“Türkiye, Suriye’de çok aktif olmalı”

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından yıllardır düzenlenen Çarşamba Konferansları kapsamında bu hafta Saadet Partisi Dış İlişkiler Başkanı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya "Suriye'deki Son Gelişmeler, Ortadoğu ve Türkiye" konusuyla konuk oldu. Kaya, Suriye’de yaşananlar ve bölge ile ilgili bilgiler aktardı.

GÜNDEM 20.12.2024, 07:10
“Türkiye, Suriye’de çok aktif olmalı”
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından her hafta gerçekleştirilen Çarşamba Konferansları kapsamında bu hafta "Suriye'deki Son Gelişmeler, Ortadoğu ve Türkiye" konusuyla Saadet Partisi Dış İlişkiler Başkanı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya konuk oldu.
Kaya, Türkiye’nin Suriye’de aktif olması gerektiğini ifade ederek, “Türkiye, Suriye’de çok aktif olmalı. Bölgeyi küresel güçlerin, İsrail’in elinde bir oyuncak olmaktan kurtaracak bir süreç yürütmeli. ‘Esed düştü, her şey bitti’ mantığı ile hareket etmek tuzaktır. Asıl mesele şimdi başlıyor” dedi.

Millî Görüş hareketinin önemine dikkat çeken Kaya, Millî Görüş hareketinin bu coğrafyanın meşruiyet zemini olduğunu ifade ederek, “55 yıllık siyasi tecrübemiz, bütün bu örnekleri ortaya koyan dönemlerle doludur. Bedel ödeyen ama millete bedel ödetmeyen, reel politiğe esir olmayan, kendi reel politiğini hayata geçirmeye çalışan bir harekettir” dedi.

Geçmişe atıfta bulunan Kaya, Arap Baharı sürecinin başlangıcına dikkat çekerek, “Arap Baharı olarak nitelendirilen süreç Tunus’ta bilgisayar mühendisi bir gencin seyyar satıcı tezgâhının elinden almasının ardından kendisini yakması ile başlayan olaylar silsilesidir. Evet, işbaşında olan diktatörlerdi. On yıllardır halklarını baskı, zulüm ve şiddetle yönetiyorlardı. Fakat biz bu tanımlamayı yapmakla birlikte ‘halkların haklı talepleri istismar mı edilecek’ endişesi ile fotoğrafın tamamına bakmaya çalıştık” ifadelerini kullandı.

Suriye rejimine ilişkin bakış açılarının çok net olduğunu ifade eden Kaya, “1982’de Hama’dan ‘ayaklanacağız’ diye Erbakan Hocamızla istişare etmeye gelen kardeşlerimizin nasıl katliamlara uğradığından dolayı rejimi çok iyi tanıyorduk. Arap Baharı denilen sürecin de böylesine katliamlara dönüşmesi endişesi ile gelişmelere yaklaştık. Derin kaygılarımızı dile getirdik ama kimi çevreler bizim duruşumuzu toplum nezdinde itibarsız hale getirmek için ‘Esedci’ gibi ithamlarla değerlendirmeler yaptılar” diye konuştu.

Suriye içerisinde başlayan hareketliliğin başında Türkiye’nin kısa bir süre engellemeye çalıştığını ifade eden Kaya, daha sonrasında Suriye’de yaşananlara ABD’nin bakış açısı ile baktığını belirterek, “2017’de Astana sürecine kadar Türkiye açısından sahada bir boşluk oluştu. Ama Eylül ayı öncesinde 28 Şubat 2015 tarihinde Türkiye ABD ile Eğit-Donat Anlaşması imzaladı. Türkiye, bu anlaşma ile SMO’yu yerel partner olarak tanımladı. ABD ise bu anlaşmayı gerekçe gösterip sözde DAEŞ ile mücadele adı altında PYD’yi aynı statüye taşıdı. 2017-2022 arasında asıl kriz alanı İdlib oldu. Bu bölgede büyük riskler vardı. Bir çatışma olursa Rusya-İran ve rejim, örgütleri oradan çıkarmak için saldırılar yaparsa, Türkiye tekrar bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalır mı endişesi belirleyici oldu” dedi. 

İran’ın bölge ile ilgili yaklaşımının ‘ya hep ya hiç’ olduğunu ifade eden Kaya, İran’ın Suriye’de etkin olmak için attığı adımlara dikkat çekerek, “İran, Suriye’de etkin olabilmek için çeşitli ülkelerden ‘savaşçıları’ Suriye topraklarına gönderdi. Kendince savunmasını Suriye’den başlatma hesabı yaptı. Oradaki halk gözünde İran ve Hizbullah bölgedeki insanlardan bu attığı adımla birlikte büyük tepkiler topladı” diye konuştu.

Şam’ın düştüğü süreç içerisinde Türkiye’de zafer çığlıklarının atıldığını anımsatan Kaya, geçtiğimiz günlerde AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in açıklamasını hatırlatarak, “Geçtiğimiz gün Ömer Çelik ‘biz HTŞ’yi desteklemedik’ diye açıklama yapmak zorunda kaldı. SMO zımnen Astana mutabakatlarında İran ve Rusya tarafından meşru kabul edilen bir yapıydı. Son sürecin yaşanmasının arkasında aslında 3 belirleyici gelişme vardır. 7 Ekim Aksa Tufanı ile beraber bölgede HAMAS’ın ve Hizbullah’ın zayıflaması, Rusya-Ukrayna Savaşı ve ABD seçimleri. ABD seçimleri ile birlikte Trump’ın ‘Ukrayna’daki savaşa son vereceğim’ açıklamasına bakıldığında Rusya ile Amerika’nın arasında bir pazarlık olduğunu düşünüyorum” dedi.

Suriye’nin fiili bir durum içerisinde olduğunu ifade eden Kaya, Suriye’de 50 yıllık diktatörlük altındaki sürecin sona erdiğini belirterek, “Suriye’de artık 50 yılı aşkın süreden beri diktatörlük altında yaşanan baskı, zulüm ve şiddet süreci sona erdi ama İsrail tehdidi daha da belirgin bir şekilde sürüyor. İsrail’in fiili işgaline karşı şu anda kimsenin bir adım atma niyeti de görünmüyor ama diğer taraftan da ülkenin bir diktatörlükten kurtulması gerçekliği var. Şimdi İsrail’in bu saldırganlığına karşı bir şeylerin yapılması gerekiyor. Netanyahu’nun işgalinin kalıcı olduğuna dair açıklamaları herkesin aklını başına getirmeli, halkın Esed’den kurtulmasının getirdiği rahatlama, İsrail’in saldırganlığı ile başka tuzaklara dönüşmemelidir” diye konuştu.

Türkiye’nin de Suriye meselesinden etkilendiğini ifade eden Kaya, sığınmacı krizine de dikkat çekerek, “Türkiye’de 3,5 milyona yakın sığınmacı var. Herkes her gün sınırlardan geçen Suriyeli sayısını takip ediyor ama yakın gelecekte Suriyeliler gitmek isteyecek ama Türkiye göndermeyecek. Çünkü şu anda Suriyeliler ara eleman sorununu çözen önemli bir kitle haline geldiler. Türkiye, Suriye’de çok aktif olmalı. Bölgeyi küresel güçlerin, İsrail’in elinde bir oyuncak olmaktan kurtaracak bir süreç yürütmeli. ‘Esed düştü, her şey bitti’ mantığı ile hareket etmek tuzaktır. Asıl mesele şimdi başlıyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Mehmet Fahri Özkan

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 20 Aralık 2024
İmsak 06:14
Güneş 07:41
Öğle 12:41
İkindi 15:11
Akşam 17:32
Yatsı 18:53
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı