DYP gurubu da kısmen tehditlerle kısmen de siyasi etik dışı girişimlerle istifaya zorlandı ve dağıtıldı. Demokraside sayısal çoğunluk çoğunluk esas alındığı halde Demirel azınlığa ve kaosa itibar etti. Gelişmeler daha trajik bir boyut kazandı. Tekelci sermaye, basın karteli ve kumar mafyası kurulan azınlık hükümetine güvenoyu alabilmek için Milltvekili Borsasını kurdular. Mal pazarı gibi Mebus pazarı kuruldu. Ankara kulislerinde pazarlık kasetleri elden ele dolaşıyordu. Aynen Güneş Motel örneğinde yaşandığı gibi sözde kumar borcu olmayan vatanperver mebuslar markaja alınıyordu. Ecevit'in açtığı çığırdan Cumhuriyet tarihinde bakanlıkların da siyasi rüşvet olarak verildiği karanlık bir döneme girilmişti.
Milletimiz için ve ülkemiz için hiçbir toplumsal projesi olmayan Mesut YILMAZ yönetiminde kısa ömürlü ve içi boş bir demagoji hükümeti kurulmuş oldu. Mesut YILMAZ'ın ilk beyanatı da “İrtica tehlikesi sürerken elbette Ordu kışlasına dönmez!” Yüreği ve beyni sömürge kültürünün işgali altında olan bazı dernekler ve kulüpler bu antidemokratik bryanatların ardından sevinçten kıçlarına kına yaktılar. Orduda Çevik BİR'in organizasyonuyla sözde irticaya karşı kurulan BÇG'nin, Refah Partisi hakkında hazırladığı gizli rapor kapatma davasını görüşecek olan Anayasa Mahkemesi'ne ulaştırıldığı haberini de Hürriyet Gazetesi manşetten verdi.
Savunan Adam'ı Anayasa Mahkemesi solanlarda dinledik. Dış kaynaklı karar içerdeki Truva atları eliyle millete dayatılıyordu.
Refah ve Fazilet Kapatıldı
Önce Refah Partisi çoğu gazete küpürü gerekçelerle, sonra da Fazilet Partisi tutarsız uydurellezi gerekçelerle kapatıldı.
İlk turda 54.Hükümetin Başbakanı Erbakan, Adalet Bakanı Şevket KAZAN, Ahmet TEKDAL, Halil İbrahim ÇELİK ve Hasan Hüseyin CEYLAN beşer yıl siyaset yasağı cezasına çarptırıldılar. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Şükrü KARATEPE ile Sincan Belediye Başkanı Bekir YILDIZ sekiz ay hapse mahkum edildiler. Kudüs günüde sahnelenen piyeste rol alan dört genç Güdül Cezaevi'nde üçer yıl hapse mahkum edildiler.
İkinci turda Fazilet Partisi' nin kapatma gerekçesi olarak Merve KAVAKÇI, Nazlı ILICAK, Bekir SOBACI, Ramazan YENİDEDE ve bu satırların yazarı beşer yıl siyaset yasağına çarptırıldılar. Bu guruba önceden ihtar yapılmamış ve savunma hakkı dahi onlardan esirgenmişti. Üç yıl süren duruşmalar açık yapılmamıştı. Verilen cezalar ne evrensel hukuk ilkelerine ne de Türk hukukuna uygun değildi.
Zorbaların İktidarı
28 Şubat ve Ergenekon bağlantıları neydi? 28 Ağustos'ta Genelkurmay Başkanlığına atanan Orgeneral Hüseyin KIVRIKOĞLU, basına karşı gayet net konuşuyor ve tabi manşet oluyorsu: “28 şubat süreci gerekirse BİN YIL sürecek!” diyordu.
Fakat bugünlerde Ergenekon tutuklamaları devam ederken büyük endişe yaşayan emekli General Hüseyin KIVRIKOĞLU, Genelkurmay Başkanı İlker BAŞBUĞ'a “Eğer bunlar benim de kapıma gelirlerse intihar ederim!” dediği medyada yazılıyor vekonuşuluyor. Sorgulamamnın kendisine doğru yaklaşmakta olduğunu gören bir Albay ile Polis Şefi intihar ettiler. Haberle irkildik ve büyük üzüntü duyduk, çünkü bir Müslüman intiharı aklının köşesinden dahi geçirmez. İhtimal, büyük suçluluk duygusunun yanında mutlaka moral çöküntü, psikolojik obsasyon olmalı.
Kimsenin ahı-vebali ve intizarı yerde kalmıyor.
Eski Yargıtay Başsavcıları, Anayasa Mahkemesi Başkanları, yargı üyeleri ve milletin oylarıyla seçilmiş Başbakanlara ve yabancı misafirlerine basın önünde hakaret eden orgenerallerin partilerde aday olup milletin huzuruna çıktıkları zaman hiçbirinin tercih edilmedikleri, milletin yüreğinde yerlerinin ve değerlerinin olmadığını gördük.
Sonun Başlangıcı
28 Şubat Darbesi bir “çöküşün” dönüm noktası oldu. İç ve dış borç çığ gibi büyüdü. Ekonomi hızla küçüldü. Döviz fiyatları yedi misli arttı. Cumhurbaşkanı demirel'in yeğenleri başta lmak üzere, bazı Bakanlar dahi sorumlu oldukları bankaların içini boşalttılar. Eski Devlet Bakanı Cavit ÇAĞLAR'ın kaçtığı ülkeden kelepçeli olarak getirildiğini ekranlarda görüyorduk. 28 şubat sürecinde yolsuzlukların görülmemişbir hızla arttığına şahit olduk.
Milletvekili Pazarı
Paylaş