ORTAK DEĞERİMİZ AYASOFYA
Dünyada Türk vatandaşı olsun olmasın Müslümanların büyük bir kısmının yıllarca beklediği ve özlemini çektiği Ayasofya Camii'nin daha doğrusu Ayasofya Müzesi’nin tekrar Fatih Sultan Mehmet Han döneminde olduğu gibi camiye çevrilmesi, yargı kararı neticesinde bu hükümet döneminde hayata geçirildi. Emeği geçen herkese müteşekkiriz.
Mahzun yıllar sonra kılınan ilk Cuma namazı, neredeyse ülkenin tek gündemi oldu.
İlk namaz için 500 kişilik davet listesi oluşturuldu. Öncelikle belirtmeliyiz ki davetli listesinde hükümet tarafından akredite edilen gazetecilerin yoğunlukta olması, daha açık bir ifadeyle yandaş medyanın çağrılıp mimli gazetecilerin çağrılmaması, camide bile ayrımcılığın işareti olarak şık değil.
En son söyleyeceğimizi başta söyleyelim. Ayasofya'nın ibadete açılması dini hassasiyetlerin ve beklentilerin aksine bir gösteri ve propagandaya dönüştü. Camiye bu yapılmamalıydı, Ayasofya cami açılışı istismar edilmemeli, siyasi şova dönüştürülmemeliydi.
Ayasofya sadece Müslümanların değil, aslında dünyanın da bir değeridir. Biz İstanbul'a sahip olmakla aslında sembolik olarak büyük bir nimeti elimizde bulunduruyoruz.
Fatih Sultan tarafından tapusu alınarak kiliseden camiye çevrilen Ayasofya gibi değerli bir yapının, müzeye çevrilmesinden rahatsız olan her Müslüman için camiye çevrilmesi çok sevindirici bir durumdur.
Tabi burada konunun, tabanı konsolide etme gayretiyle siyasi bir ranta dönüştürülme çabası ve “bu dinin kurtarıcıları biziz” anlayışıyla birilerinin kendilerini “dinin tek sahibi” havasında görmesi tartışmaların ana odağıdır.
Bu dini sembolü, milli birlik ve beraberliğin bir parçası olarak kullanmak yerine; daha işin başında bir propaganda aracına döndürmek bir adet haline geldi.
Maalesef cami bile birleştirme değil bölme aracı olarak kullanılıyor. Boşuna, “Bu toplumu tekrar bir araya getirecek bir huzur ortamı oluşturacak, birbirini anlayan insanlar topluluğu haline getirecek” beklentileri bir ütopyadan öteye gitmiyor. Tüm imkânlar sadece oy deposu olarak görülen kitleyi kendi safında tutabilmek ulvî (!) idealine kurban ediliyor.
Bir diğer konu da cami içerisinde yer alan resimlerin durumu... Yetkililer, “Şu an üzerini kapatalım, kaldırmayalım” düşüncesinde. Caminin içerisinde teslisi sembolize eden resimlerin ne anlamı olabilir ki? Resimlerin gizleneceği ve namaz sonrası açılacağı söyleniyor. Camide resim olmaz. Caminin manevi havası korunmalıdır. Camide putu andıran resimler taşınmalı, yapısı ve dokusu bozulmadan başka bir müzede sergilenmelidir.
Bu işin ulusal ve uluslararası mecrada meydana getireceği psikolojik sonuçları da göz önünde bulundurarak çözüm üretilmelidir. Herkes hükümetin değirmenine su taşıma gayretinde olduğu için ne şiş yansın ne kebap yansın psikolojisiyle davranılıyor, çözüm üretilmiyor.
Sorumluluk makamındakiler de ne yârdan ne serden vazgeçiyor. Ne müze statüsünden ne dini hassasiyetlerden ne de siyasi şovdan...
Vakit namazları kılınmayacak mı? Her vakitte bu eylemler mi yapılacak? Yoksa sadece Cuma’dan Cuma’ya mı?
Son olarak dindar kesimin yıllardır en büyük özlemi Ayasofya’nın açılmasıydı, şükür ki gerçekleşti. Ancak şu var ki Müslümanların gelecek planlamasının düzgün olmasının gerekliliği ortada. Sembolik değişimlerle günü kurtarma düşüncelerinin yetersiz olduğu görülmektedir.
Hedefimiz üretimde, teknolojide, bilim ve sanatta dünyaya yön vermek olmalıdır. Günü kurtarma kolaycılıktır.
Ayasofya, camiye çevrildi bundan sonra büyük sorunlara odaklanılmalı. Cami medeniyeti oluşturulmalıdır.
İmsak | 05:55 | ||
Güneş | 07:20 | ||
Öğle | 12:30 | ||
İkindi | 15:09 | ||
Akşam | 17:31 | ||
Yatsı | 18:50 |
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|