Son günlerde yaşanan olayların ve söylenen sözlerin bir özetini yapsak herhalde güzel bir mafya-hükümet ilişkisini konu alan film senaryosu elde edebiliriz. Öncelikle şunu belirtelim ki o alemle ilgimiz olmadığından, anlatılanları ekranlarda gördüğümüz kadar biliyoruz. Tüm millet ekran başına kilitlenmiş resmi tabirle Organize Suç Örgütü (OSÖ) liderinden açıklama bekliyor.
Daha kısa bir zaman öncesine kadar cumhur ittifakı (AK Parti-MHP) ortaklığına, meydanlarda oy toplamak için mitingler yapan, kendisine korumalar tahsis edilen ve birçok üst düzey seçkin zevatla yan yana gelmiş boy boy fotoğrafları olan biri, hükümetin önemli bir bakanına, milletvekiline ve birçok kişiye uzanan bazı ithamlarda bulunuyor. Yeni ifşaatları da nefesler tutulmuş, pür dikkat bekleniyor.
Yurt dışında bulunduğu otel odasında “bir tripot ve kamerayla” çektiği bu videolarda dillendirdiği akla hayale sığmayacak suçların/suçlamaların, bizzat ülkeyi yönetme konumunda olanlar tarafından işlendiği veya organize edildiğini ifade ediyor.
Videolar milyonlarca kişi tarafından izlendi. Kayıtlarda ismi mezkur, suçlamaların muhatabı bakan, televizyonlara çıkıp sözüm ona kendini aklamaya ve iddiaların birer iftira olduğunu anlatmaya çalıştı. Ancak kamuoyunun yeterince tatmin olduğunu söylemek zor.
Katıldığı televizyon programında açık ve net konuşmak, iddialara cevap vermek ve ortaya kesin deliller koyup insanları aydınlatmak yerine ne kadar “vatansever olduğunu ve hedefin aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti” olduğunu ifade eden hamaset dolu sözleri tercih etti.
LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ
Buna karşın sosyal medya mecralarında Venezuela’dan yapılan peynir ithalatı ile ilgili söylemler konuyu daha ilginç bir noktaya taşıdı. Peynir ithali gerçekleştiyse belgelemek gerekir. Şayet böyle bir ticaretin olmaması ise daha çok kafa karıştıracak başka bir durum ortaya çıkarır, zihinlere başka ilişkiler gelir.
Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu ile ilgili ithamlar yenilir-yutulur cinsten değil. İddiaların iftira olduğunu söyleyerek, “Venezuela’ya maske ve test kit dağıtımı” için gitmiş olmak... Ne kadar inandırıcı oldu bilmiyoruz. Mesela “Taşımacılıkla uğraştığından gemi, yük vs. işleri için oradaydı” denilseydi biraz daha inandırıcı olmaz mıydı acaba?
Neyse konumuz bunlar değil. Bunların olup-olmadığına dair elimizde belge yoksa kişileri itham edecek değiliz.
Bütün bu yaşananlara dünya alem kayıtsız kalmamışken, sessiz kalan iki taraf dikkat çekiyor.
AKLANMAK İÇİN İSTİFA
Birincisi; ülkenin adil mahkemelerinin bağımsız savcılarının görevini icra etmesi. Sosyal medyadaki komik görüntülere bile anında soruşturma açılırken bu kadar sarsıcı durumda hiç kimse neler oluyor diye sormuyor? Şu sorulabilir: Bir mafya liderinin sözlerine bakıp dava mı açılır? Öyleyse ilgili Sayın Bakan neden televizyonlarda bu ithamlara uzun uzun cevap verme gereği duydu?
Adli mercilerin zaman, mekan ve şahıs belirtilerek itham edilen kişileri ifadeye çağırması gerekmez miydi?
Ayrıca başta Sayın Bakan olmak üzere görevde olan kişilerin soruşturmaların sağlıklı yürütülmesi için istifası veya görevden el çektirilmesi gerekmez miydi?
Basit bir yazılı açıklamayla bile iddiaların yalan olduğu söylenip deliller paylaşılabilirdi. Ülke rahatlar, şahıslar aklanır, kamu vicdanı tatmin olurdu.
GECİKEN AÇIKLAMA!
İkincisi; ülkenin en tepesindeki Sayın Cumhurbaşkanlığı makamının uzunca süren sessizliğin ardından Sayın Bahçeli ve Perinçek’ten sonra son grup toplantısında konuşması düşündürücüdür. Sahip çıktığını söylese de “tüm iddialar araştırılacaktır” demesi işin bitmediğini gösteriyor.
İtham edilen kişilerin kendilerini savunmadığı bir dönemde acaba bilmediğimiz altta alta bir süreç mi işletiliyor? Daha yakın zamanda ortada bugünkü kadar net iddia ve ithamlar olmadığı halde; başbakanların, bakanların ve belediye başkanlarının görevden alındığı veya istifaya zorlandığını düşününce ortada ciddi bir rahatsızlığın olduğunu söyleyebiliriz.
Özetle, hamaset dolu tehditler ve açıklamalarla kimsenin tatmin olmayacağı bilinmeli. “Hedef ben değilim, devlet!” ifadeleri şahısla devletin varlığını eşitlemek anlamına gelir ki bu da kabul edilemez.
Ortada birtakım suçlamalar var; suçluysanız çekilin. Masumsanız iddiaların iftira olduğunu belgeleriyle ispatlayıp kamuoyunu rahatlatın. Yoksa mafyanın otel odasından gündemi belirlediği bir ortamda ülkenin çalkalanmasından kimse memnun olmaz.