CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Emir, kamuoyunda ''etki ajanlığı'' olarak bilinen kanun teklifinin geri çekilmesinden önce yaptığı açıklamada, şöyle konuştu:
''Etki Ajanlığı Yasa Teklifi olarak tanımlanan son derece tehlikeli ve cadı avına dönüşebilecek kanunu görüşeceğiz. Aslında böyle bir kanunun tek başına gelmesi, tek başına tartışılması gerekirdi. Ama alıştıkları üzere Noterlik Kanunu’nun içerisine koydular. Her zaman ki gibi tartışılmasın, kimse yeteri kadar görmesin, kamuoyu fark etmesin. Yasayı getirelim, içerisine koyalım, aradan kaçıralım ve sonuca ulaşalım derdindeler.
Bu son derece ateşle oynayan bir yasa maddesi. Bu yasa maddesinin özünde, devletin iç ve dış siyasal yararlarını diye başlayan bir ceza maddesi. Oysa devletin iç ve dış siyasal yararlarının ne olduğu, nasıl tanımlanacağı, nasıl tarifleneceği, nerede başlayıp, nerede biteceği kişiye göre, kişinin siyasi pozisyonuna göre, zamana göre çok değişebilen bir şey. Oysa ceza yasası maddeleri kesin ve açık olmalı. Öngörülebilir olmalı. Vatandaşlar ne yaparsam bu suçu işlemiş olurum, ne yapmazsam bu suçu işlemiş olmam diye öngörebilir olmalı, kanuni olmalı. Maddede açık açık suçu tarif etmelisiniz. Başka türlü her bir savcının, hakimin elinde bambaşka yorumlanabilecek yasa maddesi bu.
'Bizim yasamızın Gürcistan ile ilişkisi yok' diyorlar. Tam bir palavra. Gürcistan’dan çok daha tehlikeli bir yasa maddesi. Çünkü dünya örneklerine baktığınızda kimi ülkelerde, başka ülkelerin menfaatine çalışanlara dönük yasal düzenlemeler var. Amerika’da, İsrail’de, Macaristan’da, Rusya’da, Gürcistan’da var. Bunların çok büyük bir kısmına baktığınızda eğer sen yabancı bir ülkeden yabancı bir fon kullanıyorsan, bunu geleceksin kaydettireceksin. Devlet bunu bilecek diyorlar. Oysa bizde gelen yasa, devletin iç ve dış yararları diye başlayan ve buna dönük suç işlemeyi cezai müeyyideye bağlayan bir düzenleme.
Devletin iç ve dış siyasi yararları nelerdir? Mesela Sayın Bahçeli 20 gün öncesine kadar Abdullah Öcalan’ın Meclis’e gelip konuşturulmasını söyler miydi? O gün bir başkası bunu söyleseydi bunu bu devletin iç ve dış siyasal yararlarına aykırı tutum olmaz mıydı? Bugün söylediğinle yüzde yüz zıt değil mi? O gün Bahçeli gibi düşünmeyenleri cezaevine koyacak mahkemeler ama bugün Bahçeli’nin 180 derece döndüğü bir yerde bakacaksınız bu suç olmayacak. Türkiye’de pozisyonlar sık sık değişiyor. Hem de zaman zaman 180 derece. Biz Cumhur İttifakı’nda bunu çok sık gördük. O gün ‘ak’ dediklerine ‘kara’ dediler. ‘Dost’ dediklerine, ‘düşman’ dediler. Savcıların eline bir maymuncuk veriyorlar. Gerektiğinde ‘bizim için kullan’ diyorlar. Bilsinler ki ateşle oynuyorlar. Hem hukuk sistemimizi çökertiyorlar hem hukuk facialarına yol açacak düzenlemeler yapıyorlar. Demokratik toplum gerekliliklerini kökünden yok ediyorlar. Demokrasimize ağır zararlar veriyorlar.
Ülkede bir sansürü yayma gayretindeler. Türkiye’yi bu lige düşürmesinler. Özellikle ekonomik kaynak aradığımız bu günlerde böylesine bir yasa ile Türkiye’yi damgalatmasınlar. Türkiye bunu hak etmiyor. Böylesine belirsiz, böylesine öngörülemez, böylesine suçun tarif edilmediği ve her anlayanın kendisine göre yorumlayabileceği bir yasanın olamayacağını söylüyoruz. Biz Genel Kurul’da her türlü direnişi göstereceğiz. Bilsinler ki Genel Kurul’dan bu yasayı geçiremeyecekler. Her tür eylemi yapacağız. Her türlü mücadeleyi göstereceğiz. Milletimizle beraber bunu yapacağız. Hazır vakit varken gelsinler bu yasayı çeksinler. Bu yasayı daha fazla Türkiye’nin gündeminde tutmasınlar.''
Emir, ayrıca İzmir’de yangında yaşamını yitiren 5 kardeşe ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Emir, ''Burada en büyük sorumluluk iktidardadır. Aile ve Sosyal Hizmet Bakanı’ndadır. Aile Bakanı’nın yaptığı açıklamalar ve aldığı tutum, son derece vahimdir. 18 kez bu aileye gidilmiş. Bu bir itiraftır'' dedi.
Asgari ücret üzerinden iktidarın ekonomi politikalarını eleştiren Emir, ''240 gram ekmek üzerinden giderseniz eğer beyefendi ‘Ben ekonomistim. Nas varken faiz ödeyemem. Faizi düşüreceğim’ dediği sırada asgari ücretle bin 883 ekmek alınıyordu. Bugün ise bin 1416 ekmek alınıyor. Her ay Recep Tayyip Erdoğan, yoksulun sofrasından 467 ekmek çalıyor. Ve vatandaşlarımızı açlığa terk ediyor. Asgari ücret en az 30 bin lira olmalıdır. Kimseyi yüzde 17-20-25 ile oyalamaya kalkmasınlar. 30 bin liradan aşağı bir rakamı asla kabul etmiyoruz'' diye konuştu.