Eli kalem tutan her kelâm erbabı, doğduğu şehre dair mutlaka bir şeyler yazar.
Bu,ekmeğini yediği şehir de olabilir fakat doğup büyüdüğü şehir bir başkadır.
Hele bir de gurbet çalarsa kapısını işte o zaman içinde büyür memleket hasreti.
O hasreti dindirmek mümkün değildir gayrı.
En iyi şiir anlatır sevdasını. Memleket aşkını döker satırlara...
Bu duygularla 1996 yılında yazılmış bir şiirdi Yayladağı'na Methiye...
26 yıl geçmiş üstünden. Dolayısıyla bazı şeyler değişmiş. Şehrin demogtafik yapısı bile...
O zamanlar en büyük geçim kaynağı tütündü mesela.
"Taşlı toprağına tütün ekerim
Yaprak yaprak kırar, dizer bükerim
Duman duman seni gönle çekerim
İçtikce mest eden zehir gibisin."
Taşı toprağından çok kırmızı topraklara tütün ekilirdi. Kurutulan balya balya tütünler Tekel'e teslim edilir ve tütün parası için köylüler sırasını beklerdi.
Biriktirilen borçlar tütün parası ile ödenir. Nişanlar,düğünler o zamanlara denk getirilirdi.
Şimdi çilek ve mantar aldı tütünün yerini.
Yani çok sular aktı köprünün altından.
Tarihi Kasım Bey Köprüsü hâlâ dimdik ayakta.
Bu şiir Yayladağı'nda yapılan birçok etkinlikte okundu. Gün geldi şiir büyüdü ve türkü oldu.
Değerli hocam Celalettin Kurt'un bestelediği türküyü yine Kahramanmaraşlı sanatçı Alper Şakalar yorumladı.
2022 Temmuz ayında 21.yapılan Yayladağı Kültür Sanat ve Çilek Festivali'nde binlerce Yayladağılı'nin huzurunda türkü olarak okundu.
Şairi için bundan daha büyük bir mutlululuk olamazdı.
Serhat şehrimiz Yayladağı'na bu anlamlı türküyü kazandıran Belediye Başkanı Sayın Mehmet Yalçın'a özellikle teşekkür ediyorum.
Türküye dönüştürülen şiir yine şairi tarafından bazı değişikliklere uğradı. İşte o şiirin bestelenen bölümlerinin son hâli:
YAYLADAĞI'NA METHİYE
Anlatmak imkânsız, söz ile seni,
Bir kuru türküyle, saz ile seni,
Her gönül göremez, göz ile seni,
Adı konulmamış şiir gibisin…
-Ah Yayladağı, can Yayladağı…
Cobaraklı Dağı göğsünde kale
Kasım Bey köprüsü bir gelse dile
Sevdan yüreğimde, coşan şelâle
Usul usul akan nehir gibisin.
-Ah Yayladağı, can Yayladağı…
Taşlı toprağına, tütün ekerim,
Yaprağını kırar, düzer bükerim
Duman duman seni, gönle çekerim,
İçtikçe mest eden, zehir gibisin…
-Ah Yayladağı, can Yayladağı…