Türkiye'yi idare edenlerin Libya konusundaki tezkere telaşı daha önce fiyasko ile sonuçlanan diğerlerinden farklı değil. Her zaman inanmamızı istedikleri bir gerekçeleri var. Onlar için konu tartışmaya bile açık değil ! Ya destek verirsin ya hain olursun ..
Libya'ya asker gönderme konusunda halkı, muhalefeti veya itiraz edenleri ikna etmek için kurulan cümlelerin gerçekle de hiçbir ilgisi yoktur. Onların gerçeklik düzeyi çıkarları ile doğrudan orantılıdır. Bu sebepledir ki Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ı milliyetçi sosla konuya dahil etmek veya Atatürk üzerinden izah etmekle istenen, Libya konusunda halkı olabildiğince gerçeklerden uzak tutmak içindir. Hâlbuki Yunanistan ve Güney Kıbrıs, ABD ve israil ile birlikte Doğu Akdeniz Doğal gaz platformunda birlikte çalışmaktadır. Yani Türkiye gibi Trablus hükümetinin korunması tarafındadırlar..
Libya'nın bu hale gelmesinde ve Kaddafi'nin kendi halkına linç ettirilmesinde başrol oynayan iktidarın, bugün kimlerin menfaatlerini ve çıkarlarını korumak için orada olduğunu ve iştahlı duruşunu anlamak zor olmasa gerek..
Libya şuan ki haliyle Suriye'deki durumdan farklı değildir. Bugün Libya toprakları ABD/İsrail ve Rusya/Fransa gibi ülkeler için savaşan paralı militanlarla dolu..
Libya'yı işgal ederek Trablus hükümetini kuran ve ona meşruiyet kazandıran emperyalist/siyonist ittifak bugün bu meşruiyete zeval gelmesin diye işbirlikçi bölge ülkelerini Libya'da aktif ediyor. Rusya ve Fransa'da bu bloku kırarak mevcut hükümeti ilga için kontr terör örgütlerini kullanıyor. Suriye'de kullanılan katilleri Libya'ya taşımak ve Rusya'nın desteklediği gruplarla savaştırmak hiç de yabancısı olduğumuz bir durum değildir.
Bütün bunların neden yapıldığına dair söylenecek hiçbir söz ve kurulacak hiçbir cümle gerçeklik algısı değiştirilmiş zihinler için önem arzetmiyor. Libya konusunun uzun bir aradan sonra gündemimize taşınması, Suriye'nin gündemimizden düşürülmesi ile doğrudan orantılıdır. Dikkat ederseniz normal şartlarda şuan İdlip'teki gelişmeler yüreğini ABD füzeleri ile serinletenlerin en önemli gündemi olur ve en kötü ihtimalle "#İdlipDüşüyor" diyerek yardım kampanyaları eşliğinde Esad/İran ve Rusya'nın katlettiği parçalanmış çocuk bedenlerini izliyor olurduk. Ama bu konuya dair tek bir cümle dahi kurmuyorlar. Kuranları görmezden geliyor ve kendileri için hazırlanan yeni sahada uygun şartların olgunlaşmasını bekliyorlar..
Neyse bunlara dair kurulacak çok fazla cümle var ama konuyu daha fazla uzatmamak adına şunu ifade etmek istiyorum.
Türkiye'yi idare edenler 18 yıldır bütün enerjilerini küresel ve çok uluslu şirketlerin daha fazla kazanması, emperyalist çıkarların, siyonist plan ve projelerin gerçekleşmesi için harcıyorlar. Libya tezkeresi, Hafter bahanesiyle (tıpkı el-kaide ve işid bahanesi ile olduğu gibi) kan ve kaos bataklığına gömülmüş bir coğrafyada farklı bir kapı daha aralamak, küresel ve çok uluslu şirketlerin enerji kaynaklarını sömürmek, enerji nakil hatları güvenlik ve kontrolünü elde tutmak gibi birçok amaca hizmet ettiğini unutmadan bu coğrafyanın bir daha biraraya gelemeyecek düzeyde derin kin ve nefrete bağlı intikam ateşini taze tutmayı amaçladığını da unutmamak gerekiyor..
Libya ve coğrafya konusunda yapılacak en son şey herhangi bir sebep veya bahane ile iki ateşten birine taraf olmak olur. Libya ve coğrafya için yapılacak ilk iş ise sadece bölge ülkeleri ile birlikte bu kan ve kaosu durdurmak olmalıdır..
Bu tezkere ile Türkiye'yi idare edenlerin böyle bir niyeti olmadığı çok açıktır. Bu coğrafyada askeri çözümlere değil siyasi çözümlere ihtiyaç vardır. Kaldı ki askeri çözümlerin bölgeyi daha da derin acılara sürüklediği hepimiz tarafından tecrübe edilmiş durumdadır. Siyasî çözüm için gereken akıl ve irade maalesef mevcut iktidarda yoktur..
Umarım meclisteki vekiller neyi oylayacaklarının veya neyi reddedeceklerini fark ederler..
'DUR YOLCU' Burası Çıkmaz Sokak 01.01.2020
Paylaş