Her Müslüman’ın ortak davası Filistin! İslam’ın doğuşundan Haçlı işgaline kadar olan dönem

Filistin meselesi günümüzdeki hak-batıl mücadelesinin temel sacayağını oluşturuyor. Siyonistler ve peşlerine taktıkları Evangelistler, Filistin topraklarının tamamını işgal etmek için ellerinden geleni yapıyor. Günümüzün batıl zihniyeti, Filistin’in yanı sıra tüm dünyada bir ifsat düzeni kurmak için çaba sarf ederken biz vicdan sahibi insanların Filistin davasını daha iyi bilmesi büyük önem arz ediyor. “Her Müslüman’ın Ortak Davası Filistin” başlıklı yazı dizisi de Filistin meselesinin daha iyi idrak edilmesi amacına hizmet ediyor.
Hz. Ebubekir 633 yılında Roma idaresi altında olan Şam topraklarını fethetmek için bölgeye birçok ordu gönderir. Hz. Ebubekir’in vefatının ardından Filistin topraklarının fethi Hz. Ömer’e nasip olur. Fethin ardından Hz. Ömer, Hristiyanlar için bir amanname yazar ve onlara Kudüs’e hiçbir Yahudi’nin yerleşmeyeceğine dair taahhüt verir.

Amr b. As 634 yılında gerçekleşen Ecnadeyn savaşında Rumlar’a karşı büyük zaferler kazanır ve Fahel, Bisan, Lud ve Yafa gibi şehirleri fetheder. Bu savaşın ardından Hz. Ebubekir Halid b. Velid’e Iraktan Filistin’e yönelmesini emreder.

Hz. Ebubekir’in vefatı ve Hz. Ömer’in hilafeti teslim almasının ardından Filistin’de bulunan İslam ordularına fethi tamamlama talimatı verilir. Hz. Ömer’in Halid b. Velid’e İslam ordularını tek bir orduda toplamasını emretmesinin üzerine Yermük Muharebesi’nde Rumlarla karşı karşıya gelinir. Rum askerlerinin sayısı 200 bin, Müslümanların ise 36 bin kişi olmasına rağmen zafer Müslümanların lehine olur.

 Filistin’in fethinin ardından Patrik Sopheronius o dönemde İlya ismi ile bilinen Kudüs şehrini bizzat Hz. Ömer’in teslim almasını şart koşar. Bunun üzerine Hz. Ömer, Filistin’e gelir ve Ömer amannamesini yazar. Bu amannamede Kudüs’e hiçbir Yahudi’nin yerleşmeyeceği beyan edilir.

Emeviler döneminde Filistin, Muaviye bin Ebu Süfyan tarafından yönetilen Dimeşk’e bağlıydı. Mescid-i Aksa’nın içerisindeki en bilinen yapılardan biri olan Kubbetu’s-Sahra, Emeviler döneminde inşa edildi. Kubbetu’s-Sahra, İsra Gecesi’nde Hz. Peygamber’in (S.A.V.) göğe yükseldiği alan üzerine inşa edildi. Emevi Devleti’nin hâkimiyetinin ardından Filistin toprakları Abbasi Devleti’ne tabi oldu. Filistin topraklarındaki İslamlaşma süreci bu dönemde de artarak devam etti. Abbasi Devleti’nin ardından ise Filistin topraklarında Tolunoğulları, Karmatiler, Akşitler ve Selçuklu Devleti hüküm sürdü.

Bismillahirrahmanirrahim. Bu, Allah’ın kulu, müminlerin emiri Ömer bin el-Hattab ın İlya (Kudüs) halkına verdiği amandır.
Bu aman, canlarına, mallarına, kilise ve mabetlerine, hastalarına, sağlıklılarına ve sair halka verilmiştir. Kiliseleri Müslümanlarca kullanılmayacak ve yıkılmayacaktır. Kiliselerden ve arsalarından, Hıristiyanların haçlarından ve mallarından hiçbir şey eksiltilmeyecektir.
Din değiştirmeleri için baskı yapılmayacak, hiçbiri bu uğurda zorlanmayacaktır. İlya halkı Medain halkı gibi cizye verecektir. Buradan ayrılarak Rum’a (Bizans) ve Lusus’a gitmekte serbesttirler. Ayrılan kimselerin canı ve malları gideceği yere varıncaya kadar güvendedir.
Şehirde kalanlar da güvendedirler. İlya halkından mabetlerini ve haçlarını bırakıp mallarıyla birlikte Rum’a gitmek isteyenlerin canları, malları ve haçları gidecekleri yere varıncaya kadar güvencededir.
Şu tarihten beri, orada oturan herhangi bir kimse de, dilerse İlya halkı gibi cizye vermek şartıyla orada kalabilir, dilerse Rum’a da gidebilir. Allah’ın ahdi ve Rasulü’nün, halifelerin ve müminlerin zimmeti, üzerlerine düşen cizyeyi verdikleri sürece burada yazıldığı şekildedir.