Pis kafa temiz kalbi kirletir
Düşünmek, hayatımızın direksiyonudur
Ne görüyorsak ve ne hissediyorsak bunların hepsi düşüncelerimizin neticesidir. Zira insan, düşünmeden yapamaz. Varlığından kuşkulanır ama düşünüyor olduğundan kuşkulanamaz. Düşünebilmek, insana var olduğunu ispatlar.
“Düşünüyorum, öyleyse varım” (Cogito ergo sum) sözü’nün Descartes’ın bir çıkarımı olduğunu biliriz. Descartes diyordu ki “İnsanın kuşkusuz-mutlak, bir bilgiye ulaşması mümkün müdür? Mesela karşımda yanan soba bir yanılsama olamaz mı? Ben bir rüya görüyor olamaz mıyım? Ya benim bu varlığım gölgeyse? Tüm bunlardan kuşkulanmak mümkün. Lakin kuşkulanamadığım bir şey var. O da kuşkularım. Evet evet, kuşkulanıyorum öyleyse varım ! Kuşku ise düşünmektir. Düşünüyorum, öyleyse varım!”
Descartes, daha sonra düşüncesinde mutlak bir varlık olduğu kanaatine ulaşır. Bir şey var ki, O mutlak ve mükemmeldir. Lakin bu mutlak ve mükemmel varlığın olduğu düşüncesi, kendisinden veya çevresinden gelmiş olamaz. Zira ne kendisi, ne de çevresi hem mutlak değildir, hem de mükemmel değildir. Öyleyse, bir Tanrı olmalıdır.
Descartes, bir sonraki düşüncesinde kendisinin ve varlığının bir ilüzyon olmadığı kanaatine varır. Zira mutlak ve mükemmel Tanrı’nın başkalarını aldatmayacağını düşünür. Öyleyse bu görülenler rüya ve hayal değil bilakis hakikattir.
Düşünmek var olmaktır. Evet, düşündüğümüz için varız. Varoluş sahnemizdeki hayatımızın rengi, tadı ve kalitesi ise düşüncelerimizle doğrudan ilgilidir. Biz ya güzel düşünüyoruz, ya da çirkin. Yaşadığımız güzellikler ve sorunlar da, işte bu düşünce tarzımızdan kaynaklanıyor. Düşüncelerimiz ve duygularımız davranışlarımızı etkiliyor. Öyleyse yaşadığımız hayat ve gördüklerimiz, hep düşüncelerimizin tesiriyle bizimledir.
Hapishanelerde dini rehberlik işine başladığımda, yaptığım işin dinime hizmet ediyor oluşumdan dolayı ehemmiyetli bir misyon olduğunu biliyordum ancak meselenin insani yönü ile ilgili çok düşünmemiştim. Oysa ki, bir insan yanlış eylemlerinden dolayı yani irtikap ettiği suçlardan dolayı tutuklanır ama o eyleminin sebebi, hayatında yaşadığı karanlık tecrübelerden dolayı yanlış düşünceleridir.
Kiliseye de devam eden bir mahkumun, kendi öz kızına tecavüz ettiğiyle ilgili konuştuğumda onun bu yanlış hareketinin temelinde, Nuh peygamberin de kendi kızlarıyla yatmış olduğuna kendisini inandırmış olması beni derin derin düşündürmüştü.
Yıllar önce müslüman müebbet bir mahkum ile konuşuyordum. Söz, irtikap ettiği cinayeti nasıl yaptığına gelmişti. Bu konuda, o zatın gayet rahatlıkla ben kısas yaptım demesi tüylerimi ürpertmişti.
Bundan 7-8 yıl önce Filedelfiya’da üç selefi mahkum banka soydular. Lakin bu herhangi bir banka soygunu değildi. Bu adamlar bu suçu çarşafa giyinerek yaptılar. Silahlı çatışma oldu biri yaralandı ikisi oldu. Bu adamların cenaze namazını, o şehirdeki hiç bir mescit kılmadı. Zira ölenler arasında polisler de vardı. Çok ilginçtir bu soyguncu adamları tanıyan içerdeki selefiler; onlar bizim arkadaşımızdı ölenlerden biri bana Arapça öğretmişti onun cenaze namazını burda kılabilir miyiz? diye teklifte bulunabilmişti.
Evet, düşüncelerimiz yaşadığımız hayatın dümeni gibidir. Hatta yaşadığımız dünya’nın dahi bu denli eğlence düşkünü ve hedonist olmasında, Hristiyan teolojisindeki “Tanrı’nın çocukları” fikrinin etkili olduğunu düşünüyorum. Zira insan, kendisini tanrı’nın çocuğu gibi algılayınca hayatta adeta lunapark gibi eğlence ve haz dünyası oluveriyor.
Evet, düşünmek hayatımızın dümenidir.
Güzel gören güzel düşünür ve güzel düşünen kaliteli bir hayat yaşamaya muktedir olur.
İmsak | 05:53 | ||
Güneş | 07:16 | ||
Öğle | 12:30 | ||
İkindi | 15:10 | ||
Akşam | 17:33 | ||
Yatsı | 18:51 |
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|