Flaş Haber
Ümmetin Habibullah Hasreti
Muvahhid ve mücahid bir mutasavvıf: Sultan Baba
Büyük mutasavvıf ve âlim Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın dava arkadaşı Sultan Baba, rahmet-i Rahman’a kavuşmasının 31’inci yıl dönümünde rahmet ve minnetle yâd ediliyor.
GÜNDEM
24.11.2024, 09:40
Sultan Baba olarak tanınan İhsan Tamgüney Hocaefendi, 1904 yılında Artvin‘in Arhavi ilçesinde dünyaya geldi. 2 yaşında babasını, 6 yaşındayken annesini kaybeden Sultan Baba, 1954 yılında İstanbul‘a gelerek Zeytinburnu ilçesine yerleşti. Dağıstanlı Şeyh Şerafeddin Hazretlerinin manevi tasarrufunda yoğrulduktan sonra halkı irşat vazifesine başlayan İhsan Tamgüney Hocaefendi, insanların onu çok sevmesinden dolayı zamanla çevresinde Sultan Baba olarak anılmaya başlar.
Tam anlamıyla bir Allah dostu olan Sultan Baba’nın, “Bir gün bu partinin bayrağı altında kimse kalmasa, yalnız bir kişi kalsa, biliniz ki o biziz. Al evladım, bir tane de Millî Gazete al. Sabun; maddi kirlerini, Millî Gazete manevi kirlerini temizler” sözleri hala kulaklarda. Sultan Baba’nın oğlu Ahmet Tamgüney’in bu sözleri şu cümlelerle anlatır: “Sultan Baba kendisini ziyarete gelen herkese dükkânından boş çıkmamalarını öğütler, mutlaka bir kalıp sabun ve bir Millî Gazete almalarını isterdi. Böyle bir istekle ilk defa karşılaşanların aklına: ‘Haydi sabun ne ise de, niçin Millî Gazete alayım?’ sorusu gelirdi. Adam bunu sorar gibi Sultan Babamın yüzüne bakınca; Sultan Baba, şu cevabı verirdi: ‘Al evladım, bir tane de Millî Gazete al. Sabun; maddi kirlerini, Millî Gazete manevi kirlerini temizler’ diye gelen insanlara hak davayı anlatan bir âlimdi.”
Siyasette istikamet sahibi olan ve Milli Görüş'ün kurucuları arasında yer alan Sultan Baba, Erbakan Hoca'ya apayrı bir muhabbet beslerdi. Ömrünün sonuna kadar Milli Görüş'ü destekleyen Sultan Baba'nın dergâhına gidenler Refah Partisi logolu havlusunu görür ve dergâhtan ayrılırken de Milli Gazete'yi almadan çıkmazdı. Sultan Baba Hazretleri, Milli Görüş'e alternatif oluşturmaya çalışanlara karşı da şiddetle tepki gösterirdi.
Milli Görüş’ün kuruluşunda Sultan Baba’nın rolü büyüktür. Sultan Baba, yıllarca Cenab-ı Allah’a iltica eder. Geceler kaim gündüzler ise saimdir. Uzun yıllar böyle geçer. Sultan Baba gece gündüz ümmet için gözyaşı dökmektedir. Bir gün manada bir ses duyar Sultan Baba ve düzene göre hareket edilmesi talimatı gelir. Bu olaya dair Sultan Baba, “Dünyayı evir devir yaptık, bir tek Necmettin’i bulduk” der. Sultan Baba bir ekip kurar ve cemaatlere gönderir. Sultan Baba’nın gönderdiği ekip birçok cemaatten çeşitli mazeretlerle ret cevabı alır ancak Mehmet Zahid Kotku Hazretleri, “İhsan Efendi’ye (Sultan Baba) selam söyleyin, öldüğü yerde öleceğiz, kalacağı yerde kalacağız” diyor ve böylece Milli Görüş hareketinin kuruluşu başlamış olur. Sultan Baba, Erbakan Hoca için, “On bin evliya gücünde” der. Etrafındaki insanlara daima cihat etmeyi tavsiye eden Sultan Baba Hazretleri, "Duydunuz ki Mehdi (A.S.) çıktı, siz görevinize devam edin, siz işinize devam edin, sizin işiniz cihattır. Duydunuz ki Mehdi (A.S.) İstanbul’a geldi, siz görevinize devam edin, siz işinize devam edin, sizin işiniz cihattır. Mehdi’nin (A.S.) ordusuna asker olmak nasibiniz ise o sizi gelip bulur" sözlerini de sarf eder.
Oğlu Hüseyin Tamgüney de Sultan Baba’nın Erbakan sevgisini şu sözlerle anlatır: “Bir gün eski Çalışma Bakanı Fehmi Cumalıoğlu, Abdullah Tomba ve Süleyman Arif Emre abi Sultan Babamı ziyarete geldiler. Sultan Babam onlara dedi ki: ‘Bu parti (MSP) sadece sizin değil, bu milletin partisidir. Çünkü bu partiyi maneviyat kurdurdu. Bir gün bu partinin bayrağı altında kimse kalmasa, yalnız bir kişi kalsa, biliniz ki o biziz.’”
Sultan Baba’nın şeyhi Şerafeddin Dağıstani Hazretleridir. Şerafeddin Dağıstani Hazretleri, bir gün Erbakan Hoca’nın anne ve babası ile aynı mekânda bulunur ve Erbakan Hoca’nın annesine şöyle der: “Karnındakine çok dikkat et, haram lokma yeme, karnındaki gelecek zamanın mücahitlerinden olacak.” Hayatını ümmet-i Muhammed‘e adayan Sultan Baba mütevazı, nezaket ve hassasiyet sahibi biri olarak 24 Kasım 1991 günü Hakk'ın rahmetine kavuşur.
Dünya meselelerinde de insanlara yol gösteren Sultan Baba, Müslümanlar üzerindeki zulmün, Yahudi kaynaklı olduğuna dikkat çeker. Dünyadaki Siyonist ve Haçlı ittifakıyla kurulan sömürü düzeninin, ancak Müslümanların maddi manevi cihadıyla yıkılacağını söyler. Bunun için de Müslümanların devlete talip olmalarını, Osmanlı ruhunun canlanması gerektiğini dile getirir. Sultan Baba, her şeyde sünnete uyar ve sünnet-i seniyyeyi hayatının her noktasında uygular. Yatsı namazından sonra yatar ve gece tekrar kalkıp vitirle beraber teheccüd namazı kılar. Sabah namazına kadar 5 cüz Kur’an okur ve her Cuma günü, ümmet-i Muhammed için bir hatim bağışlar.
Milli Gazete muhabiri Selami Çalışkan anlatıyor” Sene 1990. Bir yakınım dedi ki: “Yahudiler, yıkmak için Mescid-i Aksa'nın altını oyuyormuş.” Ona: “Bunu kimden duydun?” diye sordum. “Sultan Baba'dan” cevabını verdi. “Peki, Sultan Baba Kudüs'e gitmiş mi?” “Ne gerek var, o bir Allah dostu” dedi. Aradan bir hafta geçmeden arkadaşım Şeref Özata, gazete yönetimine “Kudüs'e gidip röportaj yapmak istiyorum” diye teklif vermiş. Şeref'in röportaj teklifi olumlu karşılanmış. Ancak gazetenin sahibi Enver Ören bey, “Yanına Selami Çalışkan'ı al” demiş. Teklif bana gelince balıklama daldım ve “Hemen kabul ediyorum. Ne zaman gidiyoruz?” diye Şeref'e sordum. Arkadaşım: “Her şey hazır, sadece İsrail'in İstanbul Başkonsolosluğu'ndan vize almamız gerekiyor” dedi. Onu da temin ettik. Tam bir haftalık seyahate çıktık. Gazze, Ramallah, Hayfa'yı da gezdik ama günlerimizin çoğu Kudüs'te, tabii ki Mescid-i Aksa'da geçti. Mescid-i Aksa'nın altının “Tarihi eser arıyoruz” bahanesiyle Yahudilerce oyulduğunu gözlerimizle gördük ve fotoğrafını çektik. Bu aynı zamanda Sultan Baba'nın kerametinin de fotoğrafıydı.
Sultan Baba, 24 Kasım 1991 Cumartesi günü dünyaya “elveda”, ukbaya “merhaba” diyerek ulvi davete icabet etti. Bir kuş misali uçup, Canan’a kavuştu. Sultan Baba, binlerce seveni tarafından tekbirler eşliğinde önce Zeytinburnu’ndan Yalova’nın Güneyköy’üne götürüldü. Şeyhi tarafından yaptırılan Güneyköy Camii’nde öğle namazını müteakip, cenaze namazını Hüseyin Dündar hoca kıldırdı. Sultan Baba’nın cenaze namazına binlerce seveni katıldı. Sultan Baba’nın naaşı, Güneyköy Camii’nden sevenleri tarafından omuzlarda taşınarak şeyhi Şerafeddin Bingöl’ün türbesine yakın bir yerde toprağa verildi.
Tam anlamıyla bir Allah dostu olan Sultan Baba’nın, “Bir gün bu partinin bayrağı altında kimse kalmasa, yalnız bir kişi kalsa, biliniz ki o biziz. Al evladım, bir tane de Millî Gazete al. Sabun; maddi kirlerini, Millî Gazete manevi kirlerini temizler” sözleri hala kulaklarda. Sultan Baba’nın oğlu Ahmet Tamgüney’in bu sözleri şu cümlelerle anlatır: “Sultan Baba kendisini ziyarete gelen herkese dükkânından boş çıkmamalarını öğütler, mutlaka bir kalıp sabun ve bir Millî Gazete almalarını isterdi. Böyle bir istekle ilk defa karşılaşanların aklına: ‘Haydi sabun ne ise de, niçin Millî Gazete alayım?’ sorusu gelirdi. Adam bunu sorar gibi Sultan Babamın yüzüne bakınca; Sultan Baba, şu cevabı verirdi: ‘Al evladım, bir tane de Millî Gazete al. Sabun; maddi kirlerini, Millî Gazete manevi kirlerini temizler’ diye gelen insanlara hak davayı anlatan bir âlimdi.”
Siyasette istikamet sahibi olan ve Milli Görüş'ün kurucuları arasında yer alan Sultan Baba, Erbakan Hoca'ya apayrı bir muhabbet beslerdi. Ömrünün sonuna kadar Milli Görüş'ü destekleyen Sultan Baba'nın dergâhına gidenler Refah Partisi logolu havlusunu görür ve dergâhtan ayrılırken de Milli Gazete'yi almadan çıkmazdı. Sultan Baba Hazretleri, Milli Görüş'e alternatif oluşturmaya çalışanlara karşı da şiddetle tepki gösterirdi.
Milli Görüş’ün kuruluşunda Sultan Baba’nın rolü büyüktür. Sultan Baba, yıllarca Cenab-ı Allah’a iltica eder. Geceler kaim gündüzler ise saimdir. Uzun yıllar böyle geçer. Sultan Baba gece gündüz ümmet için gözyaşı dökmektedir. Bir gün manada bir ses duyar Sultan Baba ve düzene göre hareket edilmesi talimatı gelir. Bu olaya dair Sultan Baba, “Dünyayı evir devir yaptık, bir tek Necmettin’i bulduk” der. Sultan Baba bir ekip kurar ve cemaatlere gönderir. Sultan Baba’nın gönderdiği ekip birçok cemaatten çeşitli mazeretlerle ret cevabı alır ancak Mehmet Zahid Kotku Hazretleri, “İhsan Efendi’ye (Sultan Baba) selam söyleyin, öldüğü yerde öleceğiz, kalacağı yerde kalacağız” diyor ve böylece Milli Görüş hareketinin kuruluşu başlamış olur. Sultan Baba, Erbakan Hoca için, “On bin evliya gücünde” der. Etrafındaki insanlara daima cihat etmeyi tavsiye eden Sultan Baba Hazretleri, "Duydunuz ki Mehdi (A.S.) çıktı, siz görevinize devam edin, siz işinize devam edin, sizin işiniz cihattır. Duydunuz ki Mehdi (A.S.) İstanbul’a geldi, siz görevinize devam edin, siz işinize devam edin, sizin işiniz cihattır. Mehdi’nin (A.S.) ordusuna asker olmak nasibiniz ise o sizi gelip bulur" sözlerini de sarf eder.
Oğlu Hüseyin Tamgüney de Sultan Baba’nın Erbakan sevgisini şu sözlerle anlatır: “Bir gün eski Çalışma Bakanı Fehmi Cumalıoğlu, Abdullah Tomba ve Süleyman Arif Emre abi Sultan Babamı ziyarete geldiler. Sultan Babam onlara dedi ki: ‘Bu parti (MSP) sadece sizin değil, bu milletin partisidir. Çünkü bu partiyi maneviyat kurdurdu. Bir gün bu partinin bayrağı altında kimse kalmasa, yalnız bir kişi kalsa, biliniz ki o biziz.’”
Sultan Baba’nın şeyhi Şerafeddin Dağıstani Hazretleridir. Şerafeddin Dağıstani Hazretleri, bir gün Erbakan Hoca’nın anne ve babası ile aynı mekânda bulunur ve Erbakan Hoca’nın annesine şöyle der: “Karnındakine çok dikkat et, haram lokma yeme, karnındaki gelecek zamanın mücahitlerinden olacak.” Hayatını ümmet-i Muhammed‘e adayan Sultan Baba mütevazı, nezaket ve hassasiyet sahibi biri olarak 24 Kasım 1991 günü Hakk'ın rahmetine kavuşur.
Dünya meselelerinde de insanlara yol gösteren Sultan Baba, Müslümanlar üzerindeki zulmün, Yahudi kaynaklı olduğuna dikkat çeker. Dünyadaki Siyonist ve Haçlı ittifakıyla kurulan sömürü düzeninin, ancak Müslümanların maddi manevi cihadıyla yıkılacağını söyler. Bunun için de Müslümanların devlete talip olmalarını, Osmanlı ruhunun canlanması gerektiğini dile getirir. Sultan Baba, her şeyde sünnete uyar ve sünnet-i seniyyeyi hayatının her noktasında uygular. Yatsı namazından sonra yatar ve gece tekrar kalkıp vitirle beraber teheccüd namazı kılar. Sabah namazına kadar 5 cüz Kur’an okur ve her Cuma günü, ümmet-i Muhammed için bir hatim bağışlar.
Milli Gazete muhabiri Selami Çalışkan anlatıyor” Sene 1990. Bir yakınım dedi ki: “Yahudiler, yıkmak için Mescid-i Aksa'nın altını oyuyormuş.” Ona: “Bunu kimden duydun?” diye sordum. “Sultan Baba'dan” cevabını verdi. “Peki, Sultan Baba Kudüs'e gitmiş mi?” “Ne gerek var, o bir Allah dostu” dedi. Aradan bir hafta geçmeden arkadaşım Şeref Özata, gazete yönetimine “Kudüs'e gidip röportaj yapmak istiyorum” diye teklif vermiş. Şeref'in röportaj teklifi olumlu karşılanmış. Ancak gazetenin sahibi Enver Ören bey, “Yanına Selami Çalışkan'ı al” demiş. Teklif bana gelince balıklama daldım ve “Hemen kabul ediyorum. Ne zaman gidiyoruz?” diye Şeref'e sordum. Arkadaşım: “Her şey hazır, sadece İsrail'in İstanbul Başkonsolosluğu'ndan vize almamız gerekiyor” dedi. Onu da temin ettik. Tam bir haftalık seyahate çıktık. Gazze, Ramallah, Hayfa'yı da gezdik ama günlerimizin çoğu Kudüs'te, tabii ki Mescid-i Aksa'da geçti. Mescid-i Aksa'nın altının “Tarihi eser arıyoruz” bahanesiyle Yahudilerce oyulduğunu gözlerimizle gördük ve fotoğrafını çektik. Bu aynı zamanda Sultan Baba'nın kerametinin de fotoğrafıydı.
Sultan Baba, 24 Kasım 1991 Cumartesi günü dünyaya “elveda”, ukbaya “merhaba” diyerek ulvi davete icabet etti. Bir kuş misali uçup, Canan’a kavuştu. Sultan Baba, binlerce seveni tarafından tekbirler eşliğinde önce Zeytinburnu’ndan Yalova’nın Güneyköy’üne götürüldü. Şeyhi tarafından yaptırılan Güneyköy Camii’nde öğle namazını müteakip, cenaze namazını Hüseyin Dündar hoca kıldırdı. Sultan Baba’nın cenaze namazına binlerce seveni katıldı. Sultan Baba’nın naaşı, Güneyköy Camii’nden sevenleri tarafından omuzlarda taşınarak şeyhi Şerafeddin Bingöl’ün türbesine yakın bir yerde toprağa verildi.