Malum olduğu üzere Berat-Esra Albayrak çiftinin 4. çocuğu Hamza Salih dünyaya geldi. Olay üzerine sosyal medya ortamında birtakım çirkin ifadeler yer aldı. Kendini bilmez bazı zevat, sosyal medya ortamının verdiği kontrolsüz ortamın rahatlığı ve sorumsuzluğu ile hakaretler içeren mesajlar paylaştı.
Böyle bir olayı tasvip etmemiz mümkün değil. Sert bir şekilde kınıyor ve ilgili kişilerin cezalandırılması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.
Olay ortaya çıkınca Sayın Cumhurbaşkanı beklendiği üzere sert bir şekilde tepkisini ortaya koydu ve söylenebilecek her şeyi en üst perdeden ifade etti.
Burada gösterilen sert karşılık, ahlaksızlığın hak ettiği bir sonuçtur. Ancak içeriğine karşı birkaç hususla dikkatleri çekmek gerekir. Zira yasakçı bir zihniyetin izlerini taşıyan, biraz da duygusal bir refleksle ortaya konan yasakçı yaklaşımı kabul etmemiz mümkün görünmemektedir. Her şeyi kapatarak daha ahlaklı ve iyi bir toplum ortaya çıkarılamaz. Bu sefer insanlar illegal yollarla bu tarz sosyal ağlara ulaşmaya çalışırlar ki bu da daha kötü sonuçlara neden olabilir. Kapatmak ve yasaklamak yerine sağlıklı bir eğitim ve iletişimle bu tip reaksiyonlar en aza indirilebilir.
KİME KARŞI YAPILIRSA SUÇ!
Herkes biliyor ki bu tarz paylaşımlar ve söylemler ilk kez yapılmıyor. Bundan önce Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş’a, Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu’na, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e, hatta Karamollaoğlu’nun eşine karşı yapılan çirkinlikler karşısında tepki göstermeyenlerin bugün işin ucu Erdoğan ailesine dokununca gösterdikleri tepki; değersizdir, göze girme gayretidir, riyakârlıktır. Makam sahiplerinin bu ortamdaki samimiyetsiz, yüzeysel göze girmek için attıkları tweetler, buram buram yağcılık kokuyor.
Siyasi görüşünüz ne olursa olsun keşke insanlık adına Kılıçdaroğlu’na yumruk yediğinde de sahip çıksaydınız, Akşener’in evine saldırı olduğunda da konuşsaydınız. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyeni gün gelir yılan sokar.
Haksızlık karşısında ideolojik veya herhangi bir siyasi tavır farkı gözetmeksizin hakkı gözetmek esas erdemli davranıştır.
Kadın; kim olursa olsun, inancı, ideolojisi, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun aynı değere sahip olmalıdır.
Ahlakın kriterlerinin tek bir kişinin iki dudağının arasından çıkması da sorundur. Yani bugün Albayrak ailesine yapılan saldırı Cumhurbaşkanı ile bağlantısından dolayı tepkiye maruz kalmıştır. Başka birisi olsaydı belki de alkışlanacaktı.
Burada dikkat çeken bir başka husus şu; insanlar tahrik edilince böyle bir durum ortaya çıkıyor. Yani toplumsal rahatsızlık kendini bir şekilde ortaya koyar.
Siz insanları eleştirir ve medyada da konuşturmazsanız bastırılan sessiz çoğunluklar, saldırma fırsatı yakalayınca çirkinleşebilirler.
Çok seslilik ve çoğulculuğun olmadığı bir ortamda böyle merdiven altı denilebilecek rijit tavırlar da ortaya çıkabiliyor. Bu durumun ciddi bir şekilde bu açıdan da ele alınması gerekiyor.
DİNDAR NESİL HEDEFİNDEN DEĞER TANIMAYAN TOPLUMA DOĞRU
Dindar nesil hedefi ile çıkılan yolda değer tanımayan bir nesile ulaşılmış olması da bir başka başarısızlık olarak karşımızda duruyor. Zira Ak Parti'nin 20 yıllık birikiminin ürünü olarak bugünkü nesil ile karşı karşıyayız.
Bugün ahlakımızı partizanlık dizayn ediyor. Birçok bakanın sosyal medya hesabını aktif kullandıklarını ancak Albayrak ailesine karşı verdikleri mesajdan(!) öğrendik.
Sosyal medya ahlaksızlığı, günümüzün en büyük sorunlarından birisidir. Sanal dünyada yaşadığımızı sanıyoruz. Bilmeliyiz ki her şey bir gün karşımıza çıkacak, ahirette de hesabını vereceğiz.
Tabii ki devlet refleksi ahlaksızlığa karşı partiler üstü tavır takınmalıdır. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın, her zaman her yerde ahlaksızların karşında durulmalıdır.
Kuzey Kore gibi yasakçılığın ve tek adamlığın olduğu bir ülkeye doğru dönüşmenin işaretleri verilmemelidir. Merkeziyetçi totaliter bir yapının faydalı olmadığını Arap Baharı sürecinde bizzat gördük.
Tüm yanlışlarına rağmen sosyal medyanın güçlü olduğunu ve diğer mecralar gibi talimatla hareket etmediğini görünce kapatma gayretinde olmak doğru bir tavır değildir.
Demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve katılımcı bir yönetim tarzının herkesin kendisini ifade etmesini sağlayacağı unutulmamalıdır.
Son olarak hükûmet aleyhine yapılan eleştiriler yazılarda köşe yazılarının sahiplerine yapılan hakaretlere de umarız tepki gösterilir. Açık, net, galiz, ağır hakaret, küfür ve tehditler edilmekte ve bunu yapanlar iktidar yanlısı olduğu için görmezden gelinmekte olduğu da tecrübe ile sabittir.