MİSYONERLERİN SURİYE’DEKİ YETİMLERLE NE İŞİ VAR? (I)
Misyon, Misyoner ve Misyonerlik
Allah’ın adı, izni ve inayetiyle aranızda bulunmaktan onur duyduğumu belirtmek istiyorum; gurubumuzun değerli yazarları ve yöneticileri, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Zaman zaman yazılarımla aranızda olmaya ve çok değerli okuyucularımıza sunduğunuz güzel yazılarınızın yanında âcizane ben de katkı sunmaya çalışacağım.
Bugün İslam’a düşman olanlar, İslam toplumunu silah, güç ve kuvvet yoluyla değil de kültür dünyamıza girerek bize ait olmayan kavram ve değerlerle alt etmeye çalıştıkları bilinmektedir. Biz de bugün içimize sokuşturulan ve maalesef kanıksatılan bir kavram ve onun doğrultusunda uygulanmaya çalışılan stratejisi üzerinde durmaya çalışacağız. Bu manada, “misyon”, “misyoner” ve “misyonerlik” kavramlarının ne ifade ettiğine bakacağız.
Hemen ifade edelim ki, her ne kadar bu kelimeleri kullanıyor olsak da bize ait olmadığı bilinmelidir. “İslâm geleneğinde dinin insanlara duyurulması ve tanıtılmasına “tebliğ” ve “davet”, bu faaliyeti üstlenen kişiye “tebliğci” denilmektedir. Ancak Hıristiyanlık’taki misyon ve misyonerlikle İslâm’daki tebliğ ve davet anlayışı arasında derin farklılıklar bulunmaktadır. İslâmî tebliğ ve davette yalnızca doğruların ilân edilip insanlara duyurulması hedeflenirken (el-Mâide 5/67; en-Nahl 16/125) misyonerlikte amaç insanların vaftiz edilip hıristiyanlaştırılmasıdır (Matta, 28/19-20). Dolayısıyla misyonerlik, sadece hıristiyan inancının ifade edilip duyurulmasını amaçlayan sıradan bir tebliğ olayı değil, Pavlus’un da vurguladığı gibi “ne yapıp edip insanların Hıristiyanlığa kazandırılması” faaliyetidir (Korintoslular’a Birinci Mektup, 9/20). (Şinasi Gündüz, Misyonerlik, islamansiklopedisi.org.tr/misyonerlik)
Şimdi biz de yukarıdaki tespitleri de göz önünde bulundurarak geniş bir şekilde ve öncelikle “misyon”, “misyoner” ve “misyonerlik” kelimelerinin ne anlama geldiğine bakalım. Latince “missio” teriminden gelen “misyon” kelimesi “yetki, görev” manalarına gelmektedir. “Misyoner” ise, “yetkili, görevli kişi” demektir. Bu manadan yola çıkarak misyoner sözcüğünün terim olarak anlamının, bir kişinin veya bir grubun Hristiyanlık öğretilerini ulaştırmak için farklı toplumlara gönderilmesi anlamına geldiği anlaşılmaktadır. “Misyonerlik” de, belirli bir grubun veya bölgenin Hristiyanlaştırılması için Hristiyanlar tarafından yapılan faaliyetlere verilen kutsal bir ad olmaktadır.
Bilindiği gibi bu kavramlar yüzyıllardır kullanılmıştır. Fakat zaman içinde Hristiyanların kötü amaçları ortaya döküldüğünden olsa gerek, “misyonerlik” teriminin yüzyıllardır oluşturduğu bu negatif imajı değiştirebilmek ve bu meyandaki faaliyetlerini gizlemek veya pozitif bir mana yüklemek maksadıyla farklı isimler ve terminolojilerle bunu ifade etmeye başlamışlardır.
Evanjelizm, diyalog, inkültürasyon gibi kelimeler misyoner ve misyonerlik terimlerinin yerini almıştır. İsmi ister Evanjelist olsun, ister misyoner veya daha başka bir sürü terimler olsun, hepsinin açık ve kısaca manası, İncil’i öğretmek, Hristiyan olmayanları bu dine kazandırmak veya Hristiyanlığın belirli bir mezhebinden olanları da kendi mezheplerine dâhil etmek gayesiyle faaliyet yürüten kişidir. Haçlılardır. Bunlar, şövalyelik gibi kutsal bir amacı üstlenmişlerdir, kendi inançlarına davalarına göre…
Misyonerlik Cemiyetleri, Ulusal başkanları, yıllık toplantısında açılış konuşması yapan Konsey Başkanı Kardinal Josef Tomko, misyonerliğin Hristiyanlıktaki dinî temellerini anlattıktan sonra; “İsa’dan 2000 yıl sonra misyon hâlâ tamamlanamamıştır. 6 milyar insanın sadece 1/3’ü Hristiyan, 2 milyar Hristiyan’ın da sadece 1 milyar kadarı Katolik’tir” diyerek misyonerlik çalışmalarının artarak devam etmesi gerektiğine vurgu yaparken, gayretlerinin artması gerektiğinden de dem vurmaktadır. Çünkü kilisenin yönlendirdiği misyonerler, tüm dünya insanlarını Katolik yapma niyetindedirler ve bu amaç için büyük gayret sarf etmektedirler… Hem de ne gayret!
Geçenlerde İHH’dan bir yetkilinin şu sözü hâlâ kulaklarımda çınlamakta, yüreğimi sızlatmaktadır: İki Hristiyan Misyoner genç kız Afrika’da bir kabilede çalışmalar yürütürken biri kabilenin reisi ile diğeri de reisin en yakınıyla evlenmiş. Yetkilimiz bize şunu sordu: “İçimizden kim yapar bunu? Bir bey, mesela Afrika’daki kabile reisinin kızı ile evlenir mi? Dini davası uğruna! Söyleyin Allah aşkına, bizden kim yapar bunu?” Ama onlar yapmakta, davları dinleri uğruna her şeyi göze almakta, herkesle her şey olmaktalar.
Herkesle Her Şey Olmak…
Pavlus, Korintlilere yazdığı mektupta şu ifadeleri kullanmaktadır: “Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum. Yahudileri kazanmak için Yahudilere, Yahudi gibi davrandım. Ben Kutsal Yasa’nın (Musa hukukunun) denetimi altında olmadığım halde, Yasa altında olanları kazanmak için onlara Yasa altındaymışım gibi davrandım. Tanrı’nın yasasına sahip olmayan değil de Mesih’in yasası altında olan biri olarak Yasa’ya sahip olmayanları kazanmak için Yasa’ya sahip değilmişim gibi davrandım. Güçsüzleri kazanmak için güçsüzlerle güçsüz oldum. Ne yapıp ne edip bazılarını kurtarmak için herkesle her şey oldum.” Herkesle her şey oldum, herkesle her şey olabilmek, işte bütün mesele bu…
Bu şekilde Pavlus’un ortaya koyduğu, toplumları Hristiyanlaştırma amacına ulaşmak için her yolun mubah olduğu yolundaki öğreti, yüzyıllardır Hristiyan misyonerlerin başvurduğu metotların teolojik temellerini oluşturmaktadır. Bu temeller üzerine inşa edilen Hristiyan misyonerlik kurumu ve yetiştirilen misyonerler Papalığın görevlendirmesi ile Çin’den Kuzey Avrupa’ya kadar birçok bölgeye ulaşmış ve toplumları Hristiyanlaştırmak konusunda çalışmalar yapmıştır. İncil farklı dillere çevrilmiş, Hristiyanlığı kabul eden toplumlarda kilise inşa edilmiş ve kiliselerin eğitim, fakirlere yardım gibi konularda topluma hizmet vermiştir.
Hristiyanlığın yayılması konusunda Pavlus’un öğütlediği metotlarla Filistin-Suriye bölgesinden başlayarak Kuzey Afrika ve Anadolu topraklarında yoğun bir misyonerlik çalışması yapmaya başlamıştır misyonerler. Bu amaçla okullar hastaneler açılmış, yetimhaneler kurulmuştur. Yetimhaneler… Savaş veya başka sebeplerle öksüz yetim veya kimsesiz kalan çocuklar ve bunlara iyilik etme gayesiyle yaklaşan misyonerler…
(Devam edecek)
İmsak | 05:55 | ||
Güneş | 07:19 | ||
Öğle | 12:30 | ||
İkindi | 15:09 | ||
Akşam | 17:32 | ||
Yatsı | 18:50 |
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|