10.07.2020, 15:04 91

HERKES KARŞISINDAKİNİ SUÇLAMADAN ÖNCE AYNAYA BAKACAK.

                Geçen gece geç vakitlere kadar süren Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mustafa Akış’ı Hande Fırat’ın sunduğu CNN Türk’te izledim.

                Konu Fetö terör örgütünün 40 yıldır oluşturduğu teşkilat yapılanması ve çalışma sistemiydi.

                Tam 4 saat süren sunumda oluşturulan yapılanmayı gördükçe, yapılanmanın koridorlarını keşfettikçe ne lanet bir örgütle karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha anlama ve dinleme fırsatım doğdu.

                Yapılanma adeta bir üzüm salkımı modeliyle oluşmuş. En altta yer alanlar sadece 5-6 kişiyle muhatap olduğundan kendileriyle ilgilenen abi dışında kimseyi tanımıyorlar, kimseyle muhatap olmuyorlar.

                Üste doğru çıktıkça tanıma olayı yine sadece kendi birimleriyle ilgili ve sınırlı oluyor.

                Yapılanma öncelikle ikiye ayrılmış vaziyette.

                Yarı açık ve bilineni Sivil Yapılanma olarak adlandırılıyor ve kısmen kamuya açık oluyor.

                Mahrem yapılanma ise Askeriye, Adliye, Polis teşkilatı ve İstihbarat kurumunu kapsıyor. Burada tanışanlar yine çok sınırlı oluyor ve gerçek kimlikleriyle tanınmıyorlar. Hepsi müstear ad denilen kod adlarını kullanıyorlar. Herhangi bir deşifre olma durumunda tanıdığı kimselerin gerçek kimliklerini bilemiyorlar.

                Sistem en alt noktada Işık evlerinde başlatılıyor. Her ev 5-6 kişiden oluşturuluyor ve okul durumlarına göre başlarına bir abi konularak sisteme dahil ediliyor.

                Bir ilde yaklaşık 700-800 Işık evi olduğunu varsayarsak buradan devşirilen insan sayısına ulaşmamız mümkün olabiliyor.

                Örgütün yukarı kısımları nerelere eleman gerekiyorsa çocukların kabiliyetine göre oraya doğru yönlendirme Işık evlerinden başlıyor. Özellikle mahrem yapılanmaya uygun çocuklar ayrı bir sınıflandırmaya tabi tutulup Lise yıllarından, yani birkaç yıl öncesinden yönlendirme ve yetiştirme başlıyor.

                Askeri Okula yönlendirilecek olanlar farklı bir isimle Cemaatin etkin olduğu özel hastanelere muayeneye götürülüp, sağlık durumunun Askeri okul için uygun olup olmadığı gözlemleniyor. Boy ve kilo da uygunsa çalışma başlıyor.

                Askeri Okul için gerekli her türlü sportif faaliyet yapılırken, deneme sınavı adı altında çalınan sorularla sınavlar yapılıyor, mülakatta nasıl davranılması gerektiği öğretiliyor.

                Verilen ifadelerde “Garip bir biçimde abilerin bizleri çalıştırdığı sorular sınavda çıktı” deniliyor.

                Askeri okul kazanıldığında gittiği İlin bir üst (Cemaatin) sorumlusuna yeni alınan bir kod ad ve neler yapması gerektiği tembihlenerek teslim ediliyor.

                Artık Askeri okul öğrencisi olan o kişiye namaz kılmaması, kılacaksa göz imasıyla kılması, oruç tutmaması, Cuma namazına gitmemesi ve 15 günde bir çarşı izninde görüşmek zorunda olduğu kendisinden sorumlu kişiyle selamlaşmadan, yan yana gelmeden, bir dolmuşta seyahat ederken yan yana oturmadan takip ederek, girdiği evde buluşması öneriliyor.

                Şayet bunu aksatacak olursa Allah’ın şefkat tokadını yiyeceği, belki de askeri okuldan atılarak yüklü bir tazminat ödemeye (Sözleşme gereği) mecbur kalacağı sıkı sıkıya tembihleniyor.

                Gerçekten de yaptığı bir hata karşılığını okulda ummadık cezalar alarak gören öğrenci bunun bir örgüt ayarlaması olduğundan habersiz Allah’ın şefkat tokadını yediğini zannederek daha dikkatli davranıyor.

                Dört yıl askeri lise, 4 yıl da Harp Okulunda her iki yılda değişen sorumlu eşliğinde Teğmen olan öğrencimiz artık cemaatin tüm gizlenme kurallarına aşırı hassasiyet göstererek birliğindeki yerini alır ve yeni sorumlusunun vereceği talimatlara göre şekil alır.

                Cemaatin en önemli özelliği mevcut güç odaklarını çok rahat kullanabilmesi ve kendini yeni konumlara göre şekillendirmesi olmuştur. Yani şekilsizliği en önemli şeklidir.

                12 Eylül döneminde Kenan Evren’e temennalar dizen, Turgut Özal’la fotoğraflar veren, 28 Şubat’ın güçlü generali Çevik Bir’e mektup yazıp methiyeler oluşturan ve mevcut okullarını devretmeye hazır olduğunu söyleyen, Genel Kurmay Başkanlığı sırasında İsmail Hakkı Karadayı’ya kendi okulunun öğrencilerini makamında kabul ettirip çiçekler sunan bir yapıdır Fetö Örgütü ve Fethullah Gülen.

                Ak Parti döneminde de yakın olmaya özen gösteren ve karşısına çıkmasını önleyen bu yapının lideri Fethullah Gülen yapılan tüm çağrılara rağmen yurda dönmeyi reddetmiş ve Ak Parti hükümetlerine kendini mesafeli tutmuştur.

                Aynı Erbakan hükümetine mesafe koyduğu gibi Ak Parti hükümetleri ve Tayyip Erdoğan’dan da hiç hazzetmemiştir. Ama Ak Parti hükümetlerini de alabildiğince kullanmayı, mazlum konumlara bürünüp desteğini almayı da hiç ihmal etmemiştir.

                Bülent Arınç’ın dediği gibi “Masum değiliz hiçbirimiz”.

                28 Şubatları yapıp tüm inanan insanlara savaş açan darbeciler, dini bir simge görünce kırmızı görmüş boğaya dönen militan laikler, başörtülü kızlara her türlü zulmü hak gören Üniversiteler, devlet kurumları, gece başörtülü milletvekili avına çıkan Vural Savaş gibi inanç düşmanları hep Fetö örgütünün değirmenine su taşımışlar, argümanlarının halk tarafından kabulünü sağlamışlardır.

                Kimse aynaya bakmadan başka suçlu aramasın. 40 Yıldır kestane pazarında pişirilen bu örgütün hepimizin sırtında nasıl palazlandığına bir bakıversin. 10.07.2020

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 21 Kasım 2024
İmsak 05:53
Güneş 07:16
Öğle 12:30
İkindi 15:10
Akşam 17:33
Yatsı 18:51
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı