük, kazanç da yok. Çoğu firma üretimini geçen aylarda devalüasyon yapan Mısır'a kaydırdı. Firmalar ihracat yapamadığı için çareyi başka pazarlarda arıyor. Mısır’a gidilmesinin bir sebebi de Amerika birçok tekstil ürününde Mısır’a sıfır gümrük vergisi uyguluyor.Sermayesi kuvvetli olan firmaların ayakta kalabildiği bir dönemdeyiz. Sermaye yapısı zayıf olan şirketleri zor günler bekliyor. Çünkü kârlılık yok. Kârlılık olmayınca yatırımlardan çok uzak kalıyoruz. Yatırım olmayınca da günün şartlarını tutturmak çok zor oluyor. Geride kaldığımız zaman hem müşteri kaybı yaşanıyor, hem daha pahalıya mâl ediliyor, hem de imaj zedeleniyor. Emek yoğun sektörlerdeki en büyük sıkıntı işçilik ücreti. Bugün Türkiye’de büyük fabrikalarda işçilik maliyeti bin 500 dolardan aşağı değil. Dünyada rekabet ettiğimiz ülkelerde işçilik ücreti 200-300 dolarlarda. Onlar yüzde 50-60 randımanla çalışıyor, biz yüzde 85-90 randımanla çalışıyoruz. 2025 yılından itibaren faiz indirimleriyle ihracatçının finansmana erişebildiği bir yıl olmasını temenni ediyoruz."
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Eskinazi, 2025 yılı belirlenen asgari ücrete işçi kesiminin tepkileri ve ihracatçının hükümetten beklentilerinin sorulması üzerine ise şunları kaydetti:
"Bugün işverenler asgari ücretin haklı bir ücret olduğunu kabul etmiyor. Yalnız işverenler aynı zamanda ihracat için olan kurun da haklı bir kur olduğunu kabul etmiyor. Bu varsa verilebilecek bir şey. Burada önemli olan işin devamı. İşi devam ettirebilmeniz için bütün sektörler için geçerli olan şey kurun düzeyinin rekabetçi hale gelebilmesi. Düşünün. Bir ülkede enflasyon yüzde 50 civarında kur artışı yüzde 15 civarında olursa da bu aradaki farkı kapatamazsınız. Bugün bizim ihracat sektöründe kâr limitleri tek hanelidir. Ortalama yüzde beş civarında. Şu anda ihracatçı, düşünün bir yokuş çıkıyor, yokuş çıkarken de mesafeler ilerledikçe şapkasını atıyor, ceketini atıyor, gömleğini çıkarıyor. Artık çıkaracak bir şey kalmadı. Daha yukarıya gelemedik. Bizi bir an evvel şu tepeye çıkartıp aşağı rahat inişimizi sağlamaları lazım. Bizimle beraber çalışan, emeği olan herkesin tabii ki hakkını ve emeğini, karşılığını vermek isteriz ama ayakta kalabilmek için... Bu tamamen sanayicinin bir suçu değil. Eğer bugün asgari ücret düzeyi geçinebilecek düzeylere çıkarılabilirse bu işverenin bu işlere bu kurlarla devam şansı yok. Çünkü pazarı yok. Satamaz. Bir maliyet meselesidir bu. Bu maliyeti yaptığınız zaman bununla ilgili bir alıcı bulmanız lazım. Maalesef bu alıcı yok. Yapılabilecek şey ne? Biz pazarları genişletmeye çalışıyoruz. Hepimizin amacı o. Ama pazarları genişletmeyi istemek bizim amaçlarımızla da olmuyor. Bunu da çok politik sebepler, durumlar var.
Mutlaka hükümetimiz bizim pazarlarımızla vergi duvarlarını kaldıran serbest ticaret anlaşmalarını yapması lazım. Biz serbest ticaret anlaşmaları olmadığı zaman ne kadar gayret göstersek mutlaka bir vergi duvarına çarpıyoruz. Her yerde, Amerika'da olsun bunları yaşadık. Güney Amerika'da yaşıyoruz. Çin'de yaşıyoruz. Bugün komşumuz Gürcistan'ın Çin'le serbest ticaret anlaşması var. Sıfır vergiyle mal yolluyor. Ben den niye yüzde 30'la mal alsın. İşte bütün bunlar politik sebepler ve bu politik sebeplerin de bizim yolumuzu açacak davranışlar içinde olması lazım. Çok çalışmamız lazım. Sadece biz değil. Bugün hükümetimizin de çok çalışması lazım. Eğer karşılıklı bu çalışmalar devam ederse bizim yolumuza her zaman açık. Hepimiz bu pazarları kaybetmemek için çalışıyoruz, işimize devam etmek istiyoruz.
Çok tehlikeli bir durum var. Ülkenin sosyal barışının kurtarmamız lazım. Eğer kurtarmadığımız zaman işçi çıkarmalar başladığı zaman tüm ülkemizde başka problemlerle karşılaşacağız. Sosyal barışı dağıtmamız lazım. Bunu kazanmakta çok büyük bedeller ödedik zamanında bir daha aynı bedelleri ödemeyelim. Çok dikkat etmemiz lazım. Bunu kazanmak için çok büyük bedeleler ödedik zamanında. Bir daha aynı bedelleri ödemeyelim. Çok dikkat etmememiz lazım hepimizin."
Başta tekstil ve konfeksiyon sektörü olmak üzere firmaların üretimini Mısır'a kaydırmasıyla ilgili soruya ise Eskinazi, "Tekstil ve konfeksiyon sektörü Türkiye'nin istihdam ambarı. Bunlar azaldığı zaman ki bunların sinyali iki senedir veriliyor. İki senedir Türkiye'deki tekstilde ve konfeksiyonda azalmalar çok ciddi rakamlardı. Şu anda yüzde 30 civarında istihdamda azalma var. Yüzde 30 civarında azalma demek 300 bin kişi demek. 300 bin kişinin üzerinde bir azalma var. Bugün 900 bin çalışanın altına düştü. Bir milyon 225 bin çalışandan. Bu çok tehlikeli bir boyut. Tamam iş bulamaz mı onlar? Tabii bugün Türkiye'yi ayakta tutan deprem dolayısıyla yapılan bir konut inşaatı var. Ama biz en çok korkutan kadınların eve kapanması. Çünkü konfeksiyon sektörünün böyle bir sosyal avantajı var. Evde oturan kadınlara da iş verebildiği için bu avantajı da dikkate almak lazım. Kadın istihdamı için en önemli konulardan bir tanesi bu sektördür. Bunun için de zaten bir adım atılacağı söyleniyor. Bunun için de geç kalınmaması lazım. Özellikle bunu da KOBİ'ler değil bütün sektörü kapsayacak şekilde genişletilmesi lazım. Bu sektörde çalışanların bir şekilde desteklenmesi gerekiyor" diye konuştu.
İhracatçıların kur beklentisinin sorulması üzerine de Eskinazi, "Kur söylemek istemiyorum. Sayın bakan da benim adımı vererek de tekrarlıyor. Ama enflasyonun altında olan bir kur artışı her zaman ihracatçıyı geriye atar. Mutlaka enflasyonla dengeli olarak bir kur artışı olması lazım. Bugün Türkiye'de yüzde 50 civarında bir enflasyon varsa yıllık kur artışının da o civarda olması lazım. Şu andaki Türkiye'deki bu enflasyonun cezasını çalışanlarla, ihracatçılar çekiyor, diğer grup bunun refahını sürüyor. Çünkü paradan para kazanılıyor. Çalışmaya da hiç lüzum yok" diye yanıt verdi.
Kaynak: Anka
"Geride bıraktığımız 2024, finansmana erişim zorlukları, üretimdeki daralma ve rekabet gücünün kaybı gibi sorunlarla bütün sektörlerimize ağır bir yük getirdi. Bu durumun en belirgin sonucu ise konkordato başvurularında yaşanan tarihi artış oldu. Yıl boyunca mahkemelere toplam 1723 konkordato başvurusu yapılırken, 132 dosyada iflas kararı verildi. Son yıllarda hedeflerde önemli sapmalar yaşandı. Daha önce 267 milyar dolar olan OVP hedeflerimiz, 264 milyar dolara çekildi ve bu rakam üzerinde de tekrar düşüşler yaşandı. Bu sene 262 milyar dolarda kaldık. İhracat hedeflerinde 3 milyar dolarlık bir geri çekilme var. Önümüzdeki dönemde OVP hedeflerinin gerçekçi bir çerçeveye oturtulup oturtulamayacağı da belirsiz. Önümüzdeki yıl istihdam üzerindeki yükler azaltılmazsa ve kur hedefi tutmazsa 280 milyar dolarlık OVP hedefi de tutturulamayacak. Durum böyleyken, çok sayıda firmanın önümüzdeki dönemde zor günler geçireceğini öngörüyorum. Merkez Bankası 22 ay sonra ilk kez faiz indirimine gitti. Bu küçük de olsa bizlerde bir moral etkisi yarattı. Ülkemizin en önemli ekonomik sorunu yüksek enflasyon. Enflasyon normal seviyelere düşmeden faizlerin istediğimiz noktaya inmesi de mümkün değil. Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetlerde reeskont kredisi faiz maliyetinin yüzde 29,93’e düşürüldüğünü açıkladı. Kurların düşük kaldığı bu dönemde, reeskont kredisi faizinin vade sonuna bırakılması da isabetli olacaktır. İhracatçıların krediye olan bağlılığı, sektörlerimizin ne kadar zorlandığının bir başka kanıtı. Ayrıca Merkez Bankasının bu kredileri verirken istemiş olduğu yeni şartlar ve zorlama tedbirler bu sıkışık zamanda ihracatçılarımıza bu kredileri kullanmakta engeller teşkil etmektedir. Enerji fiyatlarının yüksek olması, rekabetçi olamayışımızın önemli bir nedeni. Yenilenebilir enerji kaynaklarını etkin kullanmamız ve fabrikalarda öz-tüketim enerjisi üretiminin desteklenmesi gerekiyor. Ancak, mevzuat eksikliği nedeniyle bu konuda da geri kalıyoruz.
10
hafif yağmur
Namaz Vakti
08 Ocak 2025
İmsak | 06:18 | ||
Güneş | 07:44 | ||
Öğle | 12:45 | ||
İkindi | 15:15 | ||
Akşam | 17:36 | ||
Yatsı | 18:57 |
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|