24 Aralık 1995 seçimleriyle Refah Partisi, meclisin en büyük ve kalabalık gurubunu oluşturmuştu. Ancak seçimlerden on yedi gün sonra, Cumhurbaşkanı Demirel tarafından Erbakan'a hükümeti kurma görevi verildi. Erbakan Başbakan, yardımcısı da Doğru Yol Partisi'nin lideri Tansu ÇİLLER oldu. Refah-Yol Hükümeti Temmuz 1996'dan Haziran 1997'ye kadar sürdü.
28 Şubat sürecinde meclis dışı müdahalelerle Türkiye Güney Afrika tipi üçüncü sınıf demokrasi kategorisine düştü. Bazı generaller yetki alanı dışında ulu-orta konuşmaya başladılar. Erol ÖZKASNAK, Güven ERKAYA, Çevik BİR ve Osman ÖZBEK gibi paşalar Başbakana ve seçilmiş sivil hükümete hakaret ettiler. Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiyeleri sivil hükümete kanun gibi dayatıldı. Tarafsızlığını yitiren Demirel de Hükümete karşı pusuda bekleyen kurt gibiydi. Siyasi hava bozulmuş ve at izi it izine karışmıştı.
54. TC Hükümeti bağımsız tek kutuplu dünyaya karşı hazırladığı D-8 ve alternatif projeleriyle ve dış baskılara direnen 20. Dönem Refah Partisi Milletvekilleri yaptıkları soylu mücadele ve ödedikleri bedellerle Milli tarihimizin yüz akı olarak tarihe geçmiştir. Cumhuriyet döneminin ender hükümetlerinden biridir.
Erbakan Efsanesi Erbakan hükümetinin özellikle ilk altı ayı çok başarılıdır. Meclis zabıtları böyle söylüyor.
Erbakan döneminde hiç borç alınmadı ve iç borç kontrol altına alındı.
T.C. tarihinde ilk defa 700 bin işçiyle grevsiz - lokavtsız sözleşme yapıldı.
Faizler düştü ve enflasyon düştü.
Memur, işçi emeklinin ücretleri en yüksek tavanla artırıldı.
Türk ekonomisinin sırtında kambur olan KİT'ler bu dönemde kara geçti.
Anadolu' da özel sektör tam bir atılıma girdi. Değişik kentlerde tekstilden gıda sanayine kadar 208 yeni fabrika işletmeye açıldı.
Ancak demokrasilerde silahlı kuvvetler hükümetin – sivil otoritenin emrindedir. Oysa Türkiye' de bir devlet içinde iki otorite vardı. Hatta silahlı kuvvetlerim tehditkar tavrıyla sivil hükümetler birer konu mankenleriydi. MGK'nın yargıya verdiği brifinglerle Demokrasi ve sivil insiyatif yara almıştı. Çevik BİR, meclisi by-pass ederek İsraille askeri eğitim anlaşmaları imzalıyordu. F-16 uçaklarıyla tankların modernizasyonu ile ilgili bağlayıcı anlaşmalar yaptı. Sorumsuz demeçleri ve basın açıklamalarıyla asker aktif siyasete bulaştı. İmam-hatip okullarını kapatma amaçlı 8 yıllık kesintisiz eğitim kanunu sivil hükümete dayatıldı. Bu müdahaleler yüzünden sosyal güven sarsıldı ve ekonomik dengeler bozuldu.
Asker, Aktif Siyasete Bulaştı 28 Şubat kanunsuzluklarını basında eleştiren eski Milli eğitim Bakanı Hasan Celal GÜZEL, terörle Mücadele'de gözaltına alındı. Sekiz yıl kesintisiz zorunlu eğitimin hem psikolojik ve pedagojik bakımdan, hem de ekonomik ve eğitim tekniği bakımından yanlışları ve olumsuzluklarını anlatıyordu. Bu kanunun kabul edilip uygulamanın başlamasıyla İmam-hatip okullarının kapanacağını görüyordu. Bu okullar hiçbir partinin arka bahçesi değildir. Bu okullar tedrisata başladığı yıllarda Refah partisi heniz kurulmamıştı. Kapatmak istediğiniz bu okullardan barışçı, mütedeyyin, müteşebbis, aydın ve atılımcı gençler yetişiyor. Düşüncelerini özgürce ifade ettiği için aynı zamanda bir siyasi partinin de Genel Başkanı olan eski Mili Eğitim Bakanı Hasan Celal GÜZEL yedi ay hapis cezasına çarptırıldı ve Ayaş cezaevine gönderildi.
Siyaset Dinozoru Demirel
Sekiz yıllık temel eğitim yasası komisyona geldiğinde TBMM' de olağanüstü günler yaşanmaya başlandı. Meclisin etrafında Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Komutanlığı ve Deniz Kuvvetleri binaları sıralı. Meclsiin içinde de bir askeri koruma birliği var.
Bunların dışında sekiz yıllık kesintisiz eğitim kanununun görüşüldüğü günlerde Meclis kordon altına alındı. Arabamızla Çankaya kapısından Meclise girerken kalabalık bir polis topluluğunun içinden zorlukla geçebiliyorduk. Sıkı tedbirler panzerle ve çevik kuvvetlerden de takviye alarak TBMM, polis ablukası altına alındı. Bu tam anlamıyla bir ara rejim göstergesiydi.
Bir günde meclise inebilecek yasa teklfisine karşı tavrımızı koyduk. Komisyonda ve genel kurulda tam iki hafta hararetli şekilde görüşmeler sürdü. Meclis zabıtlarında kaydedildiği gibi, 113 Milletvekili, 496 defa söz alarak lehte ve aleyhte fikir beyan ettiler. Bu teklif uzman eğitimciler tarafından görüşülmeden yasalaştı. Hatta plan-bütçe komisyonunda fikir beyan etmek isteyen milletvekillerinin susturulması için “Kifayet-i Müzakere” hilesi tepkiyle karşılaşıncauzun bir süre görüşmelere ara verildi. Nihayet Türkiye'de “Siyasetin Dinozorları” yasa taslağını doğrudan meclise indirdiler. Bu yasa, eğitim endişesi taşımayan siyasi bir dayatmaydı.
28 Şubat süreci her alanda antidemokratik yaptırımlarını sürdürüken, 54. Hükümetin protokolünde yazıldığı gibi üçlü deklarasyona uyarak görevi Çiller lehine Cumhubaşkanı Demirel'e iade etti. Demirel tarafsızlığını yitirdi, keyfi ve indi bir yaklaşımla hükümet kurma görevini Mesut YILMAZ'a verdi.
Pusuda Bekleyen Kurt!..
Paylaş