KADER GAYRETE AŞIKTIR
Her yıl bir sonraki yıl için yapılan ekonomik planlamalarda ‘’ekonomimiz uçuyor’’ deyimi hükümetin dilinde dolanmaya, gazetelerin manşetlerinde yer almaya başlar. Buna mukabil vatandaş da bir umuda kapılır. İyiye gidiş yönünde temennileri içeren akşam sohbetleri, dükkân önü ayaküstü muhabbetler yapılmaya başlanır. Fakat kimse geriye dönüp biz geçen yıllarda da aynı manşetleri gördük aynı şeyleri duyduk ve aynı heyecan ve umutla oturup gelecekle ilgili beklentilerimiz hakkında muhabbetler ettik diye kendi kendine sormaz, birbirlerine hatırlatmaz. Nitekim Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür ve insan umuda hapsedilmiştir.
Türkiye ekonomisi uçuyor elbette. Fakat öyle beklenildiği gibi yukarıya doğru yapılan bir uçuş değil tam tersine aşağıya doğru bir uçuş var. Zaten, para alıp satarak hangi ekonomi ayakta kalabilir? Sadece finans ekonomisiyle nereye kadar gidilebilir? Ekonomimizi canlandırmak için yıllardır günü kurtarmaya yönelik sığ hamleler yapıldı. Gelirinin % 85 i vergilerden oluşan hazinenin açığını vatandaşa yeni vergiler yükleyerek kapatmaya çalışmaktadırlar. Nitekim bu yüzden; Konaklama vergisi, Turizm Katılım Payı, Poşet Vergisi, Döviz Alım Vergisi, Dijital Hizmet Vergisi gibi yeni vergiler ortaya çıktı. Üstelik binde 2 oranında uygulanan Döviz Alım Vergisi 5 kat artırılarak % 1 e yükseltildi. Bunu da esasen döviz alımını engellemeye ve böylelikle dolar kurunda yükselişi durdurma gerekçesiyle yaptılar. Dolar kurunu durdurmak için bir de son günlerde herkesin duyduğu Swap anlaşmaları imzaladılar. Hangisi çözüm oldu dövizin yükselmesine? Hiç biri. Çünkü üretmeden; nitelikli, rekabetçi, teknolojisi yüksek ürünler ortaya koymadan, ihracatı yükseltmeden bu iş olmaz.
Sadece tarımı ele alarak ve hakkını vererek üretim yapılsa ülkemiz kalkınmakta gecikmeyecektir. Zengin topraklara sahip, genç işgücünü elinde bulunduran bir ülke konumundayız. Tarım arazileri 1 milyon hektarı geçmeyen, toprakları büyük oranda denizden kurtarılmış ve çok az güneş gören Hollanda 2019 yılında 94,5 milyar Euro tarım ihracatı yapmış ve dünyada 2.sırada yer almıştır. Türkiye verimli araziler açısından, insan gücü açısından Hollanda’nın çok üzerinde, ekilebilir tarım arazisi olarak da 24 katı büyüklüğünde bir ülke olmasına rağmen 2019 tarım ihracatı 23 milyar dolar seviyelerindedir. Henry Kissinger henüz 1970 yılında “petrolü kontrol ederseniz ülkeleri, gıdayı kontrol ederseniz insanları yönetirsiniz” sözü ile bu alandaki uzun vadeli planların önemini açık bir şekilde ortaya koymuştu. Bu tablo bizi düşündürmeli ve vakit kaybetmeden atağa geçilmeli.
Tüm bu veriler ışığında son günlerde yine meclise getirilmesi planlanan kıdem tazminatında yapılacak olan değişik konuşuluyor. Ekonomiyi düze çıkarmak için yine işçinin cebine yöneliyor gözler. Geçmiş yıllarda dile getirilen ‘’bir gün çalışan işçi bile kıdem tazminatı alacak’’ söylemleri havada kaldı. Bugün düşünülen ve getirilmesi planlanan kıdem tazminatı modeli yeni mağduriyetleri beraberinde getirecektir. Bununla birlikte bir yandan istihdam kalkanı paketi konuşuluyor diğer yandan işsizlik sigorta primlerinde yapılacak artışlar konuşuluyor. Mevcut kanunlarda işsizlik sigortası primi brüt ücretin % 1 sigortalı,% 2 işveren ve % 1 devlet desteğinden oluşmaktadır. Bu değişikliğin gerçekleşmesi durumunda işsizlik sigortası işveren payı yüzde 2’den yüzde 4’e, işçi payı ise % 1 den % 2 ye çıkarılmış olacak. İstihdam ve üretimin pamuk ipliğine bağlı olarak gittiği bir dönemde, mevcut istihdamı bile koruyamayacak durumda olan işletmelerin olduğu bir ortamda bu hamleyle topallayan ekonomiyi akamete uğratacağı aşikardır.
Bir an önce tarımda, sanayide, teknolojide bizi bağımsızlaştıracak hamleler yapılmalıdır. Çok zor bu işler küresel güçler var demeyin zira ‘’kader, gayrete aşıktır.’’
İmsak | 05:55 | ||
Güneş | 07:19 | ||
Öğle | 12:30 | ||
İkindi | 15:09 | ||
Akşam | 17:32 | ||
Yatsı | 18:50 |
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|