Flaş Haber
Ümmetin Habibullah Hasreti
İktidar boykot edilmeli: “Ekonomik cenazeyi hiçbir gassal temizleyemez”
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partilerinin Gelecek ve DEVA partileriyle Meclis’te daha etkin çalışabilmek için kurdukları Yeni Yol Partisi’nin ilk grup toplantısında konuştu. Arıkan, kurdukları yeni grup ile milletin sesinin Meclis’te daha gür bir şekilde temsil edileceğini söyledi.
SİYASET
16.01.2025, 07:30
4
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yeni Yol Grubu’nun ilk Meclis toplantısında konuştu. Ekonomide yaşanan derin krize karşı iktidarın fahiş fiyatları boykot etme çağrısına değinen Arıkan, “Buradan aziz milletimizi, bu fahiş fiyatları koyanları, AK Parti iktidarını boykot etmeye çağırıyorum. Bu fiyatlardan kurtulmak istiyorsanız boykot etmeniz gereken tek ürün AK Parti’dir. Yeni boykot listemiz de, yeni boykot ürünümüz de hayırlı olsun!” dedi.
Yeni bir siyaset tarzının vaktinin geldiğini belirten Arıkan, “Köprüler kuracağız, el ele vereceğiz, fikirler farklı olsa da oturup konuşacağız, çözüm üreteceğiz ve gerilime mahal vermeyeceğiz. İnsanımız artık çatık kaşlı siyasetçilerden, Meclis çatısı altındaki yumruklardan, bağıranlardan yoruldu. 85 milyon insan artık huzurlu bir nefes istiyor” dedi.
İsrail tehdidine dikkat çeken Arıkan, “Cent hesabı yaparak beslenen canavar hedefine ufak ufak ilerliyor. İktidar ne yapacak şimdi? Cent hesabı yapmaya mı devam edecek, yoksa aldatıldık mı diyecek? Biz bugün gelen centlerin, yarın İslam beldelerine gidecek bombalar olduğunu gayet iyi biliyoruz. Evet, şimdi de Türkiye için uyarıyoruz. İsrail yayılmacılığı ve katliamları kapımıza kadar dayandı. Ama milletimiz müteessir olmasın, Siyonizm’in korkulu rüyası Millî Görüş dimdik ayakta!” şeklinde konuştu.
Emperyalizm ve Siyonizm’den asla dost olmayacağını belirten Arıkan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’ye yönelik sözde dostane açıklamalarına da değinerek, “Ben böyle bir dönemeçte Henry Kissinger’in şu sözünü de tarihe kayıt olarak geçmek istiyorum:
“ABD'nin düşmanı olmak tehlikeli olabilir ama ABD'nin dostu olmak ölümcüldür” ifadelerini kullandı.
Yeniden başlayan kayyum atamalarına ilişkin konuşarak grup toplantısına devam eden Arıkan, “Beşiktaş Belediye Başkanı’nın başına gelenler, Yunus Emre Enstitüsü’nü soyan başkanının başına gelmedi. Bakınız yine uyarıyorum: Hukuk hiç kimse için araç olamaz. Adalet birilerinin çıkarı için yozlaştırılamaz. Seçileni itibarsızlaştırma, çalanı kayırma ile bir ülke yönetilmez. Milli irade nutukları atanlar, milletin seçtiğini partili savcılarla görevden alarak bu ülkeye hizmet edemez” değerlendirmesinde bulundu.
Hukuki alanda yaşanan bu sorunların toplumda da büyük sorunlara yol açtığını belirten Arıkan, “Geçtiğimiz günlerde bir vatandaşımız kendisine sorulan adresi bilmediği için vuruldu. Daltonlar diye bilinen çete, İzmir’deki Mimar Kemaleddin Caddesi’ndeki esnafı haraca bağlamış,
El mahkûm haracı vermek zorunda kalan esnafımız, bu gözü dönmüş canileri doyuramadığı için kurşunlanıyor” diye konuştu.
Adaletsizliğin insanların umutlarını da yok ettiğini vurgulayan Arıkan, “Pırıl pırıl hukuk insanı olacak gençlerimiz hukuksuzluktan dolayı intihar ediyor. Biz ‘adil düzeni’ bir slogan olsun diye söylemiyorduk. İşte bizi bütün gayemiz budur. Bu insanlarımız için adaleti tesis etmektir. Biz emeği, liyakati, adaleti ve insanı merkeze alan bir anlayışla kimsesizlerin kimsesi, umutsuzların umudu olacağız. Çünkü bu memleket bizim, bu gençler bizim, bu devlet bizim, gelecek bizim” dedi.
2025 yılının “Aile Yılı” olarak ilan edilmesi ile ilgili konuşan Arıkan, “Birkaç gündür ‘aile, genç’ diye nutuklar dinliyoruz ama biliyoruz ki bu konuşmalar, bu müjdeler aslında tehlike çanlarının çaldığını bize gösteriyor. Televizyon ve sosyal medya içerikleri ile zehirlenen, itibarsızlaştırılmaya çalışılan aile kurumu, bugün tüm dünyada tehdit altındadır. Yeni küresel sistemin türlü propagandalar ile yıkmaya çalıştığı aile kurumu bugün tehdit altındadır. Ülkemizdeki zorlu ekonomik koşullar ise bu tehdidi daha da belirgin hâle getirmektedir” uyarısında bulundu.
“Aile Yılı” kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan desteklere de değinen Arıkan, desteklemelerin doğru fakat yetersiz olduğunu belirtti. Arıkan, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Yeni evlenecek 18-29 yaş arası gençlerimize 150 bin lira faizsiz kredi verilecek. Bu ücret, bugün çok çok basit harcamaları bile karşılamamaktadır. Atılan adımı doğru buluyoruz fakat bu miktar gerçeklikten uzaktır. Ayrıca üst yaş sınırı esnetilmelidir. Bugün 30 yaşının üstünde olup evlenmeyen sayısı azımsanmayacak sayıdadır.
Yeni doğan bir bebeğe tek seferlik 5 bin lira destek verileceği de açıklandı. Bu rakam, bugün sağlıklı bir bebeğin bir aylık masrafı bile değildir. Aynı şekilde bu rakamlar da yükseltilmelidir ve aile fonuna daha büyük bir destek verilmelidir.
Özel sektördeki doğum izinleri düzenlenmeden, annenin bebeği ile daha fazla vakit geçirmesi sağlanmadan atılan birçok adımın faydası olmayacaktır. Kamuda çalışan kadınlar başta olmak üzere emek veren tüm çalışan kadınlara hamilelik ve doğum izinleri ücretli olacak şekilde artırılmalıdır.
Bu adımların yanında çoğu iktidara yakın kanallarda yayınlanan aile kurumunu küçük düşüren içerikler denetlenmeli ve RTÜK, üzerine düşeni yapmalıdır. Bunların takipçisi olacağımızı buradan belirtmek istiyorum.”
Rant, faiz ve yolsuzluk temelli ekonomi modelinin krizlere neden olduğunu belirten Arıkan, buna rağmen iktidarın sorunu başka yerlerde aradığını belirterek, “Yakında enflasyonun sebebi Lidyalılardır. Parayı bulmasalardı hiç enflasyon, kriz olmazdı derlerse inanın şaşırmayız. Çünkü kendileri dışında herkes suçlu. Ekonomide, ortada bıraktığınız cenazeyi hiçbir gassal yıkayıp temizleyemeyecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından fahiş fiyatlara yönelik yapılan boykot çağrısına değinen Arıkan, şunları kaydetti: “Biz de oturduk, çalıştık ve bir boykot listesi hazırladık. Şöyle bir bakıyoruz ki, benzin fiyatları almış başını gitmiş. Sorumlusu kim? İktidar! Kira artışı yüzde 58,51 olmuş. Sorumlusu kim? İktidar! Otoyol ve köprü ücretlerine son bir yılda yüzde 288 ile yüzde 453 arasında bir zam yapılmış. Sorumlusu kim? İktidar!
İktidar kontrolündeki Turkcell’in, Türk Telekom’un fahiş fiyatlı tarifelerini boykotu destekliyoruz. Biliyorsunuz biz şu an dünyanın en yavaş internetini, en fahiş faturalarla kullanıyoruz. Tarım Kredi Kooperatiflerindeki fahiş fiyatları boykot etmeyi destekliyoruz. Ben de şimdi buradan aziz milletimizi bu fahiş fiyatları koyanları, AK Parti iktidarını boykot etmeye çağırıyorum. Bu fiyatlardan kurtulmak istiyorsanız boykot etmeniz gereken tek ürün AK Parti’dir. Yeni boykot listemiz de, yeni boykot ürünümüz de hayırlı olsun!”
Grup toplantısında konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da gün geçtikçe artan kutuplaştırıcı dili eleştirdi. Davutoğlu, "İktidar ve ana muhalefetin ya onu ya beni seçeceksiniz dediği kutuplaştırıcı siyasi iklime meydan okuduk, meydan okuyacağız seçim sandıklarında. Bizim meselemiz bir kişi değil, bir rövanşizm yapmak değil. Biz, yeni bir yol dedik” ifadelerini kullandı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın gündeminde ise yeni çözüm süreci vardı. Babacan, "1 Ekim'de başlayan diyalog sürecini önemsiyoruz. Muhalefet olarak da üzerimizdeki sorumluluğun bilincindeyiz. Bu memleket meselesidir. Süreci ihtiyatlı bir iyimserlikle takip ediyoruz. Bu sürecin Suriye'deki gelişmelerden bağımsız yürütülemeyeceğinin farkındayız. Ancak ortada henüz açıklanmış bir yol haritası yok. İktidar bu konudaki samimiyetini ispatlayabilmiş değil. 3, 5 ay oldu Bahçeli, hemen hemen her hafta bir şey söylüyor ancak Sayın Erdoğan hâlâ sürecin neresinde durduğunu açıklamış değil. Bu yeni süreç Erdoğan'ın adaylığı ve anayasa konusuyla eş zamanlı gündeme geldiğinde bizim şüphelerimiz artıyor” dedi.
Kaynak: Ahmet Sesli
Yeni bir siyaset tarzının vaktinin geldiğini belirten Arıkan, “Köprüler kuracağız, el ele vereceğiz, fikirler farklı olsa da oturup konuşacağız, çözüm üreteceğiz ve gerilime mahal vermeyeceğiz. İnsanımız artık çatık kaşlı siyasetçilerden, Meclis çatısı altındaki yumruklardan, bağıranlardan yoruldu. 85 milyon insan artık huzurlu bir nefes istiyor” dedi.
İsrail tehdidine dikkat çeken Arıkan, “Cent hesabı yaparak beslenen canavar hedefine ufak ufak ilerliyor. İktidar ne yapacak şimdi? Cent hesabı yapmaya mı devam edecek, yoksa aldatıldık mı diyecek? Biz bugün gelen centlerin, yarın İslam beldelerine gidecek bombalar olduğunu gayet iyi biliyoruz. Evet, şimdi de Türkiye için uyarıyoruz. İsrail yayılmacılığı ve katliamları kapımıza kadar dayandı. Ama milletimiz müteessir olmasın, Siyonizm’in korkulu rüyası Millî Görüş dimdik ayakta!” şeklinde konuştu.
Emperyalizm ve Siyonizm’den asla dost olmayacağını belirten Arıkan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’ye yönelik sözde dostane açıklamalarına da değinerek, “Ben böyle bir dönemeçte Henry Kissinger’in şu sözünü de tarihe kayıt olarak geçmek istiyorum:
“ABD'nin düşmanı olmak tehlikeli olabilir ama ABD'nin dostu olmak ölümcüldür” ifadelerini kullandı.
Yeniden başlayan kayyum atamalarına ilişkin konuşarak grup toplantısına devam eden Arıkan, “Beşiktaş Belediye Başkanı’nın başına gelenler, Yunus Emre Enstitüsü’nü soyan başkanının başına gelmedi. Bakınız yine uyarıyorum: Hukuk hiç kimse için araç olamaz. Adalet birilerinin çıkarı için yozlaştırılamaz. Seçileni itibarsızlaştırma, çalanı kayırma ile bir ülke yönetilmez. Milli irade nutukları atanlar, milletin seçtiğini partili savcılarla görevden alarak bu ülkeye hizmet edemez” değerlendirmesinde bulundu.
Hukuki alanda yaşanan bu sorunların toplumda da büyük sorunlara yol açtığını belirten Arıkan, “Geçtiğimiz günlerde bir vatandaşımız kendisine sorulan adresi bilmediği için vuruldu. Daltonlar diye bilinen çete, İzmir’deki Mimar Kemaleddin Caddesi’ndeki esnafı haraca bağlamış,
El mahkûm haracı vermek zorunda kalan esnafımız, bu gözü dönmüş canileri doyuramadığı için kurşunlanıyor” diye konuştu.
Adaletsizliğin insanların umutlarını da yok ettiğini vurgulayan Arıkan, “Pırıl pırıl hukuk insanı olacak gençlerimiz hukuksuzluktan dolayı intihar ediyor. Biz ‘adil düzeni’ bir slogan olsun diye söylemiyorduk. İşte bizi bütün gayemiz budur. Bu insanlarımız için adaleti tesis etmektir. Biz emeği, liyakati, adaleti ve insanı merkeze alan bir anlayışla kimsesizlerin kimsesi, umutsuzların umudu olacağız. Çünkü bu memleket bizim, bu gençler bizim, bu devlet bizim, gelecek bizim” dedi.
2025 yılının “Aile Yılı” olarak ilan edilmesi ile ilgili konuşan Arıkan, “Birkaç gündür ‘aile, genç’ diye nutuklar dinliyoruz ama biliyoruz ki bu konuşmalar, bu müjdeler aslında tehlike çanlarının çaldığını bize gösteriyor. Televizyon ve sosyal medya içerikleri ile zehirlenen, itibarsızlaştırılmaya çalışılan aile kurumu, bugün tüm dünyada tehdit altındadır. Yeni küresel sistemin türlü propagandalar ile yıkmaya çalıştığı aile kurumu bugün tehdit altındadır. Ülkemizdeki zorlu ekonomik koşullar ise bu tehdidi daha da belirgin hâle getirmektedir” uyarısında bulundu.
“Aile Yılı” kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan desteklere de değinen Arıkan, desteklemelerin doğru fakat yetersiz olduğunu belirtti. Arıkan, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Yeni evlenecek 18-29 yaş arası gençlerimize 150 bin lira faizsiz kredi verilecek. Bu ücret, bugün çok çok basit harcamaları bile karşılamamaktadır. Atılan adımı doğru buluyoruz fakat bu miktar gerçeklikten uzaktır. Ayrıca üst yaş sınırı esnetilmelidir. Bugün 30 yaşının üstünde olup evlenmeyen sayısı azımsanmayacak sayıdadır.
Yeni doğan bir bebeğe tek seferlik 5 bin lira destek verileceği de açıklandı. Bu rakam, bugün sağlıklı bir bebeğin bir aylık masrafı bile değildir. Aynı şekilde bu rakamlar da yükseltilmelidir ve aile fonuna daha büyük bir destek verilmelidir.
Özel sektördeki doğum izinleri düzenlenmeden, annenin bebeği ile daha fazla vakit geçirmesi sağlanmadan atılan birçok adımın faydası olmayacaktır. Kamuda çalışan kadınlar başta olmak üzere emek veren tüm çalışan kadınlara hamilelik ve doğum izinleri ücretli olacak şekilde artırılmalıdır.
Bu adımların yanında çoğu iktidara yakın kanallarda yayınlanan aile kurumunu küçük düşüren içerikler denetlenmeli ve RTÜK, üzerine düşeni yapmalıdır. Bunların takipçisi olacağımızı buradan belirtmek istiyorum.”
Rant, faiz ve yolsuzluk temelli ekonomi modelinin krizlere neden olduğunu belirten Arıkan, buna rağmen iktidarın sorunu başka yerlerde aradığını belirterek, “Yakında enflasyonun sebebi Lidyalılardır. Parayı bulmasalardı hiç enflasyon, kriz olmazdı derlerse inanın şaşırmayız. Çünkü kendileri dışında herkes suçlu. Ekonomide, ortada bıraktığınız cenazeyi hiçbir gassal yıkayıp temizleyemeyecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından fahiş fiyatlara yönelik yapılan boykot çağrısına değinen Arıkan, şunları kaydetti: “Biz de oturduk, çalıştık ve bir boykot listesi hazırladık. Şöyle bir bakıyoruz ki, benzin fiyatları almış başını gitmiş. Sorumlusu kim? İktidar! Kira artışı yüzde 58,51 olmuş. Sorumlusu kim? İktidar! Otoyol ve köprü ücretlerine son bir yılda yüzde 288 ile yüzde 453 arasında bir zam yapılmış. Sorumlusu kim? İktidar!
İktidar kontrolündeki Turkcell’in, Türk Telekom’un fahiş fiyatlı tarifelerini boykotu destekliyoruz. Biliyorsunuz biz şu an dünyanın en yavaş internetini, en fahiş faturalarla kullanıyoruz. Tarım Kredi Kooperatiflerindeki fahiş fiyatları boykot etmeyi destekliyoruz. Ben de şimdi buradan aziz milletimizi bu fahiş fiyatları koyanları, AK Parti iktidarını boykot etmeye çağırıyorum. Bu fiyatlardan kurtulmak istiyorsanız boykot etmeniz gereken tek ürün AK Parti’dir. Yeni boykot listemiz de, yeni boykot ürünümüz de hayırlı olsun!”
Grup toplantısında konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da gün geçtikçe artan kutuplaştırıcı dili eleştirdi. Davutoğlu, "İktidar ve ana muhalefetin ya onu ya beni seçeceksiniz dediği kutuplaştırıcı siyasi iklime meydan okuduk, meydan okuyacağız seçim sandıklarında. Bizim meselemiz bir kişi değil, bir rövanşizm yapmak değil. Biz, yeni bir yol dedik” ifadelerini kullandı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın gündeminde ise yeni çözüm süreci vardı. Babacan, "1 Ekim'de başlayan diyalog sürecini önemsiyoruz. Muhalefet olarak da üzerimizdeki sorumluluğun bilincindeyiz. Bu memleket meselesidir. Süreci ihtiyatlı bir iyimserlikle takip ediyoruz. Bu sürecin Suriye'deki gelişmelerden bağımsız yürütülemeyeceğinin farkındayız. Ancak ortada henüz açıklanmış bir yol haritası yok. İktidar bu konudaki samimiyetini ispatlayabilmiş değil. 3, 5 ay oldu Bahçeli, hemen hemen her hafta bir şey söylüyor ancak Sayın Erdoğan hâlâ sürecin neresinde durduğunu açıklamış değil. Bu yeni süreç Erdoğan'ın adaylığı ve anayasa konusuyla eş zamanlı gündeme geldiğinde bizim şüphelerimiz artıyor” dedi.
Kaynak: Ahmet Sesli