“Suriye’de Türkiye kaybetti, Erdoğan’ın şahsi beklentileri ve çıkarları kazandı“
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, “Suriye’de İsrail ve ABD kazandı, Türkiye kazandım gibi gösteriyor ama kaybetti. Suriye’de Erdoğan'ın şahsi beklentileri ve çıkarları kazandı” dedi.
ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözlerine de değinen Baş, “Bedavadan kimse kimseyi böyle övmez ve yarın Suriye'de ne yapmak istiyorlarsa Erdoğan üzerinden yaptıracaklar” diye konuştu.
BTP lideri Baş, TELE1’de Tuncay Mollaveisoğlu’nun “Anında Manşet” programına konuk oldu.
Programda, Suriye gündemini değerlendiren Hüseyin Baş, şunları söyledi:
Tuncay Mollaveisoğlu'nun “İddialara göre Öcalan frene bastı diyorlar” sözleri üzerine Baş, şöyle devam etti:
“Türkiye’de Suriye’de olanlar için zafer ne araları atılıyor ama günün sonunda kazanan kimdir? Büyük soru bu, kim kazandı? Burada kimin işine geldi bu durum diye baktığınızda ABD bölgeyi istikrarsızlaştırmak istiyordu, kendisinin birçok sefer ilan ettiği Büyük Ortadoğu Projesi vardı ki Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da ‘Ben eş başkanıyım’ denilerek deklare edilmiş bir projeden bahsediyoruz. Bu projenin hayata geçirilmeye çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz. Büyük Ortadoğu Projesi bir yandan da Büyük İsrail Projesi’dir. Bunları konuşunca kimisi hayalperest yaklaşımlar olarak görüyor ama 20 yıllık vadede işe bakınca hiçbirinin tesadüf olmadığını görüyorsunuz. Dolayısıyla bugün İsrail Suriye'de kazandı, Amerika Suriye'de kazandı, Türkiye kazandım gibi gösteriyor ama kaybetti. 2003'te ABD Irak'a girdikten sonra Irak paramparça oldu bunun Türkiye'ye ne kadar zararı olduysa şimdi Suriye'de yaşanacakların da Türkiye'ye bir o kadar hatta daha fazla zararı olacak. Bu bölgede istikrarsızlığın kapısı açıldı, bu bölgede vahşetin kapısı açıldı yanı başımızda istikrarsız, savaşa her an açık bir organizasyon iş başına gelmiş oldu.
AKP Sözcüsü Sayın Ömer Çelik, ‘HTŞ artık fiilen terörist değil’ diyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti terör örgütü olarak ilan etmişti. Ne oldu da terör örgütü olmaktan çıktı? HTŞ’nin elindeki silahı kim verdi, YPG'nin elindeki silahı kim verdi? Bunların kendi savaşçılarına her ay bin dolar, 2 bin dolar, 3 bin dolar maaşlar verdiği konuşuluyor. Bu paralar nereden geldi, kim verdi bu paraları? Bunları ABD beslemedi mi, bunları ABD sahaya sürmedi mi? Biz bunları bilmiyor muyuz? Bunları bizim istihbarat yetkililerimiz bilmiyor mu? Biliyorlar ama bunu bilmelerine rağmen Trump, ‘HTŞ ile Erdoğan yaptı bu işi’ diyor. Bunlar uyanık adamlar bir terör örgütünü kullanıyorlar ondan sonra, ‘Bizim bu terör örgütüyle alakamız yok’ diyorlar. Burada Amerika'nın kurduğu, beslediği bir yapılanma kalktı bugün Suriye'deki hükümeti al aşağı etti.
‘Türkiye kazanacak’ diyorlar. Türkiye kazanacaksa ben şuradan bakarım; Suriye'de etnik gruplar var. Suriye'de Araplar var, Suriye'de Kürtler var, Suriye'de Dürziler var, gayrimüslimler var, Ermeniler var… Bir sürü etnik grup sayılıyor bunların en kalabalıklarından biri Türkmenler. Suriye’de Araplardan sonra ikinci büyük etnik grup Türkmenler ama Suriye Türkmenlerinin hiç adı geçmiyor, hiç kimse bir şey konuşmuyor. Suriye Suriyelilerin oluyor, Türkiye Türklerin olamıyor ama Suriye Suriyelilerin oluyor. Suriye'deki bütün muhalifler bir şekilde muhatap alınıyor ama Türkmenler alınmıyor.
Türkiye'de muhalefeti dikkate almayan hükümet Suriye'de muhalefeti anbean takip edip dikkate alıyor. Senin ülkende muhalefet var, bunların beklentileri var, talepleri var, istekleri var, uyarıları var bunlara kulak tıkıyorsun, biz hain oluyoruz. Türkiye'deki muhalefet iktidarın gözünde vatan haini ama Suriye'deki muhalifler çok müspet, ileri görüşlü, önemli insanlar oluyorlar. Ondan sonra Türkmenleri konuşalım deyince Suriye niye Türkmenlerin de devleti olmuyor, onlar konuşulmuyor çünkü Amerika böyle kurgulamış...
Suriye’de Türkiye kazanmadı, Erdoğan'ın şahsi beklentileri ve çıkarları kazandı, Erdoğan'ın yandaşları kazandı. Bunlar burada petrol ticaretinden çok ciddi paralar kazanacaklar, orada yapılacak inşaatlardan, imardan çok ciddi para kazanacaklar. Bunun Türkiye’ye ne faydası var, hiçbir faydası yok. Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanı olunca Büyük Ortadoğu Projesi hayata geçerken siz de kazanmış oluyorsunuz. Savaş zamanında Esad İsrail'in Golan Tepeleri’ne girmesine 13 yıl boyunca direndi, İsrail'i sokmadı Suriye'ye. Bugün İsrail nerede? Bugün İsrail Golan Tepeleri’ni aştı, bugün İsrail Şam’a 18 kilometre kala bayrak astı, göndere bayrak çekti. Hangi kazançtan bahsediyoruz? Biz Halep'e bir tane küçük bayrak astık diye ortalığı ayağa kaldırıyoruz ama İsrail de oraya bayrak astı. İsrail bizim şu anda kapı komşumuz oldu. İsrail geliyor, İsrail şu anda İran için bir tehdit, Türkiye için bir tehdit.
İsrail Beyrut Limanı’nı kontrol altına aldı, Lazkiye ve Tartus’u kontrol altına alacak; Colani ve Suriye'nin yeni hükümeti üzerinden bunu yapacak. Gazze'de taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmamasının sebebi Gazze üzerinden Doğu Akdeniz'e inmekti. Gazze'nin sahil şeridini kontrol altına aldı. Ben bunu çok söylüyorum yakında göreceğiz, Kıbrıs gündeme gelecek. Eğer Kıbrıs'ı da tek devlet olarak değerlendirip güney tarafıyla oturup İsrail anlaşırsa Doğu Akdeniz'in bütün doğal gaz havzası İsrail'in kontrolüne geçecek ve İsrail bundan sonra belki de 500 yıl boyunca hiçbir ekonomik sorun yaşamadan ayakta kalabilecek bir ülke haline getirilecek.
Burada İsrail'in Doğu Akdeniz'de bulduğu doğal gazın Suriye üzerinden Türkiye'ye, Kilis’e bağlanarak Kilis'ten Bulgaristan'a gitmesi söz konusu. Bu noktada kazandılar. İsrail'in doğal gazını biz artık Avrupa'ya taşıyacağız. Avrupalılar Ruslardan gaz almayacak, İsrail'den gaz alacaklar ve biz artık komisyonculuk yapacağız. Kazanılan şey İsrail'in kazanımlarından, Amerika'nın kazanımlarından komisyon almak, kazanılan şey bu. Ama siz eğer olaya Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üniter yapısını muhafaza etmek olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin insanları arasında bir kardeşlik bağını tesis etmek olarak bakıyorsanız Türkiye artık bütün coğrafyası istikrarsızlaştırılmış ve her an ateşin sıçrayabileceği bir ülke haline getirilmiş vaziyette.
YPG’ye operasyon denen operasyonların tamamı Fırat'ın batısında gerçekleşiyor. Amerika'nın YPG'ye biçtiği toprak parçası zaten Fırat'ın doğusunda. Plan zaten YPG'yi Fırat'ın doğusuna sıkıştırıp orada bir özerk yapı kurdurmak. Bana sorarsanız AK Parti hükümeti bu planı zaten önceden biliyordu ve bu plana ayak uydurmak, bir tarafı olmak istedi. Uçan halının üstüne binelim, biz de gideceğimiz yere ulaşmış olalım mantığıyla planın üzerine bindiler. Bu planı bilenler bakın, Apo'nun Meclis’e çağrılıp konuşturulmak istenmesi basit bir çaba değildi. Bu olaylarla birlikte okunması gereken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin geleceğiyle birlikte okunması gereken meseleler. Bunların hiçbirini siyaset olsun diye söylemiyorum; eğer Apo da Meclis’te konuşsaydı Türkiye'de şöyle bir rüzgar oluşturacaklardı: ‘Artık terör yok, biz barıştık, bir sorun yok. Suriye'de de rejim devrildi yeni bir yönetim var. Onlara da karışamayız, YPG devlet kuruyor bizim için sorun yok, biz artık anlaştık zaten’ denecekti ama bu olmadı.”
“Bu ne kadar gerçek göreceğiz. Öcalan'ın Türkiye'nin hayrına bir rüya göreceğine asla inanmam, frene bastıysa da PKK'nın çıkarları için frene basmıştır yoksa bizi düşünecek hali yok, bebek katili bir şahıstan bahsediyoruz. Dolayısıyla burada bir şekilde bu gerçekleşmedi. Ben bunu 2003 tezkeresine benzetiyorum. Tezkere geçmedi bir şekilde, geçmedi ama sonuçları itibarıyla baktığınız zaman bütün planlar hayata geçirilmiş oldu. Dolayısıyla burada yanı başımızda bir terör devleti büyük ihtimalle kurulma aşamasına getirilmiş vaziyette. Bu bundan belki 10 yıl sonra, belki 30 yıl sonra ama elbet bizim çocuklarımızın etkileneceği biçimde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üniter yapısını tehdit altına alan bir durumla karşı karşıyayız. Bizim üniter yapımızın bozulması demek paramparça olmamız demek ve artık kendimize ait bir vatanımızın olmaması demek.
Suriye'de ne yaşanacaksa bunu Amerika istediği için yaşanacak ve Amerika bu işlerin tamamını, Trump da sinyalini verdi, Erdoğan üzerinden yürütecek. Bedavadan kimse kimseyi böyle övmez ve yarın Suriye'de ne yapmak istiyorlarsa Erdoğan üzerinden yaptıracaklar böyle bir düzen inşa ettiler. Suriye'ye bir demokrasi gelecekse Erdoğan'ın Türkiye'de bize yaşattığı demokrasi kadar bir demokrasi gelir, arkada ne yaşandığından hiçbir şekilde haberimiz olmadığı bir demokrasi getirirler. Dolayısıyla bu insanlardan olumlu bir sonuç beklemek çok safça bir yaklaşım olur, böyle bir şey mümkün değil.”