Samsun İlkadım Belediyesi tarafından geçtiğimiz günlerde 2. düzenlenen "Cemal Safi Şiir Yarışması" sonuçları açıklanınca sevinci ve hüznü aynı anda yaşadık.
Sevindik; çünkü yaklaşık 2000 katılımcı arasından birinciliğe layık görülen eserin sahibi hemşehrimiz. Hüzünlendik; çünkü bir yanımız hep Doğu Türkistan'dı. Yıllardır Çin zulmü altında inim inim inleyen soydaşlarımızı hatırladık bir kere daha. Üstelik zulüm,idrak ettiğimiz oruç ayında bile hız kesmedi. İnsanlıktan nasibini almamış hayvandan aşağı yaratıkların soydaşlarımıza yaptıkları geldi aklımıza.
Nitekim canlı yayında ödül alan şiirleri açıklayan ve yorumlayan İlkadım Belediyesi yetkilileri de ağlayarak okudular birinci olan şiiri. Zaten şiirin sahibi de ağlayarak yazmamış mıydı?
Değerli dostum Zeynel Abidin Payas'ın ilk başarısı değil bu elbette. Daha öncede defalarca ödül almışlığı vardır. Artık o, rüştünü çoktan ispatlamış bir şairdir. Şehrimizin medarı iftiharı olmuştur bir kere daha.
Özetle bu başarı tebrik ve teşekkürle geçiştirilecek türden bir başarı değildir. Türk edebiyatının nice usta kalemleri katılmıştır bu yarışmaya. Yarışmayı tertip edenler açısından amaç hasıl olmuştur. Büyük usta Cemal Safi eserleriyle yaşamaya devam etmektedir.
Dedim ya, iyi dilek ve temenniler yetmez. Özellikle Yayladağılı olması hesabiyle başta Yayladağı Belediye Başkanı Sayın Mehmet Yalçın'ın bu konuya eğilmesi lazım. Pandemi nedeniyle yapılamayacak olan ödül töreni sembolik olarak Yayladağı'nda yaılabilir mesela.
Bu vesileyle değerli dotumu bir kere daha tebrik ediyor, Hatay Şairler Yazarlar Derneği adına da sürpriz bir ödül planladığımızı belitmek istiyorum.
İşte o şiirden bazı can alıcı bölümler:
Urumçi çarşısında kubbelerim vurulur,
Minareler öksüzdür ezanım susar șimdi.
Kaşgar'ın ortasında darağacı kurulur,
Nice gül fidanımı zorba Çin asar şimdi.
Gök bayrağa kan düşer, al bayrağa dönüşür,
Altaylara kar yağar Toros dağları üşür.
Anadolum kalbinde kardeş acısı tașır,
Firavun çizmeleri bağrıma basar şimdi.
Toplama kamplarında milyonlarca Türk yiğit,
Türlü işkencelerle düşerler bir bir şehit,
Taklamakan Çölünün kum taneleri şahit,
O ağulu yılanlar zehrini kusar şimdi.
Demir çubuklar ile kırılır bilekleri,
Öldürülür annenin karnında bebekleri.
Kesilir saçakları, kurutulur kökleri,
Türk'ün öz vatanında kızıl yel eser șimdi.
...