Uzun süredir ülke ekonomisi kötü durumda. Ekonominin kötü yönetimi, borçlanmaya dayalı büyüme anlayışı, iç ve dış borçların bir dağ olup üzerimize çığ gibi düşmesi, üretimin engellenmesi-tüketimin körüklenmesi, krizler, pandemi derken kimsede mecal kalmadı.
Ücretleri artmak bilmeyen çalışanlar ve vergileri azami derecede artan esnaf borç batağında boğulmak üzere. Vatandaşımız kredi borçlarını başka kredi kartları alarak kapatmaya çalışıyor ve bir çıkmaza doğru yol alıyor. İcra dairelerinde dosyaları koyacak yer bulunamaz oldu.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi AKP iktidarı Devletin bütün varlığını yerli ve yabancı ayırımı yapmaksızın değerinin altında satıp savdığı için bütçemizin nerede ise şu anki tek gelir kaynağı vergiler. Böyle olunca iktidar vergi alacağından hiçbir oranda vazgeçmek istemiyor. Ağır vergi yükünün dışında vergi ile ilgili her türlü ağır maddi cezai yaptırımı da anında devreye koyuyor.
Hazine ve Maliye Bakanımız ise her defasında çıkıp her şeyin yolunda olmaktan öte mükemmel olduğunu söyleyip duruyor. Zannedersiniz ki asgari ücreti 33 bin 880 TL olan İsviçre’nin Maliye Bakanı. Dolar ve euro’nun tavan yaptığı, Türk lirası’nın ismi az bilinen Afrika ülkelerinin para birimlerinden bile değersiz hale geldiği bugünlerde yaptığı açıklamalar akla ziyan. (1 Gana Sedisi=1.42 TL.). İktidardan ticari menfaati olan yandaş medyanın dışında herkes şaşkın. Yandaş medya bu algıya yardımcı olmak için her türlü taktiği kullanarak elinden geleni yapıyor.
İş yerleri kapanıyor; şirketler iflas ediyor, konkordato ilan ediyor; şubeleri olan firmalar şube sayılarını azaltıyor; daralmaya gidildiği için işçiler çıkarılıyor, işçi ücretleri düşürülüyor, işçi çıkarma yasaklarına karşı işçiler ücretsiz izne çıkarılıyor… Ancak iktidara göre yine her şey yolunda, gerçekleri söyleyenler hep muhalefet olsun diye hatta hainliklerinden bunları söylüyorlar.
Yeri gelip Osmanlı’yı ağzından düşürmeyen, milleti bu şekilde gaza getiren yöneticilerimiz Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözünü unutmuş gibiler. Verilen yardım paketlerini, bir kısım sosyal destek ödemelerini vatandaşın hakkı değil de kendilerinin lütfu gibi görüyorlar. Vatandaşın durumunu iyileştirmesi gerekirken muhtaç hale getirmekten hiçbir beis duymayıp bir de bunları icraat hanelerine yazıyorlar.
Vatandaşımızın ekonomik durumu hiç iyi durumda değil. Eskiden “Mutfakta yangın var.” denirdi, şimdi sadece mutfak değil her yer cayır cayır yanıyor.
İnsanımızı intiharlara dahi sürükleyen bu ekonomik gidişatın neticesinde pandemi döneminin çok öncesinden beklenen vergi affı her kesim için en geniş şekilde ve bir an önce getirilmelidir.