Vakit daha erken. Kendini kapıda buluyorsun ansızın. Sokağa çıkıyorsun. Dışarıda gül yüzlü bir sabah karşılıyor seni. Tabiat, sakinleriyle tam bir uyum içinde. Güneşten zerreye kadar her şey bir denge ve bir nizam çizgisinde...
Şu cihanda her şey insan içindir arkadaşım. Gülmek de insan içindir, ağlamak da. Kazanmak da kaybetmek de yine insan içindir. Sevinmek de insan içindir, için için kederlenip üzülmek de. Gitmek de gelmek de kavuşmak da ayrılmak...
Hani bir yemek yaparsın da tuzu mu eksik, biberi mi ne? dersin ya bazen. Yani sana öyle gelir ya. Yemek istersin de bir türlü buna muvaffak olamazsın ya. İşte şu vakitlerde hayat tam da bu cümlenin tam ortasındaymış gibi. Yaşamıyoruz...
'Bir kapı… Tek kapı... Biricik sığınak... Huzurun doğum yeri... Umudun, ferahın ve felahın ana yurdu... Bir kapı... Her daim açık. Hem herkese açık. Hem şefkatle, re'fetle açık. Hem öylesine açık ki...
Ben her şeyin bir ruhu olduğuna inananlardanım arkadaşım. Canlı-cansız fark etmez benim nazarımda. Bilaistisna her varlık, her mevcut bir ruh taşır benim dünyamda. Bu öyle bir ruh ki benimle bütün mevcudat arasında bir...
'Bir cümle ne ki? Altı üstü bir cümle… Bir kâğıt parçasına düşülen birkaç kelime… Hem bir cümle kimi, neyi değiştirebilir ki? Şu koca yerde ne kadar tesiri olabilir ki bir küçük cümlenin? dedi ve öylece...