“Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim.”
Yıllardır farkında olmadan mırıldandığımız şarkıların asıl sahibi, Orhan Gencebay’ı milyonların hayranı yapan aşkın şairi Cemal Safi’yi, 10-12 Haziran 2022 tarihleri arasında daha yakından tanımak nasip oldu.
Samsun’u, İlkadım’a ilk adımı attığımız anda sevdik. Oradaki gönül dostları, gönüllerini açtılar, ilk selamdan son vedaya kadar yaşanabilecek ne kadar güzellik ve incelik varsa yaşattılar bize.
Gıyaben tanıştıklarımızla yüz yüze gelince 100’e tamamladık dostluk karnesini. Yeni tanıştıklarımız da oldu bu anlamlı ziyarette; Şahin Köktürk, Mustafa Bilir, Adem Alan gibi değerli isimleri kaydettik dost hanesine. Yükümüz ağırlaştı yani…
Cemal Safi adının yaşatılması adına gayret gösteren her isim değerlidir. Listenin en başında Kenan Yavuzarslan var tabi. Gönderilen binlerce şiiri titizlikle incelemek,ayıklamak ve her şiir sahibinin sorularına hatta çoğu zaman sorunlarına kafa yormak kolay değil. En büyük destekçisi şüphesiz Şahin Köktürk. Prof. Dr. demedim, kendisi de demiyor zaten. Mütevazı duruşu güven veriyor size. Bütün bilge kişiler böyle olsa keşke.
Ve Mustafa Bilir, namı diğer Obalı. Her vakit mütebessim bir yüz, şakacı ve nüktedan bir kişilik. Dikkatli olmazsanız her an hataya düşürebilir sizi.
Ekibin vazgeçilmezlerinden birisi de Adem Alan. Çalışma ofisinde şiir tahlilleri yapılır. Güfteler besteye dönüşür. Çay ve Çorum Leblebisi eşliğinde demini alır ve koyulaşır muhabbet.
Samsun’da uzun süredir tanışık olduğumuz değerli kalem ve kelam erbaplarıyla da yüz yüze görüşme şansı bulduk.
M.Halistin Kukul hocam, ilerleyen yaşına aldırmadan koşup gelmiş fuar alanına. Yıllardır yazılarını severek okuduğumuz bir ustayla muhabbet tadımlık olsa da anlamlıydı.
O değerli dostlardan birisi de Ahmet Sezgin hocamdı. Kitap Fuarı’nda çok gezindim görüşmek için. Son gününde denk geldik. Yine kitap imzalıyordu. Selamlaştık, kucaklaştık. Kalem dostluğu sıcaktır ve kalıcıdır. Yazdıklarının altına imzanızı atarsınız tereddüt etmeden. Dedikleri diyeceklerinizdir aslında. Hiç şaşırmadım. Ahmet Sezgin hocamın samimi duyguları daha da sağlamlaştırdı yerini.
Ya Recep Şen hocama ne demeli. Yarım saatlik muhabbet için Bafra’dan koşarak geldi. Koca çınar ağacının gölgesinde muhabbetiyle serinledik.
Bir de Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nden değerli hocam İsmail Gelen vardı. Gelir gelmez tuttu kolumdan ve götürdü uzaklara. Gününün yarısını bize ayırdı.
Hep Samsunlu olacak değil ya bir de Hakan Bostan’ımız vardı. Hatay’ı özlemiş belli. Geldiğimizi duyar duymaz aradı ve koştu geldi hemen.
Talat Ülker ağamı, Sündüs Arslan Akça öğretmenimi hiç demiyorum. Mehmet Akça’nın “Gezen Şair” projesi için Mustafa Doğan çalışmalara başlamıştır bile.
Mahmut Hasgül’ü en sona bıraktım.Hem şık hem işine aşık desem yeter bence.
Şimdi bu kadar güzelliği bir yazıda nasıl anlatırım ben?
Sahi biz Samsun’a ne için gitmiştik?
Ödül mü?
Boş ver ödülü, dostluklar daha güzel.